HALVETi TARiKATI VE SiRACEDDiN ÖMER HALVETi (k.s) Büyük
velilerden , ismi Ömer b. Ekmelüddin, künyesi Ebü Abdullah, lakabi
Siracüddin’dir. Geylan kasabalarindan Labican’da dogdu.Dogum tarihi
bilinmemektedir.Ömer
Halveti,harezm’e gelip orada Muhammed Harez’i hz.nin sohbetlerinde
yetisdi. Icazet, diploma alip, Tebriz’den Herat’a giderek taliblere
ilim ve edep ögretti. Evliyalik yoluna girisi söyle olmustur: Gencliginde
ata binme hevesi vardi.Alim ve veli bir zat olan babalarinin yolu üzere
degilde asker sevdasinda idi. Bu sebeple bir müddet askerle birlikte
seferlere katildi. Bir harpte birligi dagildi. Herkes bir tarafa
dagildi ve kendiside atini bilmedigi bir yöne sürdü. Giderken bir kisim
eskiya pesine takilip etrafini kusatti. Ölümle karsi karsiya kalmisti,
birden velilerden olan ceddi, karsisina dikili verdi ve ona hitaben: Ey
Ömer! Ya yolumuzda olursun yada bu eskiyalar senin basini keser,
ikisinden birini sec“ buyurdular. Ömer
Halveti hz. yaptiklarina pisman olup, ilim ve edeb yolunu sectigini
bildirdi ve ceddinden yardim istedi. O sirada haydutlarin bir kismi
anlasilmayan bir sekilde yere yikildi. Digerleri selameti kacmakta
buldular. Ömer Halveti hz. o gece sabaha kadar at sürdü. Seher vakti
bir sehir kenarinda baglik ve bahcelik bir yere geldi. Bahcenin icinde
bir Zati, talebeleriyle birlikte sohbet ediyordu. Yanlarina gitti,
talebelerin arasina oturdu. Tam o sirada o zat ona döndü ve ;“
Elhamdülillah, seni bize bagisladilar, bizde seni velilige layik
gördük“ buyurdu. Talebelige kabul edip ona nefsiyle mücadele yollarini
ögrettiler. Ömer
Halveti hz. hocasinin emrini can ve basla dinledi. Nefsinin arzu ve
isteklerini yapmadi, nefsiyle ugrasmasi o dereceye ulastiki,insanlardan
uzaklasip daglara gitti. Bir agac kogugunu kendisine mekan edinip orada
ibadet ve tefekkürle mesgul oldu. Ömer
Halveti hz. birbiri ardinca “kirk erbain“ yani kirk kere kirk gün bir
yere kapanip ibedetle mesgul oldu. Bu sirada rüyada kendisine
Rasulullah efendimiz tarafindan manevi taclar giydirildi. Pir Ömer
Halveti hz. tevhid kelimesini daima söylerdi. Ne zaman kelime-i tevdih
okusa, daglardaki vahsi hayvanlar ve kuslar dergahinin etrafina gelip
halka olur, onun kelime-i tevhid okuyusunu dinlerdi. Ömer
Halveti hz. talebeligi yillarinda hocasinin dergahina odun tasirdi. Bir
gün yine erkenden daga gitti. Ormanda yemyesil cimenli bir yer bulup;
“Buradan daha güzel namaz kilacak yer yoktur“ deyerek orada birkac
rekat namaz kildi. O sirada gönlüne bir düsünce gelip;“Elhamdülillah !
Nice kimseler vardirki,su anda gaflet uykusundadir. Onlar ne ibadet
eder, ne Allahü Tealanin emirlerine uyar, ne de haramlardan sakinirlar.
Biz ise cok sükür gücümüz yettigi kadar ibadet yapiyoruz.“ Deyiverdi.
Sonra kalkip bir müddet gezindi. Birden kulagina Allahü Tealayi
zikreden sesler geldi, etrafi dinledi, bu sesler cok hosuna gitti.
Hemen sesin geldigi tarafa yöneldi.Gördüki,
bir adam bas asagiyadurmus, diliyle Allahü Tealayi aniyor zikrediyor.
Onun yanina yaklasti, selam verdi ve böyle durmaktaki maksadini sordu.
O kimse:“Vücudum bir zaman kiyam üzere ayakta idi. Lakin ona alisti,
sonra rukü üzeri kaldim, onada alisti. Bir zaman da secdede kaldim,
onun da lezzetini alamaz oldum. Simdi ben ibadet ediciler ve
hamdedenler zümresine katilmak icin bu sekilde zikir ve hamdetmeyi
bedenime layik gördüm. Ben yatsi namazini kildiktan sonra buraya gelir,
bu halimle Rabbimi zikrederim.“ Buyurdu.Ömer
Halveti hz. bunlari isitince, kendini begenme halini hatirlayip, tevbe
etti ve ; “Allahü Teala’nin zikreden nice salih kullari varmis“ diyerek
pismanlik icinde hocasinin dergahina döndü. Halini hocasina anlatmak
istedi o sirada hocasi talebelere vaaz etmeye baslamisti. Bu durumu
kendisi söyle anlatir: Hocam
bir müddet vaazla mesgul oldu. Benim halimi anlamis oldugu icin : “Bazi
insanlar vardirki, hemen kendisinin yetisdigini ve cok ibadet ettigini
söyler. Bir-iki rekat namaz kilmakla ögünür, manevi dereceler ümid
ederler. Halbuki öyle Hak asiklari vardirki, onlar aksamdan sabah basi
üzere durup Rabbini tahmid (Elhamdülillah), tekbir (allahü ekber) ve
temcid (La havle vela kuvvete illa billah) ederler“. Buyurdu. Sonra
Ömer Halveti hz, hocasinin yardimi ile daglarda buh al ile hallenip
Allahü Tealayi zikreder oldu. Hocasi
Muhammed Harezm hz. vefat edeceklerinde yerine Pir Ömer Halveti hz.ni
tayin etti ve “Yüksek sirlari ve manalari bilen ve akranindan önde olan
Pir Ömer Halveti hz, vekilimizdir“ buyurdular. Pir
Ömer Halveti hz. hocasinin vefatindan sonra , insanlara hak yolun
bilgilerini ögreterekkalplerine Allah (c.c) askini yerlestirdi. Nefisle
ilgili su nasihatini cok söyler; “Kisi daima nefsine muhalefet etmeli
ve onun arzularini yerine getirmeli, sikintilara gögüs germeli, acligi
sevmelidir. Hak yolun yolcusukendisine lazim olani bilmeli, lazim
olmayani terk etmelidir.“ Buyururdu. O
dönemde sehrin valisi ava cikmisti. Valinin önüne bir ceylan cikti.Vali
avi görünce, ardina düstü ve atini pesinden sürdü. Bir zaman takip
etti, fakat yakalayamadi. Önüne bir irmak cikti, avini yakalamak icin
atini irmaga sürdü, irmagi gecmek üzere iken sular yükseldi. Vali
bugulmak tehlikesi ile karsi karsiya kaldi, o esnada kiyidan Ömer
Halveti hz. Valiye seslenerk : << Bize aid olan yerlerde
hayvanlari nicin incitirsiniz ? Bir daha böyle yapmayin » deyip elini
uzatti. Tuttugu gibi valiyi atiyla birlikte cikariverdi. Vali bunu
görünce af dileyip talebeleri arasina girdi. Pir Ömer Halveti hz.ne hak yolun yolcusunda ne gibi özellikler olur diye soruldu.O ; << Kisi akilli ve idrak sahibi olmali. Sükut etmeli. Insanlarla az görüsmelidir. »buyurdu Ömer
Halveti hz. Bir ara Misir’ gitip orada kaldi. Yedi kere Hacc yapti.
Misir Sultani Ferec b. Berkuk kendisine cok hürmet ederdi. Celayirli
Sultani Üveys’in arzusu üzerine Tebriz’e geldi. Cok talebe yetisdirdi.
Talebelerinin önde gelenleri Seyfeddin, Ebü Yezid, Zahirüddin ve Ehi
Mirim’dir. Vefatlarindan sonra yerlerine Ehi Mirim gecmistir. Pir
Ömer Halveti hz. (H.800) miladi-1397 tarihinda Tebriz yakinlarinda Mir
Ali kapisi diye anilan yerde vefat etti ve praya defnedildi. Allah (c.c) cümlemizi feyz ve bereketi ile nasiplendirsin -AMIN-
velilerden , ismi Ömer b. Ekmelüddin, künyesi Ebü Abdullah, lakabi
Siracüddin’dir. Geylan kasabalarindan Labican’da dogdu.Dogum tarihi
bilinmemektedir.Ömer
Halveti,harezm’e gelip orada Muhammed Harez’i hz.nin sohbetlerinde
yetisdi. Icazet, diploma alip, Tebriz’den Herat’a giderek taliblere
ilim ve edep ögretti. Evliyalik yoluna girisi söyle olmustur: Gencliginde
ata binme hevesi vardi.Alim ve veli bir zat olan babalarinin yolu üzere
degilde asker sevdasinda idi. Bu sebeple bir müddet askerle birlikte
seferlere katildi. Bir harpte birligi dagildi. Herkes bir tarafa
dagildi ve kendiside atini bilmedigi bir yöne sürdü. Giderken bir kisim
eskiya pesine takilip etrafini kusatti. Ölümle karsi karsiya kalmisti,
birden velilerden olan ceddi, karsisina dikili verdi ve ona hitaben: Ey
Ömer! Ya yolumuzda olursun yada bu eskiyalar senin basini keser,
ikisinden birini sec“ buyurdular. Ömer
Halveti hz. yaptiklarina pisman olup, ilim ve edeb yolunu sectigini
bildirdi ve ceddinden yardim istedi. O sirada haydutlarin bir kismi
anlasilmayan bir sekilde yere yikildi. Digerleri selameti kacmakta
buldular. Ömer Halveti hz. o gece sabaha kadar at sürdü. Seher vakti
bir sehir kenarinda baglik ve bahcelik bir yere geldi. Bahcenin icinde
bir Zati, talebeleriyle birlikte sohbet ediyordu. Yanlarina gitti,
talebelerin arasina oturdu. Tam o sirada o zat ona döndü ve ;“
Elhamdülillah, seni bize bagisladilar, bizde seni velilige layik
gördük“ buyurdu. Talebelige kabul edip ona nefsiyle mücadele yollarini
ögrettiler. Ömer
Halveti hz. hocasinin emrini can ve basla dinledi. Nefsinin arzu ve
isteklerini yapmadi, nefsiyle ugrasmasi o dereceye ulastiki,insanlardan
uzaklasip daglara gitti. Bir agac kogugunu kendisine mekan edinip orada
ibadet ve tefekkürle mesgul oldu. Ömer
Halveti hz. birbiri ardinca “kirk erbain“ yani kirk kere kirk gün bir
yere kapanip ibedetle mesgul oldu. Bu sirada rüyada kendisine
Rasulullah efendimiz tarafindan manevi taclar giydirildi. Pir Ömer
Halveti hz. tevhid kelimesini daima söylerdi. Ne zaman kelime-i tevdih
okusa, daglardaki vahsi hayvanlar ve kuslar dergahinin etrafina gelip
halka olur, onun kelime-i tevhid okuyusunu dinlerdi. Ömer
Halveti hz. talebeligi yillarinda hocasinin dergahina odun tasirdi. Bir
gün yine erkenden daga gitti. Ormanda yemyesil cimenli bir yer bulup;
“Buradan daha güzel namaz kilacak yer yoktur“ deyerek orada birkac
rekat namaz kildi. O sirada gönlüne bir düsünce gelip;“Elhamdülillah !
Nice kimseler vardirki,su anda gaflet uykusundadir. Onlar ne ibadet
eder, ne Allahü Tealanin emirlerine uyar, ne de haramlardan sakinirlar.
Biz ise cok sükür gücümüz yettigi kadar ibadet yapiyoruz.“ Deyiverdi.
Sonra kalkip bir müddet gezindi. Birden kulagina Allahü Tealayi
zikreden sesler geldi, etrafi dinledi, bu sesler cok hosuna gitti.
Hemen sesin geldigi tarafa yöneldi.Gördüki,
bir adam bas asagiyadurmus, diliyle Allahü Tealayi aniyor zikrediyor.
Onun yanina yaklasti, selam verdi ve böyle durmaktaki maksadini sordu.
O kimse:“Vücudum bir zaman kiyam üzere ayakta idi. Lakin ona alisti,
sonra rukü üzeri kaldim, onada alisti. Bir zaman da secdede kaldim,
onun da lezzetini alamaz oldum. Simdi ben ibadet ediciler ve
hamdedenler zümresine katilmak icin bu sekilde zikir ve hamdetmeyi
bedenime layik gördüm. Ben yatsi namazini kildiktan sonra buraya gelir,
bu halimle Rabbimi zikrederim.“ Buyurdu.Ömer
Halveti hz. bunlari isitince, kendini begenme halini hatirlayip, tevbe
etti ve ; “Allahü Teala’nin zikreden nice salih kullari varmis“ diyerek
pismanlik icinde hocasinin dergahina döndü. Halini hocasina anlatmak
istedi o sirada hocasi talebelere vaaz etmeye baslamisti. Bu durumu
kendisi söyle anlatir: Hocam
bir müddet vaazla mesgul oldu. Benim halimi anlamis oldugu icin : “Bazi
insanlar vardirki, hemen kendisinin yetisdigini ve cok ibadet ettigini
söyler. Bir-iki rekat namaz kilmakla ögünür, manevi dereceler ümid
ederler. Halbuki öyle Hak asiklari vardirki, onlar aksamdan sabah basi
üzere durup Rabbini tahmid (Elhamdülillah), tekbir (allahü ekber) ve
temcid (La havle vela kuvvete illa billah) ederler“. Buyurdu. Sonra
Ömer Halveti hz, hocasinin yardimi ile daglarda buh al ile hallenip
Allahü Tealayi zikreder oldu. Hocasi
Muhammed Harezm hz. vefat edeceklerinde yerine Pir Ömer Halveti hz.ni
tayin etti ve “Yüksek sirlari ve manalari bilen ve akranindan önde olan
Pir Ömer Halveti hz, vekilimizdir“ buyurdular. Pir
Ömer Halveti hz. hocasinin vefatindan sonra , insanlara hak yolun
bilgilerini ögreterekkalplerine Allah (c.c) askini yerlestirdi. Nefisle
ilgili su nasihatini cok söyler; “Kisi daima nefsine muhalefet etmeli
ve onun arzularini yerine getirmeli, sikintilara gögüs germeli, acligi
sevmelidir. Hak yolun yolcusukendisine lazim olani bilmeli, lazim
olmayani terk etmelidir.“ Buyururdu. O
dönemde sehrin valisi ava cikmisti. Valinin önüne bir ceylan cikti.Vali
avi görünce, ardina düstü ve atini pesinden sürdü. Bir zaman takip
etti, fakat yakalayamadi. Önüne bir irmak cikti, avini yakalamak icin
atini irmaga sürdü, irmagi gecmek üzere iken sular yükseldi. Vali
bugulmak tehlikesi ile karsi karsiya kaldi, o esnada kiyidan Ömer
Halveti hz. Valiye seslenerk : << Bize aid olan yerlerde
hayvanlari nicin incitirsiniz ? Bir daha böyle yapmayin » deyip elini
uzatti. Tuttugu gibi valiyi atiyla birlikte cikariverdi. Vali bunu
görünce af dileyip talebeleri arasina girdi. Pir Ömer Halveti hz.ne hak yolun yolcusunda ne gibi özellikler olur diye soruldu.O ; << Kisi akilli ve idrak sahibi olmali. Sükut etmeli. Insanlarla az görüsmelidir. »buyurdu Ömer
Halveti hz. Bir ara Misir’ gitip orada kaldi. Yedi kere Hacc yapti.
Misir Sultani Ferec b. Berkuk kendisine cok hürmet ederdi. Celayirli
Sultani Üveys’in arzusu üzerine Tebriz’e geldi. Cok talebe yetisdirdi.
Talebelerinin önde gelenleri Seyfeddin, Ebü Yezid, Zahirüddin ve Ehi
Mirim’dir. Vefatlarindan sonra yerlerine Ehi Mirim gecmistir. Pir
Ömer Halveti hz. (H.800) miladi-1397 tarihinda Tebriz yakinlarinda Mir
Ali kapisi diye anilan yerde vefat etti ve praya defnedildi. Allah (c.c) cümlemizi feyz ve bereketi ile nasiplendirsin -AMIN-