MEVLEVi
TARiKATi VE MEVLANA CELALEDDiN-i RUMi (k.s) Sulatan-ül asikin,
sultan-ül mahbubin, mollayi Rum, Hz. Pir Mevlana Celaleddin rumi (k.s)
hazretleri taninmis büyük evliyalardan olup. 1207 (H.604) senesi
Rebiulevvel ayinin 6.günü Horasan’in Belh sehrinde dogdu. Babasi
Sultan-ül Ulema ismiyle meshur Muhammed Bahaeddin Veled hazretleridir.
Soylari hz. Ebu Bekre ulasir. Annesi Saliha ve Evliya bir hanim olan
Mümine hatun, ibrahim edhem hz.nin neslindendir. Melekler ve Allahü
Tealanin gayb alemindeki veli kullarinin ruhlari kendisini ziyaret
ederlerdi. Mübarek benizleri sararip solardi. Babasi Sulatn-ül Ulema
oglu Celaleddin Rumi (k.s) deki bu halin velilerin ve meleklerin
ziyareti sebebiyle oldugunu bilir ve memnun kalirdi. Talebelerinden bir
kacini ogluyla mesgul olmalari icin vazifelendirip; „Oglum Muhammed’e
görünenler, Allahü Tealanin cok sevdigi veli kullaridir. Sefkat ve
merhametleri sebebiyle ogluma görünüp, onunla sohbet ediyorlar. Kendi
hallerini ona ögretiyorlar, melekler alemini gezdirip gösteriyorlar.
Kücük oldugu icin kendini zaptedemeyip, aklina bir zarar gelmemesi
icin, onun heycanlanmasina engel olun“ diye buyurmmustur. Babasi
mübarek oglununterbiyesiyle mesgulken, hasetcilerin dedi kodulari
üzerine, kimseye zarar gelmesin diye, Belh’den ayrilip Nisabur’a gitti.
Evliyanin büyüklerinden olan Feridettin-i Attar kendilerini karsiladi.
Babasinin talebesi olan Burhaneddin Tirmizi hz. cocukluk yillarinda
Mevlana hz. ile yakindan ilgilenerek cesitli ilimleri ögretti. Seyyid
Burhaneddin Tirmizi (k.s) Hocasi sultan-ül Ulemanin vefatini manen
haber alip, talebeleriyle giyaben cenaze namazini kildilar. Rüyasinda
hocasi: “Burhaneddin ! Oglum Celaleddin Muhammed’e ilim ögretmeye devam
et“ dedi. Bu sirada Larende de bulunan Mevlana hz. Hocasinin geldigini
duyunca, Konya ya döndü ve tahsiline devametti. Ilimlerde kelam
derecesine yükselen Mevlanayi marifet, Allahü Tealayi tanima ilminde en
yüksek seviyeye cikarmak icin, riyazet nefsin isteklerini yapmama,
nefse zor gelen seyleri yapmaya baslatan hocasi bir müddet sonra Halep
ve Sam’a gidip oradaki alimlerden ilim ögrenmesi gerektigini anlatti.
Böylece Halep ve Sam’a gönderdi. Tasavvuf ilminde bir müskili olursa,
Hizir (a.s) ile görüsürdü. Tefsir, hadis, fikih, mantik usül,
meani,edebiyat, matematik, fen, tip gibi pek cok zahiri ilimlerde uzman
oldu. Gündüzleri ilim tahsili eder, geceleri kur’an okur , ibadet eder,
Allah (c.c) zikreder, O’nun askiyla yanardi. 4 sene icerisinde cok
ilerleyen Mevlana hz,ne hocasi Burhaneddin : « karniniz ac olsun. Bunun
icin cok oruc tutunuz. Cünkü oruc hikmet hazinelerinin anahtaridir.
Kalp gözünün acilmasina, kalbin yumusamasina sebep olur. » buyurdu.
Mevlana hz. riyazet ve mücadeleye devam ettirdi. 15 gün agzina lokma
koymadigi olurdu.Mevlana hz. Tasavvuf deryasina dalmis bir Hak
asigidir. Ilmi tesbihleri sözleri ve nasihatlara ve deryadan sacilan
hikmet damlalaridir. Ney calmamistir. Ney O’ndan 3-4 asir asir sonra
ortaya cikan bir calgidir. Mesnevisinde gecen “ ney “ kelimesi yanlis
algilandigi icin bazi kimseler tarafindan calgi aleti olan ney seklinde
aktarilmistir. Ney calmadi ve musiki dinlemedi. Mevlana Hazretleri
ölüme “ Sab-i Aruz- Dügün gecesi ” adini vermektedir. Tasavvuf ehline
gore ölüm, bir felaket degil, güzel ve hos olan sevgiliye kavusma
anidir. Tasavvufta keder ve ümitsizlik yoktur, sevgi ve tecelliler
vardir. Mevlana Celaleddin (k.s) hazretlerinin tasavvufta ilerlemesine,
engine mertebelere ulasmasina vesile olan Allah (c.c) dostlarindan
Sems-i Tebrizi’dir. Manevi bir isaret üzerine Tebrizi’den Konya ya
gelerek yetismesinde yardimci olmustur. Mürsidi Sems-i Tebrizi hz.
Mevlana hz. nin gece-gündüz hic yanindn ayrilmayipAllah (c.c) in
yarattiklari üzerinde tefekkür eder, namaz kilar, Hak Tealayi zikreder
ve sohbet ederlerdi. Camide vaazu nasihata gidemeyen Mevlana ve Sems
hazretleri hakkinda halk, uygunsuz sözler söylemeye baslayinca Sems
(k.s) Konya yi terk etmek zorunda kaldi. Mevlana hz. cok üzüldü,
hasretine dayanamayarak oglu Sultan Veled’i görevlendirerek Sam dan
getirmesini istedi. Sems hz. bu gelisinde Mevlana’ya “ Benim bir serim
(basim) birde sirrim var. Basimi sana feda ettim, sirrimi da oglun
sultan Veled’e verdim “ buyurdu.Iki Allah (c.c) dostu eskisi gibi
tekrar sohbete basladilar. Mevlana’yi evliyalik makamlarinin en yüksek
derecelerine cikarmak icin her türlü riyazet ve mücadleyi yaptirdi.
Birgün “Alimler Peygamberlerin varisidir “ hadisi serifinin sirrina
vakif olmak istedi,Mevlana’nin hareketlerine , ahlakaina,
davranislarina baksin. Onun gibi olmaya calsisin, Onu sevsin., Ondan
enbiya ve evliyanin bütün vasiflari toplanmistir. Her fende
emsalsizdir. Kisaca ben Ona ulasmamis olsaydim, mahrum olurdum. Fakat
Mevlana’nin sirri alemde gizli kaldi. onu kimse kesfedmedi“ diyerek
mevlana hz.den övgü ile bahseden Sems-i Tebrizi hz. daha büyük
derecelere cikarmak icin bütün tedbirlere bas vuruyordu. “Gel, gel, her
kim olursan ol gel ! Allah’a sirk kosanlardan, mecusilerden, puta
tapanlardan da olsan gel ! Bizim dergahimiz ümitsizlik dergahi degil.
Tövbeni yüz defa bozmus olsan bile gel !“ Gönül penceresini herkese
acmis olan Mevlana (k.s) M.1273 H. 672 senesi Cemaziyel Ahir ayinin 5.
günü Konya’da vefat etti. Konya’da bulunan kabri serifi en meshur
ziyaret yerlerindendir. “Allah (c.c) cümlemizi feyiz ve bereketi ile
nasiplendirsin“ -AMIN-
TARiKATi VE MEVLANA CELALEDDiN-i RUMi (k.s) Sulatan-ül asikin,
sultan-ül mahbubin, mollayi Rum, Hz. Pir Mevlana Celaleddin rumi (k.s)
hazretleri taninmis büyük evliyalardan olup. 1207 (H.604) senesi
Rebiulevvel ayinin 6.günü Horasan’in Belh sehrinde dogdu. Babasi
Sultan-ül Ulema ismiyle meshur Muhammed Bahaeddin Veled hazretleridir.
Soylari hz. Ebu Bekre ulasir. Annesi Saliha ve Evliya bir hanim olan
Mümine hatun, ibrahim edhem hz.nin neslindendir. Melekler ve Allahü
Tealanin gayb alemindeki veli kullarinin ruhlari kendisini ziyaret
ederlerdi. Mübarek benizleri sararip solardi. Babasi Sulatn-ül Ulema
oglu Celaleddin Rumi (k.s) deki bu halin velilerin ve meleklerin
ziyareti sebebiyle oldugunu bilir ve memnun kalirdi. Talebelerinden bir
kacini ogluyla mesgul olmalari icin vazifelendirip; „Oglum Muhammed’e
görünenler, Allahü Tealanin cok sevdigi veli kullaridir. Sefkat ve
merhametleri sebebiyle ogluma görünüp, onunla sohbet ediyorlar. Kendi
hallerini ona ögretiyorlar, melekler alemini gezdirip gösteriyorlar.
Kücük oldugu icin kendini zaptedemeyip, aklina bir zarar gelmemesi
icin, onun heycanlanmasina engel olun“ diye buyurmmustur. Babasi
mübarek oglununterbiyesiyle mesgulken, hasetcilerin dedi kodulari
üzerine, kimseye zarar gelmesin diye, Belh’den ayrilip Nisabur’a gitti.
Evliyanin büyüklerinden olan Feridettin-i Attar kendilerini karsiladi.
Babasinin talebesi olan Burhaneddin Tirmizi hz. cocukluk yillarinda
Mevlana hz. ile yakindan ilgilenerek cesitli ilimleri ögretti. Seyyid
Burhaneddin Tirmizi (k.s) Hocasi sultan-ül Ulemanin vefatini manen
haber alip, talebeleriyle giyaben cenaze namazini kildilar. Rüyasinda
hocasi: “Burhaneddin ! Oglum Celaleddin Muhammed’e ilim ögretmeye devam
et“ dedi. Bu sirada Larende de bulunan Mevlana hz. Hocasinin geldigini
duyunca, Konya ya döndü ve tahsiline devametti. Ilimlerde kelam
derecesine yükselen Mevlanayi marifet, Allahü Tealayi tanima ilminde en
yüksek seviyeye cikarmak icin, riyazet nefsin isteklerini yapmama,
nefse zor gelen seyleri yapmaya baslatan hocasi bir müddet sonra Halep
ve Sam’a gidip oradaki alimlerden ilim ögrenmesi gerektigini anlatti.
Böylece Halep ve Sam’a gönderdi. Tasavvuf ilminde bir müskili olursa,
Hizir (a.s) ile görüsürdü. Tefsir, hadis, fikih, mantik usül,
meani,edebiyat, matematik, fen, tip gibi pek cok zahiri ilimlerde uzman
oldu. Gündüzleri ilim tahsili eder, geceleri kur’an okur , ibadet eder,
Allah (c.c) zikreder, O’nun askiyla yanardi. 4 sene icerisinde cok
ilerleyen Mevlana hz,ne hocasi Burhaneddin : « karniniz ac olsun. Bunun
icin cok oruc tutunuz. Cünkü oruc hikmet hazinelerinin anahtaridir.
Kalp gözünün acilmasina, kalbin yumusamasina sebep olur. » buyurdu.
Mevlana hz. riyazet ve mücadeleye devam ettirdi. 15 gün agzina lokma
koymadigi olurdu.Mevlana hz. Tasavvuf deryasina dalmis bir Hak
asigidir. Ilmi tesbihleri sözleri ve nasihatlara ve deryadan sacilan
hikmet damlalaridir. Ney calmamistir. Ney O’ndan 3-4 asir asir sonra
ortaya cikan bir calgidir. Mesnevisinde gecen “ ney “ kelimesi yanlis
algilandigi icin bazi kimseler tarafindan calgi aleti olan ney seklinde
aktarilmistir. Ney calmadi ve musiki dinlemedi. Mevlana Hazretleri
ölüme “ Sab-i Aruz- Dügün gecesi ” adini vermektedir. Tasavvuf ehline
gore ölüm, bir felaket degil, güzel ve hos olan sevgiliye kavusma
anidir. Tasavvufta keder ve ümitsizlik yoktur, sevgi ve tecelliler
vardir. Mevlana Celaleddin (k.s) hazretlerinin tasavvufta ilerlemesine,
engine mertebelere ulasmasina vesile olan Allah (c.c) dostlarindan
Sems-i Tebrizi’dir. Manevi bir isaret üzerine Tebrizi’den Konya ya
gelerek yetismesinde yardimci olmustur. Mürsidi Sems-i Tebrizi hz.
Mevlana hz. nin gece-gündüz hic yanindn ayrilmayipAllah (c.c) in
yarattiklari üzerinde tefekkür eder, namaz kilar, Hak Tealayi zikreder
ve sohbet ederlerdi. Camide vaazu nasihata gidemeyen Mevlana ve Sems
hazretleri hakkinda halk, uygunsuz sözler söylemeye baslayinca Sems
(k.s) Konya yi terk etmek zorunda kaldi. Mevlana hz. cok üzüldü,
hasretine dayanamayarak oglu Sultan Veled’i görevlendirerek Sam dan
getirmesini istedi. Sems hz. bu gelisinde Mevlana’ya “ Benim bir serim
(basim) birde sirrim var. Basimi sana feda ettim, sirrimi da oglun
sultan Veled’e verdim “ buyurdu.Iki Allah (c.c) dostu eskisi gibi
tekrar sohbete basladilar. Mevlana’yi evliyalik makamlarinin en yüksek
derecelerine cikarmak icin her türlü riyazet ve mücadleyi yaptirdi.
Birgün “Alimler Peygamberlerin varisidir “ hadisi serifinin sirrina
vakif olmak istedi,Mevlana’nin hareketlerine , ahlakaina,
davranislarina baksin. Onun gibi olmaya calsisin, Onu sevsin., Ondan
enbiya ve evliyanin bütün vasiflari toplanmistir. Her fende
emsalsizdir. Kisaca ben Ona ulasmamis olsaydim, mahrum olurdum. Fakat
Mevlana’nin sirri alemde gizli kaldi. onu kimse kesfedmedi“ diyerek
mevlana hz.den övgü ile bahseden Sems-i Tebrizi hz. daha büyük
derecelere cikarmak icin bütün tedbirlere bas vuruyordu. “Gel, gel, her
kim olursan ol gel ! Allah’a sirk kosanlardan, mecusilerden, puta
tapanlardan da olsan gel ! Bizim dergahimiz ümitsizlik dergahi degil.
Tövbeni yüz defa bozmus olsan bile gel !“ Gönül penceresini herkese
acmis olan Mevlana (k.s) M.1273 H. 672 senesi Cemaziyel Ahir ayinin 5.
günü Konya’da vefat etti. Konya’da bulunan kabri serifi en meshur
ziyaret yerlerindendir. “Allah (c.c) cümlemizi feyiz ve bereketi ile
nasiplendirsin“ -AMIN-