Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    TASAVVUFUN ŞARTLARI

    Ruzgar
    Ruzgar
    Moderatör


    Mesaj Sayısı : 3096
    Doğum tarihi : 19/09/69
    Kayıt tarihi : 08/12/09
    Tecrübe Puanı : 47
    Yaş : 55
    Ülke : Almanya

    TASAVVUFUN ŞARTLARI Empty TASAVVUFUN ŞARTLARI

    Mesaj tarafından Ruzgar Ptsi Ara. 21, 2009 1:45 am

    Tasavvufun şartları, geçmiş Şeyhlerin şu
    huylarıdır; dünyaya rağbet etmemek, zikirle ve ibadetle meşgul olmak,
    insanlara tenezzül etmemek, kanaat sahibi olmak, yiyecek, içecek ve
    giyecek gibi şeylerde az ile yetinmek, fakirleri gözetmek, şehvetleri
    bırakmak, mücahede etmek, takva sahibi olmak, az uyumak, az konuşmak,
    fikri hak üzerinde toplamak, murakebe etmek, halktan ayrılıp yalnız
    yaşamak, gurbete çıkmak, şeyhlerle görüşmek, ihtiyaç varken yemek,
    zaruret halinde konuşmak, iyice uyku bastırdığı zaman uyumak,
    mescitlerde oturmak, yamalı hırka giyinmek, Kur'an-ı Kerim'in
    söylediklerini yapmaktır.Böyle gidenin kabul edileceğine Allah'ın
    Rasulü (s.a.v.) şahittir.
    O halde bu zamanımızda akıllı insan
    Allah dostlarının prensiplerini ve yolunu bilmelidir ki, gerçekten
    onlardan olanla, kendilerini onlardan göstermek için onların
    elbiselerini giyenleri, şeklen onlara benzeyenleri birbirinden ayırd
    etsin de riya ve taklide düşenlerden olmasın.
    Çünkü Allah dostları
    yer yüzünde Allah'ın güvenli dostlarıdır. Sırlarının ve ilminin
    aşinalarıdır. O'nun seçkin kullarıdır. Onlar Peygamber lisanı ile
    övülmüşlerdir.Hz. Aişe (r.a.) nin rivayetinde Peygamber (s.a.v.) şöyle
    buyurmuştur: '' Her kim cennet ehlinden bir adama bakmak isterse, saçı
    karışık, rengi uçuk soluk, yumuşak huylu kimseye baksın ki, o kerpiç
    üstüne kerpiç, kamış üstüne kamış koymamış bugün (atların) koşu
    alanını, yarın koşuya hazırlamış (savaşa hazır durumda bulunmuştur)
    gaye ya cennet veya cehennemdir.
    İşte Allah dostu budur. Onların
    işleri böyledir. Bu inancı inkar eden, bilgisinin azlığından
    hakikatleri bulamadığından inkar etmiştir.Çünkü işin iç yüzünü tahkik
    edenler azdır. Onları ancak onların cinsinden olanlar bilir. Yüce Allah
    buyurmuştur ki: '' Bunula doğru yolu bulamadıkları için bu eski bir
    uydurmadır.''diyecekler (Ahkam 11)
    Bu yoldan olduğunu iddia edipte
    vücudunun organlarını bu yoldan alıkoyan, kalbini zikirle meşgul
    etmeyen, himmetini (hak üzerinde) toplamayan gelen ilahi halleri
    değerlendirmeyen, niyetini temizlemeyen, tasavvufun hakkını vermeyen,
    hakikatlerini bilmeyen, kendisinin olmayan bir şeyi iddia etmiştir.
    Maksadı
    insanları kandırıp tasavvufu bir geçim vasıtası yapmak ve böylece
    onların sırtından geçinmektir. O kimse güzel vakti alıp mahfeder.Eğer
    ona fakirliğin bazı hakikatleri: Nefsi küçültme, ibadet, belalara
    tahammül yolu açılsa, mücahede yapması istense rezil olur. Bunları terk
    ettiği için, davaya düşmüştür, yapmacık hareket etmektedir. Onun içinde
    ne Allah korkusu, ne murakebe, ne vera', ne mücahede, ne zikir, ne
    tasavvuf muamelesi yokken yamalı hırka giymiştir.
    Tasavvuf ise ona
    lanet eder. Davaları onun önüne perde olur. Şeytan ona yaklaşır,
    melekler uzaklaşır. Allah ona gazap eder, hakiki tasavvuf erbabı onun
    düşmanı olur.
    Kim ilmi kullanmaz, iradeye sarılmaz, vecd de ileri
    gitmez, marifette derine inmez de tasavuf iddia ederse o, keyfine
    uymaktadır, manadan perdelidir.
    Allah'dan kork, dışını koru esasa
    sarıl. Zira zahirde bir delili, bir tanığı bulunmayan her batın,
    sapıklıktır. Mutasavvıfın (tasavvuf ehli) tanınacak bir işareti,
    uyulacak bir hidayeti olmazsa yolunda düzgünlük, yolunda ölçülülük,
    bütün hallerinde doğruluk bulunmazsa (o adam) mutasavvıf olamaz.Ancak
    bu vasıflar kendisinde olmayan (yani yolu düzgün, içi dışına uygun,
    halleri ölçülü olan) kimse mutasavvıf olur.Tasavvufu yeme, içme,
    arzularını yapma,yasaklara dalma, haramlara girme, kötü şeyler dinleme
    şeklinde anlayan, bunları vasıta yapan kimse tasavvufdan uzaktır. Onun
    davası, manasına perdedir.Tasavvufunda Allah dostlarının yolunda
    gitmeyen hak dava eden kuru davacılardandır.

    Tarikatlerin her
    ne kadar zahirde şubeleri olsa da matlub ve maksudları birdir. Bu
    matlub ve maksud da, Allahü Tealanın ve Rasulü Zişan Efendimizin
    rızalarını kazanmak ve insanı kamil olmaktır. Kaldı ki, Enbiyayı izamın
    ve Evliyayı kiramın ismi şeriflerinden birisi her hangi bir zaman ve
    mekanda bir gün tazim ile anılır ve bulunursa ruhaniyetlerini bi-
    lutfihi Teala o ismin anıldığı ve bulunduğu yerlerde hazır bulunacağı
    ve himmet-i maneviyelerinin bi-iznillahi Teala zuhur edeceği ve o
    yerlerin her türlü afetlerde salim kalacağı tecrübe ile sabit olmuştur.
    O mübarek isimlrin anıldığı ve bulunduğu yerlerin feyzi berektleri ile
    dolacağı, tazim ve muhabbetle ananların ve bulunduranların da
    şefaatlerine nail olacağı herkesçe malumdur.

    Allah cümlemizi de kendi dostlarının yoluna uyup, onların yürüdüğü yolda yürümeğe gayret eden mü'minlerden eylesin. (Amin)

      Forum Saati C.tesi Kas. 23, 2024 6:34 am