Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    HADIS ALIMLERIMIZ:Imam-i Buhâri

    FIRTINA
    FIRTINA
    Moderatör


    Mesaj Sayısı : 3752
    Doğum tarihi : 09/08/69
    Kayıt tarihi : 08/12/09
    Tecrübe Puanı : 24
    Yaş : 54
    Ülke : Almanya

    HADIS ALIMLERIMIZ:Imam-i Buhâri Empty HADIS ALIMLERIMIZ:Imam-i Buhâri

    Mesaj tarafından FIRTINA C.tesi Ara. 19, 2009 2:08 am

    Imam BUHÂRÎ
    (194-256/810-869)

    Hadis bilginlerinin ileri gelenlerinden biri

    Ebû Abdullah Muhammed b. Ismâil b. Ibrâhim b. el-Mugîre b. Berdizbeh el-Cûfî el-Buhârî.

    Mugire
    b. Berdizbeh, Buhara Valisi Yemân el-Cûfi'nin araciligiyla müslüman
    olmustur. Bu nedenle Cûfi'ye nisbet edilmistir. Buhârî'nin babasi ve
    dedesi hakkinda pek bilgimiz yoktur.

    Muhammed el-Buhârî, 13
    sevvâl 194 h./21 Temmuz 810 tarihinde Cuma günü Buhara'da dogmustur.
    Bundan dolayi da Buhârî nisbetiyle anilmasina sebep olmustur. Buhârî,
    henüz bebek iken babasi vefat etmis, kardesi Ahmed'le birlikte yetim
    kalmistir. Annesinin terbiyesi altinda büyümüs, küçük yasta Kur'an'i
    ezberlemis ve Arapça ögrenmistir. Babasindan kalan servet onun hiç
    kimseye muhtaç olmadan ilim ögrenmesinde yararli oldu. On bir yasinda
    hadis ögrenmeye basladi. Onalti yasinda annesi ve kardesi Ahmed'le
    birlikte hacca gitti. Annesi ve kardesi Buhârâ'ya dönerken, kendisi
    ilim ögrenmek istegiyle Mekke'de kaldi. (210 h./825).

    Onsekiz
    yasinda "Kitâbu Kadâya's-Sahabe ve't-Tâbiin" ile "et-Târîhü'l-Kebîr"
    adli eserlerini yazdi. ilim ögrenmek için sam'a, Misir'a, Basra'ya,
    Bagdat'a gitti. Bu amaçla alti yil Hicâz'da kaldi. Buhârî, hadis
    ögrenmek ve nakletmekle kalmadi. siirle de ilgilendi. Ancak fazla siir
    yazmadi. Savas sporlarina ilgi duydu, ata bindi, ok atti.

    Akranlari
    Buhârî'den övgüyle bahsederler. Onu övenler arasinda büyük muhaddis
    imam Müslim'de vardir. Buna ragmen, Buhârî'nin üstünlügünü çekemeyenler
    fitne çikarmaktan geri kalmadilar. Buhârî'nin "Kur'an mahluktur"
    düsüncesini savundugunu yaydilar. Bu dedikodulardan rahatsiz olan
    Buhârî, memleketi Buhâra'ya gitti. Burada da rahat edemedi. Buhârâ
    emiri ile arasi açildi. Buhara Emiri Halid Ibn Ahmed, çocuklarina
    Câmiu's-Sahîh'i ve et-Tarih'i okutmasi için Buharî'yi konagina çagirir
    fakat Buharî, bu teklifi kabul etmez. ilim meclIslerinin herkese açik
    oldugunu,isteyenin gelerek yararlanabilecegini, ilmi valinin konaginin
    duvarlari arasina hapsedemeyecegini bildirir. Bu olay üzerine Ahmed Ibn
    Hâlid, onu Buhara'dan sürer. Buhârî, Buhara'dan ayrildiktan sonra
    Semerkand'a gider. Hartenk köyünde bulunan akrabalarinin arasina
    yerlesir. Semerkand'lilar, Buhârî'den yararlanmak isterler. Bir heyet
    gönderip Semerkand'a gelmesi ricasinda bulunurlar. Buhârî, Semerkand'a
    gitmek için hazirlik yapmaya baslar ancak bu arada hastalanir ve
    Ramazan Bayrami gecesi vefat eder (30 Ramazan 256 h./31 Agustos 869).
    Cenazesi, bayram günü ögleden sonra kilinarak Hartenk'e defnedilir.

    Imam
    Buhârî keskin bir zekâ ve ezberleme yetenegine sahipti. Herhangi bir
    seyi ezberlemesi için ona bir defa bakmasi veya onu bir defa dinlemesi
    yeterliydi. Bagdatlilarin ve Semerkandlilar'in O'nun zekâ seviyesini
    denemek için sorduklari sorular bunu göstermesi bakimindan önemlidir.
    Gezileri sirasinda dinlediklerini yazmamasi ve kendisine takilanlara,
    dinledigi bütün hadIsleri ezberden okumasi da dikkat çekicidir. O ayni
    zamanda çok hadis ezberlemekle de söhret bulmustu.

    Ince yapiti
    uzun boylu idi. ihtiyarliginda çok halim selim görünüslü olmustu. Sert
    yaratilIsli degildi. Yumusak huyluydu. ilim konusunda çok dikkatli idi.
    Dayanaksiz konusmak istemezdi. Baskalari hakkinda gayet yumusak bir dil
    kullanirdi. Derdi ki, "Hiçbir kimseyi giybet etmemis olarak Allah
    (c.c)'a kavusmayi arzu ediyorum." Rical bilgisi herkesten çok olmasina
    ragmen cerh ettigi (zayifligini ortaya koydugu) raviler hakkinda bile
    asagilayici tabirler kullanmazdi. Yalanciligi bilinen birisi için "fîhi
    nazar (bunda ihtilaf vardir)", "seketû anhu (sikaligi konusunda âlimler
    sustular)" derdi. O'nun bir adam hakkinda en agir sözü "münkerü'l-hadis
    (hadisi alinmaz)" terimidir.

    Kütübü sitte müelliflerinden
    en-Nesâî, Buhârî'yi bizzat görüstügü seyhler arasinda saydiktan sonra
    söyle demistir: "O, sika, inanilir, akilli bir muhaddistir. Islâm
    tarihinde ilk defa sahih kitap yazan odur." Bazi âlimler onun için
    söyle derler: "Buhârî, Allah (c.c)'nun yeryüzünde yürüyen
    ayetlerindendir." Necm b. el-Fazl diyor ki: "Rüyamda Rasûlullah
    (s.a.s.) efendimizi gördüm. Bir köyden çikmis gidiyordu ve arkasindan
    imam-i Buhârî de onu takip etmekteydi. O bir adim atinca Buhârî de bir
    adim atiyor ve ayagini Rasûlullah (s.a.s.)'in ayagini bastigi yere
    basiyordu. Kitabini da her bakimdan ona nisbet ediyordu."

    Buhârî
    ilmiyle amel eden bir insandi. Islâmî sinirlara uymada asiri derecede
    titizdi. Helâl ve haram konusunda duyarli idi. Hadis ilmine hizmet, bu
    yolla Allah (c.c.)'in rizasini, Rasûlullah (s.a.s.)'in sefaatini
    kazanmaktan öte bir amaç tasimiyordu. Babasindan kalan mirasi bile bu
    yolda harcamisti. Cömertligiyle söhret bulmustu, yardim ettiklerine
    Allah rizasi için elini uzatiyordu. Çok Kur'an okur, çok nafile namaz
    kilardi. Rivayete göre her üç günde bir Kur'an'i Kerîm'i hatmederdi.
    Gecenin bir kismini uykuyla geçirirdi. Sürekli geceleri uykusundan
    kalkip, kandilini yakar, hadis tahric ederdi. Yahut yazdiklarina
    isaretler koyar, üzerinde düsünürdü. Seherden önce uyanir, gece namazi
    kilar; sonra Kur'an'in üçte birini okurdu. Ramazanda ise terâvihten
    sonra Kur'an'in üçte birini okumaya devam ederdi.

    Buhârî'nin
    kendi ifadesine göre hadis aldigi hocalarinin sayisi binden fazladir.
    Hadis yazdigi seyhlerine ait senetleri de bildigini, senedi zayif
    rivayetlere itibar etmedigini belirtir. Hocalarinin baslicalari
    sunlardir:

    Ahmed b. Hanbel
    Ali b. el-Medinî
    Yahya b. Maîn
    Ismail b. idris el-Medînî
    Ishak b. Rahuyeh.
    Bunlarin disinda su isimleri de görüyoruz;

    Mekkî b. ibrahim el-Belhî
    Muhammed b. Selam el-Bikendi
    Ibrahim b. el-Es'as
    Ali b. el-Hasan b. Sekîk
    Yahya b. Yahya
    Ibrahim b. Musa el-Hafiz
    Süreyc b. en-Numan
    Ebu Asim en-Nebil es-Seybânî
    Muhammed b. Abdullah el-Ensârî
    Abdullah b. Zübeyr el-Hamidî
    El Mekrî, Abdülaziz el-Üveysî.
    Ögrencileri arasinda da en meshurlari sunlardir;

    Ebu isa et-Tirmîzî
    Muhammed b. Nasru'l Mervezî
    Ibni Ebi Dâvud
    Müslim b. Haccac ve en-Nesâi.
    Câmiu's-Sahîh;
    Islâm'in ilk dönemlerinde hadIslerin Kur'an'la karismasi söz konusu
    oldugundan hadIslerin yazilmasi yasakti. Sonralari Kur'an-i Kerîm,
    kitap haline getirilip, çogaltildi oria bir seyin karismasi engellendi.
    Sahabe nesli bütünüyle vefat etmis, Islâm ülkeleri genIslemis, degisik
    düsünceler ortaya çikmisti. Bu tür nedenlerle hadIslerin toplanmasinin
    yararli olacagina inanildi ve hadIslerin tedvinine baslandi.

    HadIslerin
    toplanmasina Tabiun döneminde baslanmistir. imam Mâlik* (179 h./195)
    Hz. Peygamber (s.a.s.)'in hadIslerine Sahabe ve Tabiun kavillerini
    ekleyerek Muvatta'yi tasnif etmistir. imam Mâlik'ten sonra da hadis
    konusunda çalismalar yapildi. Buhârî'nin Câmiu's-Sahîhi meydana
    getirmesi iki sebebe dayanmaktadir. Bunlarin birincisi, hocasinin
    kendisinden böyle bir istekte bulunmasi, ikincisi de kendisinin görmüs
    oldugu bir rüyadir.

    Buhârî, sahih adiyla anilan ve içerisine
    sadece kendince sahih oldugu sabit olan hadIsleri koydugu kitabini
    yazmakla hükümlerin kaynaklarini bulmada önemli bir hizmeti yerine
    getirmistir. imam Buhârî ayrica bu eserle kendisinden önce yasamis
    mezhep imamlarinin dayandigi temellerin saglam oldugunu, hiç birinin
    kisisel görüsle fetva vermedigini ortaya koydu. Ondan sonra gelen
    muhaddIsler, hadis çalismalarinin sinirlarini az çok belirlemis
    oldular. ilim adamlari Buhârî'nin eserine büyük önem verdiler.
    Özellikle sahih hadis konusunda onun eserinin ortaya koydugu gerçekleri
    ve sartlari kabul ettiler, örnek aldilar. O, hadiste odak ve hareket
    noktasi olarak degerlendirildi.

    Buhârî, bu eseri meydana
    getirirken çok titiz davrandi. Eserine aldigi hadIsleri, alti yüz bin
    hadisin içinden seçti. Sahih hadIslerin disinda kalan diger hadIsleri
    eserine almadi. Eserin kabarmasini önlemek için sahih hadIslerin bile
    bir kismini almamistir. Câmiu's-Sahih'te yer alan hadIslerin sayisi
    yedibinikiyüzyetmisbestir. Bazi hadIsler degisik kitaplarda
    geçmektedir. Mükerrerler çikarildiktan sonra geriye kalan hadis sayisi
    dört bin'dir.

    Câmiu's-Sahih'te hadIsler konularina göre
    kitaplara, her kitap da kendi arasinda bâblara ayrilmistir. Eserde,
    üzerinde ihtilaf edilmeyen hadIslere yer verilmis, râvilerin güvenilir
    olmasi hususunda titiz davranilmistir. Râviler birbirine baglanarak ilk
    kaynaga kadar götürülmüstür. HadIsleri bazi titiz ölçülere vurduktan
    sonra sahih kabul edip, uymayanlari reddetme çigirini açan Buhârî
    olmustur. O'ndan sonra gelen âlimler bu yoldan giderek sahih hadIsleri
    zayif ve uydurma olanlarindan ayirmaya devam etmIslerdir. Sahih hadis
    kitabi yazanlar çok olmakla beraber Buhârî kadar titizligi ileri
    götüren olmamistir. Hadis kabulünde kendine has çok dar bir yolda tek
    olmasi onun Islâm ümmeti arasinda müstesnâ bir söhret ve güven
    kazanmasina sebep olmustur.

    Sahih'in nerede telif edildigi
    hususunda degisik görüsler vardir. Buhârî, hadis almak için gittigi her
    yerde eserini telife çalismistir. Hayati seyahatlerle ve ilim yolunda
    geçen bir insanin onalti yillik çalismasinin mahsulü olan bu eserin
    telifini bir yere baglamak mümkün degildir.

    Câmiu's-Sahih'te
    yer alan kitap (bölüm) sayisi doksanyedi, bâblarin sayisi üçbindört
    yüzelli kadardir. Üç râvili hadIslerin sayisi da yirmi ikidir. Degisik
    senetle gelen hadIsler Sahih'te yer almaktadir. Ancak ayni senet ve
    ayni metinle birden fazla yerde zikredilen hadIslerin sayisi yirmi üç
    kadardir. Kur'an'dan sonra ana kaynak olan Buhârî'nin Sahih'i ile
    Müslim'in eserine Sahih adi verilmektedir. ikisine birden "Sahihayn "
    denilir. Diger dört hadis kitabina da "Sünen ", alti hadis kitabinin
    tümüne birden "Kütübü Sitte" denilmektedir.

    Buhârî'nin bu
    eserine ait bir çok serh yazilmis ve üzerinde çalismalar yapilmistir.
    En meshur serhleri, Aynî'nin Umdetu'l-Kari, Askalani'nin Fethu'l-Barî
    ve Kirmâni'nin Kevâkibü'd-Derârî, adli eserleridir.

    Câmiu's-Sahih disinda, su eserleri vardir:

    Tarihu'l
    Kebir: Hadis ricaline ait önemli bir eserdir. Sahasinda ilk
    yazilanlardandir. Buhârî bunu henüz onsekiz yasinda iken Rasûlullah
    (s.a.s.)'in kabri basinda mehtapli gecelerde yazmistir. Haydarabad'ta
    1941-1954 tarihlerinde dört cilt,1959-1963 tarihlerinde üç cilt halinde
    basilmistir.
    Târihu'l-Evsât: Tarihu'l Kebir'in kisaltilmisidir.
    Bazi yazma nüshalari mevcuttur. Ibni Hacer Tehzibû't-Tehzib isimli
    eserinde bundan nakiller yapmistir.
    Tarihu's-Sagîr: Tarihu'l
    Kebir'in bir özetidir. 1325 yilinda Zuafâü's-Sagîr ile birlikte
    Hindistan'da basilmistir. Kitâbu Zuafâü's-Sagîr: Zayif ravilerin
    hallerinden bahseder. Hindistan'da 1323 ve 1326 tarihlerinde
    basilmistir.
    Et-Tarihu fi Ma'rifeti Ruvati'l-Hadîs ve Nükâti'l
    Âsâr ve's Sünen ve Temyizü Sikatihim min Züafâihim ve Târihu Vefâtihim:
    Küçük bir risâledir.
    Eet-Tevârîhu'l Ensâb: Bazi sahIslarin özel hallerinden bahseder.
    Kitâbu'l Künâ: Râvîlerin künyelerinden bahseden bir eserdir. Haydarabad'ta 1360 yilinda basilmistir.
    Edebü'l-Müfred:
    Ahlâk hadIslerini toplayan bir eserdir. istanbul'da 1306, Kahire'de
    1346, Hindistan'da 1304 yillarinda basilmistir.
    Refu'l-Yedeyn
    fi's-Salati: Namazda el kaldirmakla ilgili bir risâledir. Kalküta'da
    1257, Delhi'de 1299 yillarinda yayinlanmistir.
    Kitâbu'l-Kiraati Halfe'l-imam: Namazda imamin arkasinda okuma hakkinda yazilmis bir risâledir.
    Hayrü'l
    Kelâm fi Kiraati Halfi'l Imam adiyla Orduca çevirisi ile beraber
    1299'da Delhi'de, ayrica 1320'de Kahire'de basilmistir.
    Halku'l-Ef'ali'l-ibâd
    ve'r-Redd Ale'l Cehmiyye: Cehmiyye mezhebinin görüslerini reddeden bir
    kitaptir. 1306'da Delhi'de basilmistir.
    El-Akîde yahut et-Tevhîd: Akaid konusunda yazilmis bir eserdir.
    Abarü's Sifat: HadIsle ilgili bir eserdir ve bazi kütüphanelerde yazma nüshalari mevcuttur.

      Forum Saati C.tesi Mayıs 11, 2024 12:41 am