Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    ZEKERİYYÂ ALEYHİSSELÂM

    FIRTINA
    FIRTINA
    Moderatör


    Mesaj Sayısı : 3752
    Doğum tarihi : 09/08/69
    Kayıt tarihi : 08/12/09
    Tecrübe Puanı : 24
    Yaş : 55
    Ülke : Almanya

    ZEKERİYYÂ ALEYHİSSELÂM Empty ZEKERİYYÂ ALEYHİSSELÂM

    Mesaj tarafından FIRTINA C.tesi Ara. 19, 2009 2:01 am

    Oğlu
    Yahyâ'yı şehid eden yahudi Herod, bir kütük içinde gizlenen Zekeriyyâ
    aleyhisselâmı da kütükle birlikte testere ile ikiye biçerek şehid etti.


    ZEKERİYYÂ ALEYHİSSELÂM


    İsrâiloğullarına
    gönderilen peygamberlerden. İsmi Zekeriyyâ bin Âzan bin Müslim bin
    Sadun olup, soyu Süleymân aleyhisselâma ulaşır. Yahyâ aleyhisselâmın
    babasıdır. Mûsâ aleyhisselâmın getirdiği dinin emir ve yasaklarını
    insanlara tebliğ etti. Marangozluk yapar elinin emeğiyle geçinirdi.
    Kavmi tarafından şehit edildi. Zekeriyyâ aleyhisselâm zamânında Şâm
    vilâyeti Batlamyüsilerin elindeydi. Onlar Kudüs'te bulunan
    Beyt-ül-Makdis'e hürmet ederlerdi. Beyt-ül-Makdis mâmur olup gece ve
    gündüz orada ibâdet edilirdi. Mescidde Hârûn aleyhisselâm neslinden din
    büyükleri vardı. O zamanlarda İsrâiloğulları arasında peygamber yoktu.
    Bunlar bir peygamber göndermesi için gece gündüz Allahü teâlâya duâ
    ettiler. Allahü teâlâ, Beyt-i Makdis'te Tevrât yazmayı ve kurban
    kesmeyi idâre eden Zekeriyyâ aleyhisselâmı peygamber olarak
    vazifelendirdi. Zekeriyyâ aleyhisselâm insanlara nasihat ederek doğru
    yola çağırdı. İsrâil oğullarından onun bildirdiklerine inananlar olduğu
    gibi, inanmayıp karşı çıkanlar daha çok oldu. Zekeriyyâ aleyhisselâm,
    İmrân bin Mâsân isminde bir dostunun kızı olan Elisa ile evlendi. Elise
    ile hazret-i Meryem kardeş olup babaları İmran idi. İmrân önce
    Elisa'nın annesi ile sonra bunun başka erkekten olan kızı Hunne ile
    evlenmişti. Hazret-i Meryem'in annesi olan Hunne; ''Cenâb-ı Hak bana
    bir oğul ihsân ederse Beyt-ül-Makdis'e hizmetçi yapacağım.'' diye
    adakta bulundu. Kızı oldu. Adını Meryem koydu. Hazret-i Meryem doğmadan
    önce babası İmrân vefât etti. Hunne kızı Meryem'i teslimetmek üzere
    Beyt-ül-Makdis'e götürdü. Orada bulunan âlimlere niyetini anlatıp
    nezrinin kabûlünü ricâ etti. Meryem, Beyt-i Makdis'e kabul edildi.
    Fakat Meryem'in kimin himâyesinde kalacağı husûsunda Beyt-i Makdis
    hizmetçileri olan âlimler arasında anlaşmazlık oldu. Zekeriyyâ
    aleyhisselâm; ''Çocuğu himâyeme ben alacağım. Akrâbalık yönünden
    çocuğua en yakın benim.'' dedi. Diğer âlimler de çocuğu himâyelerine
    almak istediler. Çekilen kur'a neticesinde hazret-i Meryem'in Zekeriyyâ
    aleyhisselâmın himâyesinde kalması kararlaştırıldı. Zekeriyyâ
    aleyhisselâm hazret-i Meryem'i evine götürdü. Onu hanımı Elisa büyüttü.
    Sonra da hazret-i Meryem için Beyt-i Makdis'te yüksek bir oda yaptırdı.
    Hazret-i Meryem bu odada hem Allahü teâlâya ibâdet etti, hem de
    Zekeriyyâ aleyhisselâmdan Tevrât okudu. Zekeriyyâ aleyhisselâm ona
    hergün yiyecek getirir, ibâdetten bir şey öğretirdi. Bir kış günü
    odasına girdiğinde önünde dünyâ yiyeceklerine benzemeyen türlü türlü
    nimetler gördü. Nereden geldiğini sorduğunda; ''Allahü teâlâ tarafından
    geliyor.'' diye cevap verdi. Bu yiyecekler Allahü teâlânın kudretinden
    hazret-i Meryem' e verdiği bir kerâmetti.

    Zekeriyyâ
    aleyhisselâm 99 veya 120 yaşına geldiği halde neslini devâm ettirecek
    bir evlâdı yoktu. Hanımı da zaten çocuk doğurmuyordu ve 98 yaşındaydı.
    Gerek Zekeriyyâ aleyhisselâmın, gerekse hanımının çocuk sâhibi olma
    yaşları geçmişti. Fakat içine bir evlâd sevgisi düşüp kendisine sâlih
    bir evlâdihsân etmesi için Allahü teâlâya duâ etti. Allahü teâlâ ona
    Yahyâ isminde bir oğlan çocuğu ihsân edeceğini Cebrâil aleyhisselâm
    vâsıtasıyla bildirdi. Birgün Zekerriyyâ aleyhisselâm odasında namaz
    kılarken beyaz elbiseler içerisinde Cebrâil aleyhisselâm gelerek Allahü
    teâlânın kendisine Yahyâ isminde bir oğul ihsân edeceğini müjdeledi.
    Ayrıca onun hazret-i İsâyı tâsdik edeceğini, zamânın büyüklerinden ve
    bütün kötülüklerden uzak, nübüvvetle (peygamberlikle) muttasıf,
    sâlihler zümresinde bir zât olacağını haber verdi. Zekeriyyâ
    aleyhisselâm bu müjdeye sevinip arzusunun çabukluğunu arz ederek: ''Yâ
    Rabbi! Bana vâd ettiğin çocuğun meydana geleceğini delil ve alâmet
    olmak üzere, bu gönlüme yerleşmesi ve kalbimin bana vâdettiğin şeyde
    mutmain olması için bir nişan ver. O alâmetle bu nimeti şükürle
    karşılayayım.'' diye münâcaatta bulundu. Allahü teâlâ Zekeriyyâ
    aleyhisselâmın duâsını kabul ederek; ''Senin için alâmet, birbiri
    ardınca üç gece (ve gündüz) insanlarla konuşmamandır.'' Bir hastalık ve
    sebep olmaksızın, sen sıhhatlı olduğun halde üç gece (ve gündüz) dilini
    konuşmadan alıkoymandır.'' buyurdu. Yahyâ aleyhisselâm ana rahmine
    düşünce Zekeriyyâ aleyhisselâm konuşamaz oldu. Meramını ancak işâretle
    anlatabiliyordu. O, bu üç gün içinde devamlı ibâdet ve zikirle meşgul
    oldu. Cenâb-ı Hakka karşı hamd ve şükür vazifesini yerine getirdi.
    Müddet tamam olunca Zekeriyyâ aleyhisselâmın oğlu yahyâ aleyhisselâm
    dünyâya geldi. Yahyâ aleyhisselâmın doğumu ile, Zekeriyyâ aleyhisselâm
    ve âilesi sevince gark oldular. Yahyâ aleyhisselâmdan altı ay sonra İsâ
    aleyhisselâm dünyâya geldi. İsrâiloğulları İsâ aleyhisselâm beşikteyken
    Allahü teâlânın kudretiyle konuşmasına rağmen, onun babasız dünyâya
    gelmesiyle ilgili olarak Zekeriyyâ aleyhisselâma iftirâ ettiler.
    Zekeriyyâ aleyhisselâmı şehit etmek üzere aramaya başladılar.
    Yahûdilerin iftirâlarını ve kendisini öldürmek istediklerini haber alan
    Zekeriyyâ aleyhisselâm ''Takat getirilemeyen şeyden uzaklaşmak,
    peygamberlerin sünnetidir.'' kâidesinde Yahûdilerin, onu yakalamak için
    peşine düştüler. Zekeriyyâ aleyhisselâm Beyt-ül-Makdis yakınlarında
    ağaçlı bir bahçeye girdi. Bir ağacın yanından geçerken ağaç: ''Ey
    Allah'ın peygamberi! Bana gel'' diye seslendi. Ağaç yarıldı ve
    Zekeriyyâ aleyhisselâm içine girdi. Sonra kapandı ve onu gizledi.
    İsrâiloğulları Zekeriyyâ aleyhisselâmın izini tâkip edip nereye
    gittiğini anlayamadılar. O sırada mel'ûn İblis (şeytan) gelerek onlara;
    ''Bu ağacı bıçkı ile kesin, burada ise meydana çıkar. Yoksa ne kayb
    edersiniz.'' dedi. Kâfirler o ağacı biçerek Zekeriyyâ aleyhisselâmı
    şehit ettiler. Zekeriyyâ aleyhisselâmın türbesi Halep'tedir.

    Mûcizeleri:

    1-Kalemleri,
    kendi kendine Tevrât'ı yazardı. Zekeriyyâ aleyhisselâm Beyt-i Makdis'te
    maiyyetinde yetmiş kişi olduğu halde Tevrât yazarlardı. Yahûdilerin
    biri gelip; ''Hak peygamber olsaydın, elinde Tevrât yazmaya muhtâç
    olmazdın; sen de elinle yazıyorsun, emrindekilerle rarnızda hiçbir fark
    görmüyorum.'' diye konuştu. Hazret-i Zekeriyyâ bu söze çok üzüldü ve
    meraklandı. Cebrâil aleyhisselâm gelip: ''Ey Zekeriyyâ, buradan
    kalkınız! Kaleminize emr ediniz, kendi kendine yazsın!'' dedi.
    Zekeriyyâ kalkıp, emr edince, kalam istenen şeyi yazmaya başladı. O
    saatte kalem on iki sûre yazdı. Bu mûcize ile birçok kimse imân etti.
    2-Zekeriyyâ aleyhisselâm hazret-i Meryem'i terbiyesi altına aldığı
    vakit, yazılması lâzım gelen kefâletnâmeyi, kalemsiz, hokkasız
    yazmışlardır. 3-Kur'ân-ı kerimde bildirildiği gibi,
    Zekeriyyâaleyhisselâm ve Beyt-i Mukaddes hademe ve kayyimlerden yirmi
    dokuz kişi arasında hazret-i Meryem'in kefâleti hakkında meydana çıkan
    ihtilaf üzerine herkes kendi kalemini Ürdün suyuna atmışlarken, yanlız
    Zekeriyyâ aleyhisselâmın kalemi suyun üzerinde dikilmiş kalmıştır. 4-
    Ağaçlar, Zekeriyyâ aleyhisselâmla konuşurlardı. Yahûdilerden bir tâife
    kendisini şehit etmek üzere araştırırlarken, kendileri de onlardan
    kaçtığı vakit, bir ağaç; ''Ey Allahın peygamberi, gel bende gizlen seni
    ben muhâfaza ederim'' diye dile gelmişti. 5-Zekeriyyâ aleyhisselâm su
    üzerinde yürür ve mübârek ayakları ıslanmazdı. Kendisi için suda
    yürümekle, karada yürümek arasında fark yoktu. 6-Zekeriyyâ
    aleyhisselâmdan mûcize istendiği vakitte, yakınlarındaki ağaçlara
    mübârek eliyle işâret etmiş, hemen ağaçlar, köklerinden kopup, önlerine
    gelip kalmışlardır.Kur'ân-ı kerimin Âl-i İmrân, Meryem, Enbiyâ ve En'am
    sûrelerinde Zekeriyyâ aleyhisselâmla ilgili haberler verilmektedir.

      Forum Saati C.tesi Kas. 23, 2024 7:06 am