Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    YÛNUS ALEYHİSSELÂM

    FIRTINA
    FIRTINA
    Moderatör


    Mesaj Sayısı : 3752
    Doğum tarihi : 09/08/69
    Kayıt tarihi : 08/12/09
    Tecrübe Puanı : 24
    Yaş : 55
    Ülke : Almanya

    YÛNUS ALEYHİSSELÂM Empty YÛNUS ALEYHİSSELÂM

    Mesaj tarafından FIRTINA C.tesi Ara. 19, 2009 2:00 am

    Balığın karnında 40 gün kaldı.

    YÛNUS ALEYHİSSELÂM


    Musul
    yakınlarındaki Nineve (Ninova) ahâlisine gönderilen peygamber. Babası
    Metâ adında bir zât olup sâlih kimselerdendi. Yûnus aleyhisselâm
    kendisine balık yuttuğu için Zinnûn ve Sâhib-i Hût adlarıyla da
    anılmıştır. Yûnus aleyhisselâm, Asûr Devletinin başşehri ve önemli bir
    ticâret merkezi olan Nineve şehrinde doğdu. Babası Metâ ve annesi,
    Allahü teâlâ duâ edip, kendilerine bir erkek evlâd ihsân etmesini
    dilediler. Cenâb-ı hak onlara Yûnus'u ihsân etti. Ancak Yûnus
    aleyhisselâm ana rahmindeyken babası vefât etti. Annesi onun doğum ve
    çocukluğu sırasında birçok hârikulâde, olağanüstü haller gördü. Yûnus
    aleyhisselâm Nineve'de büyüdü, kavmi içinde emin, yalan söylemeyen,
    yardım seven bir kişi olarak meşhur oldu. Otuz yaşına gelince Nineve
    ahâlisine peygamber olarak gönderildi. Putlara tapan Nineve halkını
    senelerce Allahü teâlâya imân ve ibâdet etmeye dâvet etti. Kavmi ona
    imân etmedikleri gibi birçok ezâ ve cefâda bulundular. Onunla alay
    ettiler. Fakat Yûnus aleyhisselâm yılmadan ve ümitsizliğe kapılmadan
    onları hak dine dâvet etti. Allahü teâlânın azâbıyla korkuttu. Fakat
    Nineve halkı, ''Tek bir kişinin hatırı için azap inip herkesi yok
    edecekse müsâde et bu azap gelsin.'' deyip alay ettiler. Yûnus
    aleyhisselâm kavminin küfürde isrâr etmesine üzülüp onların arasından
    ayrıldı. Allahü teâlâ ona vahyedip; ''Kullarımın arasından ayrılmakta
    acele ettin. Geri dön, kırk gün daha onları imâna çağır.'' buyurdu.
    Yûnus aleyhisselâm bu ilâhi emir üzerine kavmine döndü ve onları hak
    dine dâvete devâm etti. Otuz yedi gün aralarında kaldı. Kavmi yine
    inanmadı. Bunun üzerine Yûnus aleyhisselâm ''O hâlde üç güne kadar
    başınıza gelecek azâbı bekleyin. Bunun alâmeti önce benizleriniz
    sararacaktır.'' buyurdu. ve ilâhi bir emir gelmeden üzüntüyle
    aralarından ayrıldı.

    Yûnus aleyhisselâmın haber verdiği gün
    gelince Ninevililerin benizleri sarardı. Gökyüzü karardı. Şehri
    simsiyah bir duman kapladı. Herkesi korku ve telâş sardı. Feryad ve
    figâna başladılar. ''Yûnus aleyhisselâm aramızda ise korkmayın, eğer
    gitmişse azâb bizi helâk edecektir.'' diye söyleştiler. O zaman Allahü
    teâlâ kalblerine pişmanlık hissini verdi. Onlar tövbe etmek arzusu ile
    yaşlı sâlih bir zâta geldiler ve ne yapmaları gerektiğini sordular. O
    zât da henüz azâbın gelmesine iki gün olduğunu ve tövbe etmelerini ve
    azâbı kaldırması için duâ etmelerini tavsiye etti. Bunun üzerine Nineve
    halkı şehrin yakınındaki bir yüksek tepeye çıkıp Allahü teâlâya ve
    o'nun peygamberi Yûnus aleyhisselâma imân ettiler. Allahü teâlâya duâ
    edip azâbı kaldırmasını niyaz ettiler. O zamana kadar yaptıkları her
    türlü kötülük ve haksızlığa da tövbe ettiler. Hattâ öyle oldu ki,
    evlerindeki başkasına âit olan taşları söküp sâhiplerine iâde ettiler.
    Bunun üzerine Allahü teâlâ tövbelerini kabul edip, azâbı üzerlerinden
    kaldırdı. Duânın yapıldığı gün Cumâ olup, Aşûre günüydü. Sonra sevinç
    içinde şehre dönen Nineve halkı şehirde Yûnus aleyhisselâmı aramaya
    başladılar. Yûnus aleyhisselâm da ayrılışından bir müddet sonra
    kavminin hallerini öğrenmek için Nineve'ye yakın bir yere geldiğinde
    azâbın rahmete tebdil olduğunu gördü. Fakat şehre girmedi. ''Eğer şehre
    girersem beni yalancılıkla ithâm ederler.'' diyerek sahra (çöl)
    tarafına yöneldi ve oradan uzaklaştı ve Dicle Nehri kenarına vardı.
    Fakat buraya Allahü teâlâdan emir almadan gelmişti. Dicle Nehri
    kenarındayken yolcularla dolu olan bir gemiye bindi. Gemi hareket edip
    kıyıdan uzaklaştı. Gemi bir müddet seyrettikten sonra durdu ve
    kımıldamaz oldu. Gemidekiler şaşırıp kaldılar. Ne kadar çalıştılarsa da
    gemiyi bir türlü yürütemediler. Sonra da; ''Aramızda bulunan bir suçlu
    yüzünden gemi yürümüyor.'' diye aralarında söylendiler. Geminin
    batağından endişe edip paniğe kapıldılar. Durumu uğursuzluk kabul edip:
    ''Burada efendisinden kaçan bir kul vardır. Kur'a atalım o meydana
    çıkar!'' diye söyleştiler. O zamâna kadar âdetleri kur'a kine isâbet
    ederse onu cezâ olarak denize atmaktı. Âdetleri gereği kur'a çektiler.
    Kur'a Yûnus aleyhisselâma çıktı. O zaman Yûnus aleyhisselâm bunun
    kendisi hakkında ilâhi bir imtihan olduğunu kabul edip tevekkülle; ''O
    âsi kul benim!'' dedi. Gemidekiler Yûnus aleyhisselâma bakıp sâlih bir
    kimse olduğunu anlayıp; ''Bu zât köleye benzemiyor!'' diyerek yeniden
    kur'a çektiler. Kur'a yine hazret-i Yûnus'a isâbet etti. Üçüncü defâ
    çekilen kur'a da Yûnus aleyhisselâma isâbet etti. Bâzıları; ''Şüphesiz
    bu kişinin suçu olmalı!'' dediler.

    Yûnus aleyhisselâm yolcuları
    Allahü teâlâya imân etmeye dâvet etti. Fakat gemidekiler Yûnus
    aleyhisselâmı denize attılar. O an gece vaktiydi. Yûnus aleyhisselâmı
    bir balık yuttu. O zaman cenâb-ı hak balığa emredip onu yaralamamasını,
    kemiklerini kırmamasını bildirdi. Balık bu hal üzere hazret-i Yûnus'u
    alıp denizin derinliklerinde kayboldu. Yûnus aleyhisselâm balığın
    karnında sağ, aklı başında ve şuûru yerindeydi. Balığın karanlık
    vücûdunda çok üzgün bir halde: ''Yâ Rabbi! Emir ve hüküm senindir.
    Fakat Nineve'ye dönmeye ve kavmimi imânlı bir şekilde görmeye ümidim
    sonsuzdur. Bütün bunlara rağmen senin takdirin ne ise ona râzıyım.''
    dedi. O sırada bâzı sesler işitti. ''Bu nedir acabâ?'' diye söylendi.
    Allahü teâlâ ona balık karnında olduğunu vahyederek: ''Ey Yûnus! Bu
    sesler beni denizde zikreden canlıların sesleridir!'' buyurdu. Yûnus
    aleyhisselâm balığın karnında dahi her zaman zikre devam ediyordu.
    Melekler onun sesini işitip Allahü teâlâya arz ettiler. Allahü teâlâ;
    ''Bu kulum Yûnus'un sesidir. Bir hâli sebebiyle onu denizde bir balığın
    karnında hapsettim.'' buyurdu. Yûnus aleyhisselâm ''Lâ ilâhe illâ ente
    sübhâneke inni küntü minezzâlimin (senden başka hiç bir ilâh yoktur.
    Seni bütün nşksanlıklardan tenzih ederim. Gerçekten ben haksızlık
    edenlerden oldum.'') (Enbiyâ sûresi 87) duâsına devâm etti. Bu duâsı ve
    tesbihi onun kurtuluşuna sebep oldu. Balığın karnında üç, yedi veya
    kırk gün kaldıktan sonra kurtuluşa erdi. Yûnus aleyhisselâm balığın
    karnından Muharrem ayının onuncu (Âşure) günü çıktı. Balık onu çıkarıp
    sâhile bıraktığında; Yûnus aleyhisselâm zayıflamış, bitkin, hasta bir
    durumda ve himâyeye muhtâçtı. Cenâb-ı Hak isyânıyla orada hazret-i
    Yûnus'u güneşin yakıcı sıcağından gölgelendirerek geniş yapraklı, çabuk
    büyüyüp yükselen bir ağaç veya bitki bitirdi. Bu ağaç sinek ve
    haşerâtın zararını da önlemekteydi. Cenâb-ı Hak bir rivâyette o
    bitkiden hazret-i Yûnus'a süt damlattı. Diğer bir rivâyette dağ
    keçisini emrine verdi. İyice kuvvetleninceye kadar o dağ keçisi sabah
    akşam gelip hazret-i Yûnus'u emzirdi. Yûnus aleyhisselâm kendine
    gelince Allahü teâlâua şükredip ibâdete başladı. Birgün kendisine gölge
    veren ağacın kuruduğunu görüp üzüldü. Allahü teâlâ ona vahy edip
    kavmine dönmesini emir buyurdu ve kavminin tövbelerini kabûl ettiğini
    bildirmesini emretti.

    Yûnus aleyhisselâm kavmine gitmek üzere
    yola çıkıp, Nineve şehri yakınlarına gelince gördüğü bir çobana
    kavminin durumunu sordu. Çoban da; ''Peygamberleri olan Yûnus
    aleyhisselâm onlara darılıp gittiğinden kendi başlarına kaldı. Cenâb-ı
    Hak onlara azâb gönderdi. Azâb bulutları başları üzerinde üç gün üç
    gece durdu. Fakat onlar bin bir pişmanlıkla aplaştılar. Yûnus
    aleyhisselâmı aramalarına rağmen bir yerde bulamadılar. Netice de
    Allahü teâlâ onları bağışladı. Üzerlerinden azâbı kaldırdı. Şimdi
    yolları gözetip kendilerine emir ve yasakları öğretecek Yûnus
    aleyhisselâmın gelmesini bekliyorlar.'' dedi. Yûnus aleyhisselâm
    kendisinin bekledikleri kimse olduğunu ve gidip onlara haber vermesini
    istedi- Çoban Nineve'ze gidip Yûnus aleyhisselâmın geldiğini haber
    verdi. İlk anda Yûnus aleyhisselâmın geldiğine inanmayan Nineve halkı
    ağacın ve koyunun dile gelip, konuşması neticesinde inandılar. Yûnus
    aleyhisselâmın bulunduğu tarafa gittiler. Yûnus aleyhisselâmı namaz
    kılarken buldular. Namazdan sonra onu hasretle kucaklayıp özür
    dilediler. Berâberce şehre döndüler. Bundan sonra Yûnus aleyhisselâm
    onlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlattı. Kavmi mesut ve
    iyilik üzere oldular. Yûnus aleyhisselâm seksen üç yaşında ibâdet
    hâlindeyken Nineve'de vefât etti. Vefât ettiği yer hakkında başka
    rivâyetler de vardır.

    MÛCİZELERİ:

    1-Yûnus aleyhisselâm,
    Kur'ân-ı kerimde bildirildiği üzere balığın karnında üç, yedi veya kırk
    gün yaşamıştır. 2- Yûnus aleyhisselâmın duâsı bereketiyle bulutlardan
    ateş çıkardı. Bir gün Nineve ve ahâlisi kendisinden bulutlardan ateş
    çıkarılmasını istediklerinde duâ etti ve bulutlardan ateş düşüp
    memleketin bir bölgesindeki ağaçları yaktı. 3- Yûnus aleyhisselâmın
    duâsı bereketiyle dağdan su çıkmıştır. 4- Yûnus aleyhisselâmın
    peygamberliğine bir keler şehâdet etmişti. Nineviler Yûnus
    aleyhisselâmdan mûcize isteyince, Allahü teâlânın emriyle dağa işâret
    etti. Dağdan çıkan bir keler dile gelerek; ''Ey insanlar! Biliniz ki,
    Yûnus Hak peygamberdir. Sizi Cennet'e, Rabbinizin mağfiretine devam
    ediyor.'' dedi. 5- Yûnus aleyhisselâm Nineve hâkimini imâna dâvet etti.
    O zaman Hâkim; ''Kapımda bulunan şu demir halka altın olursa imân
    ederim.'' dedi. Yûnus aleyhisselâm Allahü teâlânın emriyle elini
    kapının halkasına koydu. Demir halka altın hâline geldi. 6- Yûnus
    aleyhisselâm odun olmadığı halde su üstünde ateş yakmıştır. 7- Yûnus
    aleyhisselâm, Dâvûd aleyhisselâm gibi güzel sesli olduğundan, tatlı
    sesli vahşi ve yırtıcı hayvanlara da tesir eder, onu dinlemek için
    etrâfında toplanırlardı.

    Yûnus aleyhisselâmın hayâtı ve başına
    gelen hâdiseler hakkında Kur'ân-ı kerimin Sâffat, Nisâ, Yûnus, Enbiyâ,
    Kalem sûrelerinde haber verilmektedir. Peygamber efendimiz sallallahü
    aleyhi ve sellem de hadis-i şerifte buyurdu ki: Balığın karnındayken
    Yûnu'un (aleyhisselâm) yaptığı duâ; ''Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke inni
    küntü minez-zâlimin'' idi. Müslüman bir kişi bu duâyı her ne şey için
    okursa, Allahü teâlâ elbette onu kabul eder. Hiçbir kula, Yûnus bin
    Metâ'dan (aleyhisselâm) daha hayırlıyım, demek yakışmaz.

      Forum Saati C.tesi Kas. 23, 2024 2:26 am