Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    UZEYR ALEYHİSSELÂM

    FIRTINA
    FIRTINA
    Moderatör


    Mesaj Sayısı : 3752
    Doğum tarihi : 09/08/69
    Kayıt tarihi : 08/12/09
    Tecrübe Puanı : 24
    Yaş : 55
    Ülke : Almanya

    UZEYR ALEYHİSSELÂM Empty UZEYR ALEYHİSSELÂM

    Mesaj tarafından FIRTINA C.tesi Ara. 19, 2009 1:58 am

    Velî veyâ peygamberdir.

    UZEYR ALEYHİSSELÂM


    İsrâiloğullarına
    gönderilen peygamberlerden veya velilerden. İsmi; Kur'ân-ı kerimde
    bildirilmiş olup, peygamber olup olmadığı açıkca bildirilmemiştir.
    Babasının ismi Şureyha olup Hârûn aleyhisselâmın neslindendir.
    İsrâiloğullarını Tevrât'ın hükümlerine uymaya dâvet etmiştir.
    İsrâiloğulları Allah'ın oğlu diye iftirâda bulunmuşlardır. Kudüs'te
    doğdu ve Kudüs'te vefât etti. Uzeyr aleyhisselâm küçük yaşından
    itibâren, Tevrât ilmini öğrenip Tevrât'ı ezbere bilen sayılı
    kimselerden oldu. Allahü teâlâ ilâhi emirlerden yüz çevirip,
    peygamberlerin nasihat ve ikâzlarına kulak tıkayan ve çeşitli azgınlık
    ve taşkınlıkta bulunan isrâiloğullarına Bâbil hükümdarı Buhtunnasar'ı
    cezâ olarak musallar etti. Kalabalık bir orduyla Şam ve Ürdün
    bölgelerini istilâ edip, savunmasız insanları zâlimce öldürten
    Buhtunnasar kudüs'ü de istilâ etti. Mescid-i Aksâ'yı yıkıp, Kudüs
    şehrinin bağ ve bahçelerini harap etti. İsrâiloğullarından çoğunu
    öldürüp, pekçok çocuk ve genci de esir alarak Bâbil'e götürdü. Bâbil'e
    götürülen genç esirler arasında Uzeyr aleyhisselâm da vardı. Uzeyr
    aleyhisselâm Bâbil'de bir müddet esâret hayâtı yaşadıktan sonra elli
    yaşında olduğu sıralarda bir fırsatını bulup memleketi olan Kudüs'e
    gitmek üzere yola çıktı. Kudüs yakınına gelince, bir bahçede konaklayıp
    merkebinden yükünü indirdi ve bir ağaca bağladı. Geriden Kudüs şehrini
    seuredip; şehrin harap, yolların ve bahçelerin viran olduğunu üzülerek
    gördü. Bu sırada karnı acıktığı için bir miktar incir ve üzüm koparıp,
    incirin bir kısmını yedi, üzümün de suyunu sıkıp içti. Bir ağaç altına
    oturup, yıkılmış evlere, bozulmuş yollara, çürümüş tenlere, yığılmış
    kemiklere bakıp âlemin sonunu, yeniden dirilişi ve Allahü teâlânın
    kudretini düşündü. Kendi kendine: ''Acabâ, bu halden sonra Hak teâlâ bu
    şehri nasıl tâmir ve ihyâ eder.'' diyerek tefekküre dalıp uyudu. Allahü
    teâlâ onu yüz sene öldürdü. Hayattan mahrum etti. Onun bedenini,
    yiyecek ve içeceğini insanların ve hayvanların gözünden gizledi. Uzeyr
    aleyhisselâmı ölü bırakmasından yetmiş sene kadar sonra, Fâris
    hükümdârlarından Nüşek adında bir hükümdâr eliyle Beyt-i mukaddessi
    (Mescid-i Aksâ) ve Kudüs şehrini imâr etti. Bu sırada Bâbil hükümdarı
    Bahtunnasar öldüğünden İsrâiloğulları esâretten kurtulup memleketlerine
    döndüler. Otuz sene daha geçtikten sonra Allahü teâlâ Uzeyr
    aleyhisselâmı yeniden diriltti. Uzeyr aleyhisselâm kendisinin bir gün
    veya bir günden az olarak uyumuş olduğu uykudan uyandığını zannetti.
    Çünkü incir ve üzümün sanki dalından yeni koparılmışve şıra sıkıldığı
    saatlerdeki gibi bozulmamış olduğunu gördü. Allahü teâlâ Uzeyr
    aleyhisselâma vahy edip yüz sene kaldığını bildirdi. Uzeyr aleyhisselâm
    merkebine baktığı zaman onun parça parça olan kemiklerinin vücûdundan
    ayrılmış olduğunu gördü. Allahü teâlâ ona ''.....ve seni, insanlara bir
    âyet (delil) kılmak için böyle öldürüp dirilttik. (seni öldükten sonra
    diriltmenin var olduğunu delil kıldık) ve (merkebin) kemiklerine bak!
    Onları nasıl birbirine birleştiriyoruz? Sonra da onlara et
    giydiriyoruz?'' (Bakara sûresi: 259) buyurdu. Allahü teâlâ ölmüş,
    etleri çürümüş, kemikleri parça parça olup kaybolmuş olan merkebi
    tekrar diriltti. Bu durumu gören Uzeyr aleyhisselâm, ''Ben bilirim ki,
    şüphesiz Allahü teâlâ herşeye kâdirdir. (Bütün ölüleri diriltmeye gücü
    yeter.) buyurarak Allahü teâlânın kudretini müşâhede etti.

    Uzeyr
    aleyhisselâm yeniden dirilen merkebine binip Kudüs şehrine girdi.
    Bulduğu insanları gördüğü ev vemahalleleri tanıyamadı. Kendi mahallesi
    olarak tahmin ettiği yerde bir evin önünde durdu. Kapıda gözleri
    görmeyen, elleri ve ayakları tutmayan bir kadına rastladı. Kadına
    Uzeyr'in evi neresidir? dedi. Âmâ ve kötürüm olan kadın da; ''Uzeyr'in
    evi burasıdır, ben Uzeyr'in hizmetçisiyim. Fakat Uzeyr kaybolalı yüz
    yıldan fazla oldu. Ondan ümitsiziz.'' deyip ağlamaya başladı. Bunun
    üzerine Uzeyr aleyhisselâm; ''Ben Uzeyr'im'' deyip başından geçenleri
    anlattı. Uzeyr aleyhisselâmın duâsı bereketiyle kadın, hastalıklarından
    şifâ buldu. Kadın âilenin diğer fertlerine ve İsrâoğullarına Uzeyr
    aleyhisselâmın geldiğini haber verdi. Âile halkı Uzeyr aleyhisselâmı
    tanıyıp iknâ oldular. Uzeyr gelmiş diyerek sevinç ve heyecanla gelen
    şehir halkı da Uzeyr aleyhisselâmı ziyâret edip uzun zaman geçtiği
    halde değişmemiş olduğunu gördüler.Yaşlılar ona çeşitli sorular sorarak
    imtihan etmeye başladılar. bu sırada Uzeyr aleyhisselâma peygamberlik
    emri bildirildi. İsrâiloğullarına Tevrât'ınhükümlerini tebliğ etmeye
    onları azgınlık ve sapıklıklardan sakındırmaya çalıştı. Daha önce
    kendilerini dünyâ ve âhiret saâdetine dâvet eden peygamberlerin apaçık
    mucizelerini gördükleri halde onları yalanlayan, birçok peygamberi de
    şehit eden İsrâiloğulları Uzeyr aleyhisselâmın dâvetini kabul
    etmediler.Okuduğu Tevrât'ın uydurma olduğunu iddiâ edenler çıktı.
    Bâzıları onun okuduklarından Tevrât olup olmadığını karşılaştıralım
    dediler. İçlerinden biri ''Benim dedem, Buhtunnasar'ın zulmü zamânında
    bütün Tevrât nüshalarını yakılmak sûretiyle yok edildiğini bildirdi.
    Yanlız bir nüsha Tevrât'ı filan dağın tepesine gömdüğünü söyledi. O
    nüshayı getirip Uzeyr'in okuduklarıyla karşılaştıralım dedi. ''Gömülü
    olan yerden Tevrât nüshalarını getirip Uzeyr aleyhisselâmın
    okuduklarıyla karşılaştırdılar. Yazılı nüshada olanlarla Uzeyr
    aleyhisselâmın okuduklarını aynı olduğunu görünce ''bu kadar uzun
    zamandan sonra Uzeyr'in Tevrât;'ı ezbere okuması mümkün değildir
    düşüncesiyle Tevbe sûresi 30. âyetinde bildirildiği gibi ''Uzeyr
    Allah'ın oğludur.'' diye iftirâda bulundular.

    Uzeyr aleyhisselâm
    ise onların bu inanışlarının küfür ve sapıklık olduğunu,
    vazgeçmedikleri halde şiddetliazâba uğrayacaklarını bildirdi. Vefât
    edinceye kadar İsrâiloğullarının arasında bulundu. Onları hak yola
    dâvet etmeye devâm etti. Uzeyr aleyhisselâmın vefâtından sonra
    İsrâiloğullarının isyanları ve sapıklıkları iyice arttı.. Uzeyr
    aleyhisselâmın ismi Kur'ân-ı kerimde (Bekara sûresi: 259 ve Tevbe
    sûresi: 30. âyetlerinde) zikr edilmiştir. Fakat peygamber mi yoksa
    insanları hak yola dâvet eden bir veli mi olduğu kesin olarak
    bildirilmedi. Peygamber efendimiz de buyurdu ki: ''Uzeyr'in peygamber
    olup olmadığını bilemiyorum. Tubba'nın mel'ûn olup olmadığını
    bilemiyorum. Zülkarneyn'in peygamber olup olmadığını bilemiyorum....''

      Forum Saati C.tesi Kas. 23, 2024 7:14 am