Sual: Oruç kefareti var mıdır?
CEVAP
Elbette
vardır. Geceden niyetli orucunu, kasten bozana kefaret lazım geldiği
din kitaplarının hepsinde yazılıdır. Kütüb-i sitte isimli meşhur altı
hadis kitabından Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi ve Nesai'de
mevcuttur. En kıymetli bu beş hadis kitabına inanmayan eğer misyoner
değilse cahil veya hain birisidir. Hazret-i Ebu Hüreyre'nin rivayet
ettiği hadis-i şerif şöyledir:
Bir kimse, Peygamber efendimize
gelerek, (Helak oldum ya Resulallah) dedi. Peygamber efendimiz, ne
olduğunu sordu. O da Ramazan orucunu kasten bozduğunu söyledi.
Peygamber efendimiz, bir köle azat etmesini bildirdi. Kölesi olmadığını
bildirince, aralıksız iki ay oruç tutmasını emretti. Bunu da
yapamayacağını bildirince, fakir doyurmasını bildirdi.
İslam
âlimleri de, geceden niyetli orucunu bir mazeretsiz kasten bozan
kimsenin kefaret olarak, varsa bir köle azat etmesini, yoksa peş peşe
60 gün oruç tutmasını, oruç da tutamazsa, 60 fakiri doyurmasını
bildirmişlerdir. (Redd-ül Muhtar)
Peygamber efendimizin
bildirdiği hükmü kabul etmeyen, Allahü teâlânın emrini kabul etmemiş
olur. Çünkü Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80]
Sual: Oruç kefareti nasıl tutulur?
CEVAP
Oruç
kefareti için peş peşe, 60 gün oruç tutar. 60 gün sonra, tutmadığı her
gün için, birer gün daha tutar. Birkaç Ramazanda kefaretleri olan veya
bir Ramazanda, 2 gün kefareti olan kimse, birinci kefareti yapmamış
ise, ikisi için yalnız bir kefaret yapar. Birinci kefareti yapmış ise,
ikinci kefareti de, ayrıca yapar.
Kefaret orucu, hastalık,
yolculuk gibi bir özür ile veya bayram günlerine rastlamak sebebi ile
bozulursa veya Ramazana rastlarsa, yeniden 60 gün tutmak gerekir.
Bayram günlerinde bozmazsa, yine yeniden başlaması gerekir. Hayz ve
nifas sebebi ile bozunca, yeniden başlamaz. Temizlenince, geri kalan
günleri tamamlar.
Devamlı hasta veya çok yaşlı olup, 60 gün
kefaret orucunu tutamaz ise, 60 fakiri bir gün doyurur. 60 fakiri, bir
günde iki defa doyurmak gerekir. Hepsine aynı gün yedirmek şart
değildir. Bir fakiri her gün iki defa doyurmak üzere 60 gün veya her
gün bir defa doyurmak üzere 120 gün yedirmek de olur. Yahut, 60 fakirin
her birine, 1750 gr buğday veya un veya 3.5 kg arpa, kuru üzüm, hurma
verir. Bunların kıymeti kadar ekmek, başka mal veya altın vermek veya
bunları bir fakire 60 gün devamlı vermek de caiz olur. Kendisini
doyurması için fakire kağıt para da verilir. 60 günlüğü, bir fakire,
bir günde toplu verse, bir günlük vermiş olur. 60 fakiri sabah, 60
başka fakiri de akşam doyurursa, sabah doyurduklarını akşam veya akşam
doyurduklarını sabah, bir daha doyurmalıdır. Yahut, bunlardan 60’ının
her birine, sadaka-i fıtr miktarı mal verir. Oruç tutabilenin fakir
doyurması caiz değildir.
Ramazanda mazeretsiz oruç tutmamak
haramdır, büyük günahtır. Önce, tutulmayan oruçlar için tevbe edilir.
Sonra gününe gün, yani kaç gün tutulmamışsa o kadar gün kaza orucu
tutulur. Bir kimse, Ramazan ayında 30 gün oruç tutamasa, tutamadığı gün
kadar kaza orucu tutar. Bu oruçlara kefaret gerekmez. Kefaret, oruç
tutmamanın değil, niyetli iken Ramazan orucunu kasten bozmanın
cezasıdır. Çok yaşlanıp, ölünceye kadar Ramazan orucunu veya kaza
oruçlarını tutamayacak ihtiyar ve iyi olmasından ümit kesilen hasta,
gizli olarak yiyip içer! Hadis-i şerifte, (Oruç tutamayacak kadar yaşlı
veya iyi olmasından ümit kesilen hasta fidye verir) buyuruluyor. Çok
yaşlı olup oruç tutamayan kimse, zengin ise, her günün orucu için fidye
verir. Fakir olan fidye vermez, dua eder.
Fidye olarak, her gün
için bir fıtra miktarı un, hurma veya üzüm verilir. Mesela 30 gün oruç
için 53 kg un veya 105 kg hurma veya üzüm verilmesi kâfidir. Yahut bu
kadar unun kıymeti kadar altın veya gümüş para, tutulamayan otuz gün
orucun fidyesi olarak, bir veya birkaç fakire, Ramazanın başında veya
sonunda verilebilir. Fakir, aldığı fidyeyi kendisi kullandığı gibi,
başka birine de verebilir. Fidye verdikten sonra, oruç tutabilecek hâle
gelen kimse, tutamadığı oruçlarını kaza eder. (Nehr-ül-fâık)
Hastalık,
yaşlılık gibi bir özürden dolayı Ramazan orucunu tutamayan zenginin, bu
durumu ölünceye kadar devam etse, fakirlere yemek verilmesini vasiyet
eder. Velisi de; onun tutamadığı her oruç için, fakire bir fıtra veya
değerini verir. (Bedâyi)
Sual: Diş tabibi bir bayan, (Unutarak
da yense, oruç bozulur. Bozulmaz diye bir âyet yok) diyor. Dinimizde
Kur’andan başka kaynak yok mu?
CEVAP
Bir kimsenin, kendi uzmanlık
sahasının dışında bir uzman gibi konuşması elbette uygun olmaz.
Kur’an-ı kerimin çeşitli yerlerinde, (Yalnız Allah’a uyun) denmiyor,
(Allah’a ve Resulüne uyun) buyuruluyor. Sonra Resulullaha uymak Allah’a
uymaktan farklı değildir. Kur’an-ı kerimde, (O, [Resulullah]
vahyedilenden başkasını söylemez) buyuruluyor. (Necm 3)
Bu
âyet-i kerime, Peygamber efendimizin din hakkında bildirdiklerinin
Allahü teâlânın vahyettiğinden başka olmadığını bildirmektedir. Ayrıca,
(Peygamber size neyi verdiyse [neyi emretmişse] onu alın, neyi
yasakladıysa ondan da sakının) buyurulmaktadır. (Haşr 7)
Demek
ki Allahü teâlânın Kur’an-ı kerimde açıkça bildirmediği hususlar var
ki, (Peygamberin emrettiklerini yapın, yasakladıklarından sakının)
buyuruluyor. Mesela namazları nasıl kılacağımızı Kur’andan bulamayız.
Kaç rekat olduğunu da bulamayız. Hangi rekatta neleri okuyacağımızı da
bulamayız. Yanılırsak, ne yapacağımızı da bulamayız. Nerede buluruz?
Peygamber efendimiz namazı nasıl kılmışsa öyle kılarız. Hangi
rekatlarda neleri okumuşsa veya neleri okuyun buyurmuşsa öyle yaparız.
Yanılma secdesini de Onun bildirdiği gibi yaparız. Orucu bozan ve
bozmayan çok şey vardır. İğne orucu bozar mı, hayz halinde oruç tutmak
gerekir mi? Orucun farzları nelerdir? Bunları Peygamber efendimizden
öğreniriz. Biz Peygamber efendimizin emrine uyarsak, başka bir kitaptan
mı okumuş oluruz? Sünnetler Kur’andan başka değildir. Allahü teâlâ,
Resule uymamızı emrediyor. Allah’ın bu emrine uymamız niye anormal
karşılanır ki?
Dârimi’nin bildirdiği hadis-i şerifte, Allah’ın
emri ile, Cebrail aleyhisselam, Kur'an-ı kerimi getirdiği gibi,
açıklaması olan sünneti de getirmiştir. Hadis-i şerifte de,
(Peygamberin haram kılması, Allah’ın haram kılması gibidir)
buyuruluyor. (Tirmizi)
Tabibe hanımın, (Unutarak da yense, oruç
bozulur. Bu konuda bir âyet yok) demesi yanlıştır. Âyette olmayanlar
sünnette bildirilmiştir. Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Oruçlu
iken unutarak yiyip içen kimse, orucuna devam etsin, Çünkü onu Allahü
teâlâ yedirip içirmiştir.) [Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai]
(Oruçlu kimse, unutarak yiyip içerse, ona kaza gerekmez.) [Dare Kutni]
Âyetleri
herkes kendine göre yorumladığı için 72 sapık fırka meydana çıkmıştır.
Peygamber efendimizin açıklamasına uyulsa idi, bu ayrılıklar olmazdı.
Ayrılıklar, Peygamber efendimize uyulmamaktan ileri gelmektedir. Herkes
Peygamber efendimizin açıklamasını esas alsa, ayrılık olmaz.
Sual:
Yazarın birisi; (Her ne kadar hadislerde hayzlı ve nifaslı kadınlar
namaz kılamaz, oruç tutamaz, Kur’ana dokunamaz deniyorsa da, namaz
kılmasında, oruç tutmasında ve Kur’ana dokunmasında sakınca yoktur. Bu
hadisler dinin ruhuna aykırıdır. Bir de kütüb-i sitte denilen altı
hadis kitabında, kasten orucu bozanlara, ceza olarak 61 gün oruç
tutmaları gerektiği bildiriliyorsa da, bu da Kur’anın ruhuna, dinin
temel prensiplerine aykırıdır. Çünkü ceza işlenen suça uygun olmalıdır.
Bir gün oruç yiyene, 61 gün oruç tutturmak zulüm olur) diyor.
Bahsettiği hususlarda açıklama yapar mısınız?
CEVAP
Dinimizde
delil dörttür: Kitab, Sünnet, İcma ve Kıyas-ı fukaha. Bir hüküm için bu
delillere bakılır. Hem kütüb-i sittedeki hadislerde var diyor, hem de,
bu hadisler dinin ruhuna aykırıdır diyor. Önce hadis dinde delil midir
değil midir, bunu kasten bildirmiyor. Sonra bu hadisler uydurma mıdır,
yoksa sahih midir? Bunları da kasten söylemiyor. Uydurma demesine imkan
yok. Çünkü kütüb-i sitte denilen en kıymetli altı hadis kitabındaki
hadisler, bütün âlimlerce sahihtir. Mezhepsiz olmayan bir kimse, bu
kitaplardaki hadis-i şeriflere uydurma diyemez. Yazar açıkça, Peygamber
Kur’anın ruhuna aykırı konuşmuş demek istiyor. Zaten mezhepsizler,
anlayamadığı hadis-i şeriflere, (Uydurma veya Kur’anın ruhuna aykırı)
damgasını basarlar.
Yazar oruç tutmamakla, kasten orucu bozmayı
birbirine karıştırıyor. Kefaret oruç tutmamanın cezası değildir. Orucu
kasten bozmanın cezasıdır. Bir adamı yanlışlıkla öldürmekle, kasten
öldürmenin cezası aynı olur mu? Hatta öldürmek niyetiyle kurşun sıksa,
öldüremese bile, öldürmüş gibi ceza verilir. Ama kazaen öldürenin
cezası hafiftir. Orucu kazaen bozmak ile, hiç niyet etmeden oruç
tutmamak ve kasten niyetli orucu bozmak arasında çok fark vardır.
Sanki
yazar, Kur’anın ruhunu, dinin temel prensiplerini biliyormuş gibi
konuşuyor. Kur’an-ı kerimde, imanla ölenlerin yarın ahirette sonsuz
olarak Cennette, imansız ölenlerin ise Cehennemde sonsuz olarak
kalacağı bildirilmektedir. Bir kimse, 50 veya 100 yıl yaşıyor, yüz
yıllık iyi işlerine karşı sonsuz olarak Cennette kalıyor. Bir kimse de
100 yıl günahına ve küfrüne karşılık bin yıl, milyar yıl, trilyon yıl
değil, sonsuz olarak Cehennemde kalıyor. Bu dinin ruhuna aykırı
olmadığına göre, orucu kasten bozmanın cezasının da 60 gün olması,
dinin ruhuna aykırı olmaz. Bir gün orucu kasten bozmanın cezası 61
değil, 60 gündür. Bir gün de bozarak tutmadığı orucun kazasıdır.
Peygamber
efendimizin ve Eshab-ı kiramın hanımlarında da, yıllarca hayz ve nifas
hâli olmuştur, onlar namaz kılmamış, oruç tutmamıştır. Peygamber
efendimiz ve Eshab-ı kiram Kur’anın ruhuna aykırı mı hareket
ediyorlardı? Hazret-i Âişe’nin naklettiği hadis-i şerifte, hayzlı iken
tutulamayan orucu kaza etmek gerektiği, kılınmayan namazları kaza etmek
gerekmediği bildirilmiştir. (Buhari)
Hadis-i şerifte, (Hayzlı Kur'andan birşey okuyamaz) buyuruldu. (Tirmizi)
14
asırdır gelen yüzlerce müctehidler ve âlimler, bu meseleleri bilememiş
de, birkaç mezhepsiz bunların dinin ruhuna aykırı olduğunu nasıl
söyleyebilir ki?
Bu ve benzeri çıkışlar, dini bozarak,
yozlaştırarak yıkmak için yapılan sinsi bir oyundur. 14 asırdan beri
din kitapları ne yazıyorsa onlara uymalı, türedilere itibar
edilmemelidir.
Sual: Bir bayan kefaret orucu tutması gerekirse ne yapar? Biz 60 gün peş peşe tutamayız ki, menopozu mu bekleyeceğiz?
CEVAP
Bayanlar âdet dönemlerinde oruç tutmaz, ondan sonra devam ederler. Menopozu beklemezler.
Sual: Gıybet edince, kan aldırınca orucu bozulmadığı halde, oruç bozuldu sanıp yiyip içen kimseye kefaret gerekir mi?
CEVAP
Evet. Yiyip içmek için zaruret yoktu. Bozuldu mu diye, bilen birine sormak gerekirdi.
Sual: Ramazan günü ağız dolusu kusan veya ihtilam olan kimse, orucum bozuldu sanarak yiyip içerse kefaret gerekir mi?
CEVAP
Bunların
orucu bozmadığını bilmiyorsa kefaret gerekmez. Fakat bu hallerin orucu
bozmayacağını öğrenmiş ise, buna rağmen yiyip içmişse kefaret gerekir.
Gıybet, kadınlara bakmak, sürme çekmek ve kan aldırmak gibi, orucu
bozmadığı iyi bilinen şeyden sonra, oruç bozuldu sanarak, yiyip
içilirse kefaret gerekir. Önceden bunların orucu bozmadığını bilip
bilmemesi fark etmez. Her tarafa yayılan şeyi bilmemek özür olmaz,
kefaret gerekir. (Redd-ül muhtar)
Sual: 5 gün kaza borcu ve kefaret borcu bulunan oruçlarını nasıl tutar, 65 günü ara vermeden tutması lazım mı?
CEVAP
Hayır
60 gün oruç tutar. Kalan beş günü de istediği zaman tutar. Yani
aralıklı tutabilir. Ama 60 gün aralıklı olmaz peş peşe olur.
Sual: Hastalığım artar diye orucumu bozdum. Ama artmadı. Kefaret mi gerekir?
CEVAP
Kefaret gerekir. Çünkü hastalık artmamış.
Sual: Oruçlu, bir anda çok tuz yese, kefaret gerekir mi?
CEVAP
Kaza gerekir. Az tuz yerse kefaret gerekir.
Sual:
Oruç kefareti için 60 günlük parayı alan, 40 günlüğünü yese, 20 günlük
parayı da başka fakire verse, kefaret parasını verenin bundan haberi
olmasa, kefaret ödenmiş olur mu?
CEVAP
Başkasına da verebilirsin denmiş ise caiz.
Sual: Oruç kefaretini alan şahsın, ara vermeden yemesi mi lazım?
CEVAP
Oruçta ara verilmez, doyurmakta ara vermek caiz.
Sual: Önce kefarete sebep olan orucu kaza etmek caiz mi?
CEVAP
Önce kefareti, sonra kazasını yapar.
Sual: Ömürde bir kere kefaret tutmak lazım mı?
CEVAP
Hayır. Fakat ihtiyaten tutmak caizdir. Ancak (Kefaret tutmak gerekir) diye tutmak bid’attir.
Sual: Kefaret orucu tutarken her gün için ayrı niyet lazım mı?
CEVAP
Ayrı niyet lazımdır.
Sual: Kefaret orucu tutamayan kalb hastası ne yapar?
CEVAP
Devamlı hasta hükmündedir.
Sual: (İyi olursam kefaret orucu tutacağım) diye adakta bulunmak sahih midir?
CEVAP
Hayır sahih olmaz.
Sual: Beş oruç kefaretim var. Hepsi için niyet ederek bir kefaret tutsam hepsini tutmuş sayılır mıyım?
CEVAP
Evet.
Sual:
Kefaret orucu tutan bir kimse saatlerin geri alındığı günü saatte
yanılıp imsak bittikten sonra orucu bozacak bir şey yapsa hükmü ne
olur? Kefaret yeniden mi başlatılmalı?
CEVAP
Evet yeniden başlanır, eski oruçlar nafile olur.
Sual: Kaza ve kefaret orucunun yılını bilmeyen ne yapar?
CEVAP
İlk kazaya kalmış olan diye niyet eder.
Sual:
Ramazanda imsak bitmedi sanıyordum, ilişkide bulunduk. İmsakın bitmiş
olduğunu sonradan öğrendim. Ama eşim imsak vaktinin bittiğini
biliyormuş. Bize kaza mı kefaret mi gerekir?
CEVAP
Bilmediğin için sana kaza gerekir, eşiniz bildiği için ona kefaret gerekir.
Sual: Bir hoca, (Hanımı ile ilişkide bulunmak orucu bozmaz) dedi. İlişki orucu bozmaz mı?
CEVAP
Bunu
bir hocanın söylemesi mümkün değildir. Muhakkak bir yanlış anlama
vardır. Cahil bir kimse bile böyle şey söylemez. İlişkide bulunmak
orucu bozar ve kefaret gerekir. (Dürer)
Şafii mezhebinde,
ilişkide bulunan erkeğe kefaret gerekir, hanıma ise kefaret gerekmez,
fakat yine orucu bozulmuş olur, sadece kaza gerekir. (Tuhfe)
İlişkide kefaretin gerçekleşmesi için şu şartların bulunması gerekir:
1- Ramazan orucunu bozmuş olması gerekir. Ramazan orucunun kazasını tutarken veya başka oruç tutarken, bozana kefaret gerekmez.
2-
Ramazan orucuna imsaktan önce niyet etmiş olmalıdır. İmsaktan sonra
oruca niyet ederse veya hiç niyet etmeden ilişkide bulunursa, haram
işlemiş olursa da, yalnız kaza gerekir.
3- Kasten ilişkide
bulunmuş olmalıdır. Eğer unutarak ilişkide bulunmuşsa, kefaret
gerekmediği gibi, oruç da bozulmuş olmaz, unutmak özür olur. Kefaret,
orucu bozmanın değil, mübarek Ramazan-ı şerif ayının hürmet ve namus
perdesini yırtmanın cezasıdır.
4- İlişki, imsak vaktinden sonra
yani gündüz olmalıdır. Eğer imsak vaktine daha var zannı ile ilişkide
bulunduktan sonra, imsak vaktinin geçmiş olduğunu anlarsa, kasten
orucunu bozmadığı için sadece kaza gerekir, kefaret gerekmez.
5-
İlişkiden sonra oruç tutamayacak kadar hasta olan kimseye kefaret
gerekmez. Bunun gibi bir kadın ilişkide bulunduktan sonra, hayz hâli
vuku bulursa, yine kefaret gerekmez.
6- Kefaret olması için,
ikamet ettiği yerde orucunu kasten bozmuş olmalıdır. Eğer seferde iken
bozarsa, kaza gerekir. Çünkü seferde oruç tutmak farz değildir. Seferde
oruç tutmayan kimse, sonra kaza eder.
7- Karı-koca kendi
arzuları ile ilişkide bulunmuş olmalıdır. Mülci ikrah ile zorlanırsa,
kefaret gerekmez. İkrah, bir insanı, istemediği bir şeyi yapması için,
haksız olarak zorlamak demektir. Birini zorlamanın ikrah olması için şu
dört şart gerekir:
Zorlayan kimsenin, korkuttuğu şeyi
yapabilecek kuvvette olması, zorlananın korkutulan şeyin muhakkak
yapılacağını bilmesi, korkutulan şeyin, ölüm veya bir uzvun kesilmesi
veya üzücü bir şey olması, zorlanan şeyin, yapılmaması gereken bir şey
olması gerekir. (İbni Âbidin, Dürer-ül-hükkâm)
Bazı kimseler
de, mastürbasyonun orucu bozmadığını, bazıları da bozduğunu ve kefaret
gerektiğini söylüyorlar. Bunların ikisi de yanlıştır. Mastürbasyonun
orucu bozduğu, fakat sadece kaza gerektiği, Hindiyye, Bahr ve
Dürr-ül-muhtar ve diğer fıkıh kitaplarında yazılıdır. Bir Ramazanda iki
defa mastürbasyon yapana kefaret de gerekir. Çünkü Ramazanın bir
gününde, kaza gereken bir şey yaparak orucunu bozan kimse, başka
gününde de bu şeyi kasıtla yine yaparsa, kefaret de gerekir.
Sual:
Rahmetli babaannem, gençliğinde ilk bebeğini emzirirken, uyumuş, çocuk
da nefes alamadığı için ölmüş. Kefaret olarak 60 gün oruç tutmuş.
Yaptığı doğru mu idi?
CEVAP
Evet yaptığı doğrudur. Eğer bir de, bebeğin velisi olan dedenizden af dilemiş idiyse mesele kalmamış olur.
Yüksekten
üstüne düşerek veya uyuyan kimsenin yuvarlanarak [veya motorlu
vasıtaların çarpıp çiğneyerek] hata ile bir kimseyi öldürmesi halinde
kefaret de verilir.
Sual: Kefareti olmayan kimsenin de kefaret orucu tutması caiz midir?
CEVAP
Evet.
Bilmediği bir kefareti varsa, bunu ödemiş olur. Kefareti yoksa, tuttuğu
oruçlar nafile olur. (Ömründe bir defa kefaret orucu tutmak gerekir)
demek yanlıştır. Kefareti olmayanın kefaret tutması gerekmez.
Sual: Kefareti olan bir kimse önce kefareti tutup sonra kazasını mı tutmalıdır?
CEVAP
Evet. Kefaretten önce kazası yapılmaz.
Kefaret 60 gündür
Sual:
Tam İlmihal’de, «Oruç kefareti için peş peşe 60 gün oruç tutmak
gerekir» deniyor. Peş peşe iki kameri ay oruç tutulsa, ayın birisi 29
çekse toplam 59 gün tutulsa, kefaret yerini bulmaz mı?
CEVAP
Tam
İlmihal’de, ihtiyatlı olan bildirilmektedir. Ayın birinde, hilali
gözetleyerek iki hicri ay oruç tutmakla kefaret yerine gelmiş olur.
İsterse 59 gün olsun. Hilal gözetlenmeden takvime bakarak iki ay oruç
tutulursa, iki ayın toplamı 59 gün olursa, kefaret sahih olmaz. Hilal
gözetlenerek tutulursa iki ay oruç tutmak yeterlidir. Hatta ayın 15
inde orucu başlayıp, ondan sonra gelen ayı tam tuttuktan sonra, 15 gün
daha tutarsa yine iki ay oruç tutmuş olur. İmam-ı a’zam hazretleri ise,
“60 gün oruç tutmak gerekiyor” buyuruyor. Günümüzde hilali gözetlemek
ve birinci günü görmek kolay değildir. Bunun için 60 gün peş peşe oruç
tutmak gerekir. Hem de bu ihtiyatlı olur. (Mebsut, Redd-ül-muhtar)
Sual:
Bir kadın, 60 günlük kefaret orucunu tutarken, hayzı başlasa ve kefaret
orucuna ara verse, sabah kalktığında da, âdet müddeti ile birlikte,
hayzı da, bitmiş olsa, fakat imsak vaktinden sonra yiyip içse,
kefaretine devam edebilir mi?
CEVAP
Hayzı bittiği halde, kefaret
orucuna devam etmediği için, kefaret orucuna baştan başlaması gerekir.
Hayzın bitme ihtimali olduğu zaman, o gün imsak vaktinden önce niyet
etmeli, hayzı bitmişse kefarete devam eder. Hayzı bitmemişse, o günkü
orucu bozulmuş olur. Böyle yapmak ihtiyatlı olur.
Sual: Oruçlu
iken, çiğ pirinç tanesi veya küçük bir kâğıt parçası yutulunca yahut
imsak vaktinden sonra niyet edip, kasten yiyip içilirse, kefaret
gerekmiyor. Kefaret gerekmiyor diye orucu bu şekilde bozmak uygun mudur?
CEVAP
Kefaret
gerekmese de, keyfi olarak, mazeretsiz orucu bozmak haramdır. Bu
bildirilenler, ancak orucu bozmak için geçerli bir mazeret varsa
yapılabilir. Mesela, bir kimse orucun kendisine zarar vereceğini,
tecrübesi ile anlayamamışsa, belki kefaret gerektirebilir diye bu
şekilde bozması, iyi olur.
CEVAP
Elbette
vardır. Geceden niyetli orucunu, kasten bozana kefaret lazım geldiği
din kitaplarının hepsinde yazılıdır. Kütüb-i sitte isimli meşhur altı
hadis kitabından Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi ve Nesai'de
mevcuttur. En kıymetli bu beş hadis kitabına inanmayan eğer misyoner
değilse cahil veya hain birisidir. Hazret-i Ebu Hüreyre'nin rivayet
ettiği hadis-i şerif şöyledir:
Bir kimse, Peygamber efendimize
gelerek, (Helak oldum ya Resulallah) dedi. Peygamber efendimiz, ne
olduğunu sordu. O da Ramazan orucunu kasten bozduğunu söyledi.
Peygamber efendimiz, bir köle azat etmesini bildirdi. Kölesi olmadığını
bildirince, aralıksız iki ay oruç tutmasını emretti. Bunu da
yapamayacağını bildirince, fakir doyurmasını bildirdi.
İslam
âlimleri de, geceden niyetli orucunu bir mazeretsiz kasten bozan
kimsenin kefaret olarak, varsa bir köle azat etmesini, yoksa peş peşe
60 gün oruç tutmasını, oruç da tutamazsa, 60 fakiri doyurmasını
bildirmişlerdir. (Redd-ül Muhtar)
Peygamber efendimizin
bildirdiği hükmü kabul etmeyen, Allahü teâlânın emrini kabul etmemiş
olur. Çünkü Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80]
Sual: Oruç kefareti nasıl tutulur?
CEVAP
Oruç
kefareti için peş peşe, 60 gün oruç tutar. 60 gün sonra, tutmadığı her
gün için, birer gün daha tutar. Birkaç Ramazanda kefaretleri olan veya
bir Ramazanda, 2 gün kefareti olan kimse, birinci kefareti yapmamış
ise, ikisi için yalnız bir kefaret yapar. Birinci kefareti yapmış ise,
ikinci kefareti de, ayrıca yapar.
Kefaret orucu, hastalık,
yolculuk gibi bir özür ile veya bayram günlerine rastlamak sebebi ile
bozulursa veya Ramazana rastlarsa, yeniden 60 gün tutmak gerekir.
Bayram günlerinde bozmazsa, yine yeniden başlaması gerekir. Hayz ve
nifas sebebi ile bozunca, yeniden başlamaz. Temizlenince, geri kalan
günleri tamamlar.
Devamlı hasta veya çok yaşlı olup, 60 gün
kefaret orucunu tutamaz ise, 60 fakiri bir gün doyurur. 60 fakiri, bir
günde iki defa doyurmak gerekir. Hepsine aynı gün yedirmek şart
değildir. Bir fakiri her gün iki defa doyurmak üzere 60 gün veya her
gün bir defa doyurmak üzere 120 gün yedirmek de olur. Yahut, 60 fakirin
her birine, 1750 gr buğday veya un veya 3.5 kg arpa, kuru üzüm, hurma
verir. Bunların kıymeti kadar ekmek, başka mal veya altın vermek veya
bunları bir fakire 60 gün devamlı vermek de caiz olur. Kendisini
doyurması için fakire kağıt para da verilir. 60 günlüğü, bir fakire,
bir günde toplu verse, bir günlük vermiş olur. 60 fakiri sabah, 60
başka fakiri de akşam doyurursa, sabah doyurduklarını akşam veya akşam
doyurduklarını sabah, bir daha doyurmalıdır. Yahut, bunlardan 60’ının
her birine, sadaka-i fıtr miktarı mal verir. Oruç tutabilenin fakir
doyurması caiz değildir.
Ramazanda mazeretsiz oruç tutmamak
haramdır, büyük günahtır. Önce, tutulmayan oruçlar için tevbe edilir.
Sonra gününe gün, yani kaç gün tutulmamışsa o kadar gün kaza orucu
tutulur. Bir kimse, Ramazan ayında 30 gün oruç tutamasa, tutamadığı gün
kadar kaza orucu tutar. Bu oruçlara kefaret gerekmez. Kefaret, oruç
tutmamanın değil, niyetli iken Ramazan orucunu kasten bozmanın
cezasıdır. Çok yaşlanıp, ölünceye kadar Ramazan orucunu veya kaza
oruçlarını tutamayacak ihtiyar ve iyi olmasından ümit kesilen hasta,
gizli olarak yiyip içer! Hadis-i şerifte, (Oruç tutamayacak kadar yaşlı
veya iyi olmasından ümit kesilen hasta fidye verir) buyuruluyor. Çok
yaşlı olup oruç tutamayan kimse, zengin ise, her günün orucu için fidye
verir. Fakir olan fidye vermez, dua eder.
Fidye olarak, her gün
için bir fıtra miktarı un, hurma veya üzüm verilir. Mesela 30 gün oruç
için 53 kg un veya 105 kg hurma veya üzüm verilmesi kâfidir. Yahut bu
kadar unun kıymeti kadar altın veya gümüş para, tutulamayan otuz gün
orucun fidyesi olarak, bir veya birkaç fakire, Ramazanın başında veya
sonunda verilebilir. Fakir, aldığı fidyeyi kendisi kullandığı gibi,
başka birine de verebilir. Fidye verdikten sonra, oruç tutabilecek hâle
gelen kimse, tutamadığı oruçlarını kaza eder. (Nehr-ül-fâık)
Hastalık,
yaşlılık gibi bir özürden dolayı Ramazan orucunu tutamayan zenginin, bu
durumu ölünceye kadar devam etse, fakirlere yemek verilmesini vasiyet
eder. Velisi de; onun tutamadığı her oruç için, fakire bir fıtra veya
değerini verir. (Bedâyi)
Sual: Diş tabibi bir bayan, (Unutarak
da yense, oruç bozulur. Bozulmaz diye bir âyet yok) diyor. Dinimizde
Kur’andan başka kaynak yok mu?
CEVAP
Bir kimsenin, kendi uzmanlık
sahasının dışında bir uzman gibi konuşması elbette uygun olmaz.
Kur’an-ı kerimin çeşitli yerlerinde, (Yalnız Allah’a uyun) denmiyor,
(Allah’a ve Resulüne uyun) buyuruluyor. Sonra Resulullaha uymak Allah’a
uymaktan farklı değildir. Kur’an-ı kerimde, (O, [Resulullah]
vahyedilenden başkasını söylemez) buyuruluyor. (Necm 3)
Bu
âyet-i kerime, Peygamber efendimizin din hakkında bildirdiklerinin
Allahü teâlânın vahyettiğinden başka olmadığını bildirmektedir. Ayrıca,
(Peygamber size neyi verdiyse [neyi emretmişse] onu alın, neyi
yasakladıysa ondan da sakının) buyurulmaktadır. (Haşr 7)
Demek
ki Allahü teâlânın Kur’an-ı kerimde açıkça bildirmediği hususlar var
ki, (Peygamberin emrettiklerini yapın, yasakladıklarından sakının)
buyuruluyor. Mesela namazları nasıl kılacağımızı Kur’andan bulamayız.
Kaç rekat olduğunu da bulamayız. Hangi rekatta neleri okuyacağımızı da
bulamayız. Yanılırsak, ne yapacağımızı da bulamayız. Nerede buluruz?
Peygamber efendimiz namazı nasıl kılmışsa öyle kılarız. Hangi
rekatlarda neleri okumuşsa veya neleri okuyun buyurmuşsa öyle yaparız.
Yanılma secdesini de Onun bildirdiği gibi yaparız. Orucu bozan ve
bozmayan çok şey vardır. İğne orucu bozar mı, hayz halinde oruç tutmak
gerekir mi? Orucun farzları nelerdir? Bunları Peygamber efendimizden
öğreniriz. Biz Peygamber efendimizin emrine uyarsak, başka bir kitaptan
mı okumuş oluruz? Sünnetler Kur’andan başka değildir. Allahü teâlâ,
Resule uymamızı emrediyor. Allah’ın bu emrine uymamız niye anormal
karşılanır ki?
Dârimi’nin bildirdiği hadis-i şerifte, Allah’ın
emri ile, Cebrail aleyhisselam, Kur'an-ı kerimi getirdiği gibi,
açıklaması olan sünneti de getirmiştir. Hadis-i şerifte de,
(Peygamberin haram kılması, Allah’ın haram kılması gibidir)
buyuruluyor. (Tirmizi)
Tabibe hanımın, (Unutarak da yense, oruç
bozulur. Bu konuda bir âyet yok) demesi yanlıştır. Âyette olmayanlar
sünnette bildirilmiştir. Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Oruçlu
iken unutarak yiyip içen kimse, orucuna devam etsin, Çünkü onu Allahü
teâlâ yedirip içirmiştir.) [Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai]
(Oruçlu kimse, unutarak yiyip içerse, ona kaza gerekmez.) [Dare Kutni]
Âyetleri
herkes kendine göre yorumladığı için 72 sapık fırka meydana çıkmıştır.
Peygamber efendimizin açıklamasına uyulsa idi, bu ayrılıklar olmazdı.
Ayrılıklar, Peygamber efendimize uyulmamaktan ileri gelmektedir. Herkes
Peygamber efendimizin açıklamasını esas alsa, ayrılık olmaz.
Sual:
Yazarın birisi; (Her ne kadar hadislerde hayzlı ve nifaslı kadınlar
namaz kılamaz, oruç tutamaz, Kur’ana dokunamaz deniyorsa da, namaz
kılmasında, oruç tutmasında ve Kur’ana dokunmasında sakınca yoktur. Bu
hadisler dinin ruhuna aykırıdır. Bir de kütüb-i sitte denilen altı
hadis kitabında, kasten orucu bozanlara, ceza olarak 61 gün oruç
tutmaları gerektiği bildiriliyorsa da, bu da Kur’anın ruhuna, dinin
temel prensiplerine aykırıdır. Çünkü ceza işlenen suça uygun olmalıdır.
Bir gün oruç yiyene, 61 gün oruç tutturmak zulüm olur) diyor.
Bahsettiği hususlarda açıklama yapar mısınız?
CEVAP
Dinimizde
delil dörttür: Kitab, Sünnet, İcma ve Kıyas-ı fukaha. Bir hüküm için bu
delillere bakılır. Hem kütüb-i sittedeki hadislerde var diyor, hem de,
bu hadisler dinin ruhuna aykırıdır diyor. Önce hadis dinde delil midir
değil midir, bunu kasten bildirmiyor. Sonra bu hadisler uydurma mıdır,
yoksa sahih midir? Bunları da kasten söylemiyor. Uydurma demesine imkan
yok. Çünkü kütüb-i sitte denilen en kıymetli altı hadis kitabındaki
hadisler, bütün âlimlerce sahihtir. Mezhepsiz olmayan bir kimse, bu
kitaplardaki hadis-i şeriflere uydurma diyemez. Yazar açıkça, Peygamber
Kur’anın ruhuna aykırı konuşmuş demek istiyor. Zaten mezhepsizler,
anlayamadığı hadis-i şeriflere, (Uydurma veya Kur’anın ruhuna aykırı)
damgasını basarlar.
Yazar oruç tutmamakla, kasten orucu bozmayı
birbirine karıştırıyor. Kefaret oruç tutmamanın cezası değildir. Orucu
kasten bozmanın cezasıdır. Bir adamı yanlışlıkla öldürmekle, kasten
öldürmenin cezası aynı olur mu? Hatta öldürmek niyetiyle kurşun sıksa,
öldüremese bile, öldürmüş gibi ceza verilir. Ama kazaen öldürenin
cezası hafiftir. Orucu kazaen bozmak ile, hiç niyet etmeden oruç
tutmamak ve kasten niyetli orucu bozmak arasında çok fark vardır.
Sanki
yazar, Kur’anın ruhunu, dinin temel prensiplerini biliyormuş gibi
konuşuyor. Kur’an-ı kerimde, imanla ölenlerin yarın ahirette sonsuz
olarak Cennette, imansız ölenlerin ise Cehennemde sonsuz olarak
kalacağı bildirilmektedir. Bir kimse, 50 veya 100 yıl yaşıyor, yüz
yıllık iyi işlerine karşı sonsuz olarak Cennette kalıyor. Bir kimse de
100 yıl günahına ve küfrüne karşılık bin yıl, milyar yıl, trilyon yıl
değil, sonsuz olarak Cehennemde kalıyor. Bu dinin ruhuna aykırı
olmadığına göre, orucu kasten bozmanın cezasının da 60 gün olması,
dinin ruhuna aykırı olmaz. Bir gün orucu kasten bozmanın cezası 61
değil, 60 gündür. Bir gün de bozarak tutmadığı orucun kazasıdır.
Peygamber
efendimizin ve Eshab-ı kiramın hanımlarında da, yıllarca hayz ve nifas
hâli olmuştur, onlar namaz kılmamış, oruç tutmamıştır. Peygamber
efendimiz ve Eshab-ı kiram Kur’anın ruhuna aykırı mı hareket
ediyorlardı? Hazret-i Âişe’nin naklettiği hadis-i şerifte, hayzlı iken
tutulamayan orucu kaza etmek gerektiği, kılınmayan namazları kaza etmek
gerekmediği bildirilmiştir. (Buhari)
Hadis-i şerifte, (Hayzlı Kur'andan birşey okuyamaz) buyuruldu. (Tirmizi)
14
asırdır gelen yüzlerce müctehidler ve âlimler, bu meseleleri bilememiş
de, birkaç mezhepsiz bunların dinin ruhuna aykırı olduğunu nasıl
söyleyebilir ki?
Bu ve benzeri çıkışlar, dini bozarak,
yozlaştırarak yıkmak için yapılan sinsi bir oyundur. 14 asırdan beri
din kitapları ne yazıyorsa onlara uymalı, türedilere itibar
edilmemelidir.
Sual: Bir bayan kefaret orucu tutması gerekirse ne yapar? Biz 60 gün peş peşe tutamayız ki, menopozu mu bekleyeceğiz?
CEVAP
Bayanlar âdet dönemlerinde oruç tutmaz, ondan sonra devam ederler. Menopozu beklemezler.
Sual: Gıybet edince, kan aldırınca orucu bozulmadığı halde, oruç bozuldu sanıp yiyip içen kimseye kefaret gerekir mi?
CEVAP
Evet. Yiyip içmek için zaruret yoktu. Bozuldu mu diye, bilen birine sormak gerekirdi.
Sual: Ramazan günü ağız dolusu kusan veya ihtilam olan kimse, orucum bozuldu sanarak yiyip içerse kefaret gerekir mi?
CEVAP
Bunların
orucu bozmadığını bilmiyorsa kefaret gerekmez. Fakat bu hallerin orucu
bozmayacağını öğrenmiş ise, buna rağmen yiyip içmişse kefaret gerekir.
Gıybet, kadınlara bakmak, sürme çekmek ve kan aldırmak gibi, orucu
bozmadığı iyi bilinen şeyden sonra, oruç bozuldu sanarak, yiyip
içilirse kefaret gerekir. Önceden bunların orucu bozmadığını bilip
bilmemesi fark etmez. Her tarafa yayılan şeyi bilmemek özür olmaz,
kefaret gerekir. (Redd-ül muhtar)
Sual: 5 gün kaza borcu ve kefaret borcu bulunan oruçlarını nasıl tutar, 65 günü ara vermeden tutması lazım mı?
CEVAP
Hayır
60 gün oruç tutar. Kalan beş günü de istediği zaman tutar. Yani
aralıklı tutabilir. Ama 60 gün aralıklı olmaz peş peşe olur.
Sual: Hastalığım artar diye orucumu bozdum. Ama artmadı. Kefaret mi gerekir?
CEVAP
Kefaret gerekir. Çünkü hastalık artmamış.
Sual: Oruçlu, bir anda çok tuz yese, kefaret gerekir mi?
CEVAP
Kaza gerekir. Az tuz yerse kefaret gerekir.
Sual:
Oruç kefareti için 60 günlük parayı alan, 40 günlüğünü yese, 20 günlük
parayı da başka fakire verse, kefaret parasını verenin bundan haberi
olmasa, kefaret ödenmiş olur mu?
CEVAP
Başkasına da verebilirsin denmiş ise caiz.
Sual: Oruç kefaretini alan şahsın, ara vermeden yemesi mi lazım?
CEVAP
Oruçta ara verilmez, doyurmakta ara vermek caiz.
Sual: Önce kefarete sebep olan orucu kaza etmek caiz mi?
CEVAP
Önce kefareti, sonra kazasını yapar.
Sual: Ömürde bir kere kefaret tutmak lazım mı?
CEVAP
Hayır. Fakat ihtiyaten tutmak caizdir. Ancak (Kefaret tutmak gerekir) diye tutmak bid’attir.
Sual: Kefaret orucu tutarken her gün için ayrı niyet lazım mı?
CEVAP
Ayrı niyet lazımdır.
Sual: Kefaret orucu tutamayan kalb hastası ne yapar?
CEVAP
Devamlı hasta hükmündedir.
Sual: (İyi olursam kefaret orucu tutacağım) diye adakta bulunmak sahih midir?
CEVAP
Hayır sahih olmaz.
Sual: Beş oruç kefaretim var. Hepsi için niyet ederek bir kefaret tutsam hepsini tutmuş sayılır mıyım?
CEVAP
Evet.
Sual:
Kefaret orucu tutan bir kimse saatlerin geri alındığı günü saatte
yanılıp imsak bittikten sonra orucu bozacak bir şey yapsa hükmü ne
olur? Kefaret yeniden mi başlatılmalı?
CEVAP
Evet yeniden başlanır, eski oruçlar nafile olur.
Sual: Kaza ve kefaret orucunun yılını bilmeyen ne yapar?
CEVAP
İlk kazaya kalmış olan diye niyet eder.
Sual:
Ramazanda imsak bitmedi sanıyordum, ilişkide bulunduk. İmsakın bitmiş
olduğunu sonradan öğrendim. Ama eşim imsak vaktinin bittiğini
biliyormuş. Bize kaza mı kefaret mi gerekir?
CEVAP
Bilmediğin için sana kaza gerekir, eşiniz bildiği için ona kefaret gerekir.
Sual: Bir hoca, (Hanımı ile ilişkide bulunmak orucu bozmaz) dedi. İlişki orucu bozmaz mı?
CEVAP
Bunu
bir hocanın söylemesi mümkün değildir. Muhakkak bir yanlış anlama
vardır. Cahil bir kimse bile böyle şey söylemez. İlişkide bulunmak
orucu bozar ve kefaret gerekir. (Dürer)
Şafii mezhebinde,
ilişkide bulunan erkeğe kefaret gerekir, hanıma ise kefaret gerekmez,
fakat yine orucu bozulmuş olur, sadece kaza gerekir. (Tuhfe)
İlişkide kefaretin gerçekleşmesi için şu şartların bulunması gerekir:
1- Ramazan orucunu bozmuş olması gerekir. Ramazan orucunun kazasını tutarken veya başka oruç tutarken, bozana kefaret gerekmez.
2-
Ramazan orucuna imsaktan önce niyet etmiş olmalıdır. İmsaktan sonra
oruca niyet ederse veya hiç niyet etmeden ilişkide bulunursa, haram
işlemiş olursa da, yalnız kaza gerekir.
3- Kasten ilişkide
bulunmuş olmalıdır. Eğer unutarak ilişkide bulunmuşsa, kefaret
gerekmediği gibi, oruç da bozulmuş olmaz, unutmak özür olur. Kefaret,
orucu bozmanın değil, mübarek Ramazan-ı şerif ayının hürmet ve namus
perdesini yırtmanın cezasıdır.
4- İlişki, imsak vaktinden sonra
yani gündüz olmalıdır. Eğer imsak vaktine daha var zannı ile ilişkide
bulunduktan sonra, imsak vaktinin geçmiş olduğunu anlarsa, kasten
orucunu bozmadığı için sadece kaza gerekir, kefaret gerekmez.
5-
İlişkiden sonra oruç tutamayacak kadar hasta olan kimseye kefaret
gerekmez. Bunun gibi bir kadın ilişkide bulunduktan sonra, hayz hâli
vuku bulursa, yine kefaret gerekmez.
6- Kefaret olması için,
ikamet ettiği yerde orucunu kasten bozmuş olmalıdır. Eğer seferde iken
bozarsa, kaza gerekir. Çünkü seferde oruç tutmak farz değildir. Seferde
oruç tutmayan kimse, sonra kaza eder.
7- Karı-koca kendi
arzuları ile ilişkide bulunmuş olmalıdır. Mülci ikrah ile zorlanırsa,
kefaret gerekmez. İkrah, bir insanı, istemediği bir şeyi yapması için,
haksız olarak zorlamak demektir. Birini zorlamanın ikrah olması için şu
dört şart gerekir:
Zorlayan kimsenin, korkuttuğu şeyi
yapabilecek kuvvette olması, zorlananın korkutulan şeyin muhakkak
yapılacağını bilmesi, korkutulan şeyin, ölüm veya bir uzvun kesilmesi
veya üzücü bir şey olması, zorlanan şeyin, yapılmaması gereken bir şey
olması gerekir. (İbni Âbidin, Dürer-ül-hükkâm)
Bazı kimseler
de, mastürbasyonun orucu bozmadığını, bazıları da bozduğunu ve kefaret
gerektiğini söylüyorlar. Bunların ikisi de yanlıştır. Mastürbasyonun
orucu bozduğu, fakat sadece kaza gerektiği, Hindiyye, Bahr ve
Dürr-ül-muhtar ve diğer fıkıh kitaplarında yazılıdır. Bir Ramazanda iki
defa mastürbasyon yapana kefaret de gerekir. Çünkü Ramazanın bir
gününde, kaza gereken bir şey yaparak orucunu bozan kimse, başka
gününde de bu şeyi kasıtla yine yaparsa, kefaret de gerekir.
Sual:
Rahmetli babaannem, gençliğinde ilk bebeğini emzirirken, uyumuş, çocuk
da nefes alamadığı için ölmüş. Kefaret olarak 60 gün oruç tutmuş.
Yaptığı doğru mu idi?
CEVAP
Evet yaptığı doğrudur. Eğer bir de, bebeğin velisi olan dedenizden af dilemiş idiyse mesele kalmamış olur.
Yüksekten
üstüne düşerek veya uyuyan kimsenin yuvarlanarak [veya motorlu
vasıtaların çarpıp çiğneyerek] hata ile bir kimseyi öldürmesi halinde
kefaret de verilir.
Sual: Kefareti olmayan kimsenin de kefaret orucu tutması caiz midir?
CEVAP
Evet.
Bilmediği bir kefareti varsa, bunu ödemiş olur. Kefareti yoksa, tuttuğu
oruçlar nafile olur. (Ömründe bir defa kefaret orucu tutmak gerekir)
demek yanlıştır. Kefareti olmayanın kefaret tutması gerekmez.
Sual: Kefareti olan bir kimse önce kefareti tutup sonra kazasını mı tutmalıdır?
CEVAP
Evet. Kefaretten önce kazası yapılmaz.
Kefaret 60 gündür
Sual:
Tam İlmihal’de, «Oruç kefareti için peş peşe 60 gün oruç tutmak
gerekir» deniyor. Peş peşe iki kameri ay oruç tutulsa, ayın birisi 29
çekse toplam 59 gün tutulsa, kefaret yerini bulmaz mı?
CEVAP
Tam
İlmihal’de, ihtiyatlı olan bildirilmektedir. Ayın birinde, hilali
gözetleyerek iki hicri ay oruç tutmakla kefaret yerine gelmiş olur.
İsterse 59 gün olsun. Hilal gözetlenmeden takvime bakarak iki ay oruç
tutulursa, iki ayın toplamı 59 gün olursa, kefaret sahih olmaz. Hilal
gözetlenerek tutulursa iki ay oruç tutmak yeterlidir. Hatta ayın 15
inde orucu başlayıp, ondan sonra gelen ayı tam tuttuktan sonra, 15 gün
daha tutarsa yine iki ay oruç tutmuş olur. İmam-ı a’zam hazretleri ise,
“60 gün oruç tutmak gerekiyor” buyuruyor. Günümüzde hilali gözetlemek
ve birinci günü görmek kolay değildir. Bunun için 60 gün peş peşe oruç
tutmak gerekir. Hem de bu ihtiyatlı olur. (Mebsut, Redd-ül-muhtar)
Sual:
Bir kadın, 60 günlük kefaret orucunu tutarken, hayzı başlasa ve kefaret
orucuna ara verse, sabah kalktığında da, âdet müddeti ile birlikte,
hayzı da, bitmiş olsa, fakat imsak vaktinden sonra yiyip içse,
kefaretine devam edebilir mi?
CEVAP
Hayzı bittiği halde, kefaret
orucuna devam etmediği için, kefaret orucuna baştan başlaması gerekir.
Hayzın bitme ihtimali olduğu zaman, o gün imsak vaktinden önce niyet
etmeli, hayzı bitmişse kefarete devam eder. Hayzı bitmemişse, o günkü
orucu bozulmuş olur. Böyle yapmak ihtiyatlı olur.
Sual: Oruçlu
iken, çiğ pirinç tanesi veya küçük bir kâğıt parçası yutulunca yahut
imsak vaktinden sonra niyet edip, kasten yiyip içilirse, kefaret
gerekmiyor. Kefaret gerekmiyor diye orucu bu şekilde bozmak uygun mudur?
CEVAP
Kefaret
gerekmese de, keyfi olarak, mazeretsiz orucu bozmak haramdır. Bu
bildirilenler, ancak orucu bozmak için geçerli bir mazeret varsa
yapılabilir. Mesela, bir kimse orucun kendisine zarar vereceğini,
tecrübesi ile anlayamamışsa, belki kefaret gerektirebilir diye bu
şekilde bozması, iyi olur.