Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    SÜLEYMAN ALEYHİSSELÂM

    FIRTINA
    FIRTINA
    Moderatör


    Mesaj Sayısı : 3752
    Doğum tarihi : 09/08/69
    Kayıt tarihi : 08/12/09
    Tecrübe Puanı : 24
    Yaş : 55
    Ülke : Almanya

    SÜLEYMAN ALEYHİSSELÂM Empty SÜLEYMAN ALEYHİSSELÂM

    Mesaj tarafından FIRTINA C.tesi Ara. 19, 2009 1:47 am

    Her hayvanın dilini bilirdi.

    SÜLEYMAN ALEYHİSSELÂM


    İsrâiloğullarına
    gönderilen peygamberlerden. Dâvûd aleyhisselâmın oğludur. Yâkûb
    aleyhisselâmın neslindendir. Kudüs yakınlarındaki Gazze şehrinde doğdu.
    Hem peygamber hem sultandı. Çocokluğundan beri bilgili, iyilik ve
    adâleti seven biri olarak tanınmıştı. On iki yaşındayken babasının
    yerine geçip, sultan oldu. Daha sonra kendisine Allahü teâlâ tarafından
    peygamberlik verildi. Dünyâda hâkim olan dört kişiden biridir. Ona
    peygamberlik verildiği Kur'ân-ı kerimde En'âm sûresi 84. âyette
    bildirilmektedir. Süleymân aleyhisselâm; ''Yâ Rab! bana hiçbir kimsede
    bulunmayan bir kudret ve devlet ihsân eyle.'' diye duâ etti. Duâsı
    kabul edilip, cinlerin, rüzgârın ve hayvanların da insanlar gibi
    Sülaymân aleyhisselâma itâat etmeleri emredildi. Kendisine ism-i âzam
    duâsı, bütün mahlûkâtın dili ve ililerin sırları öğretildi.
    Peygamberlikle birlikte ihsân edilen ilim, hikmet ve sultanlık
    kudretini, insanları doğru yola kavuşturmakla ve daha iyi bir hayat
    yaşamaları için kullandı. Şehirlerin kurulması, yeryüzünün imârı,
    yeşillendirilmesi, fen ve sanatta ilerlemesi için emrindekilerin
    herbirine iş taksimi yaptı. Yolların yapılması, taşların yontulup
    kazılması, demircilik ve derin sulara dalgıçlık gibi zor işleri cinlere
    verdi. Çiftçilik, çobanlık, ticâret, sanat gibi işleri de insanlara
    verdi. Hayvanları da nöbet tutma, yük taşıyıp çekme gibi işlerle
    görevlendirdi. İnsanlardan, cinlerden ve hayvanlardan büyük bir ordu
    kurdu. Hepsi ona tâbi olup, emrine itaat etti. Süleymân aleyhisselâma
    verilen bu nimetler Kur'ân-ı kerimde bildirilmektedir. Peygamberimiz
    sallallahü aleyhi ve sellem hadis-i şerifte, onun duâsı hakkında şöyle
    buyurdu: ''Süleymân aleyhisselâm, Beyt-i Makdis'in binâsını bitirdikten
    sonra, Allahü teâlâdan üç dilekte bulunmuştur: Kendisinden sonra
    kimseye nasip olmayan ir mülk ve saltanat, ilâhi hükme uygun hüküm
    verme kudretinin bahsedilmesi. Yanlız namaz kılmak için Mescid-i
    Aksâ'yı kastedip gelenlerin analarından doğdukları gibi günahsız hâle
    gelmeleri. Allahü teâlâ bunlardan ilk ikisini Süleymân aleyhisselâma
    vermiştir. Üçüncü dileğinin dekabul edilmiş olmasını umarım.''
    Babasının temelini attığı, Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'yı yapmaya devâm
    etti. Yedi senede pek sanatkârâne bir şekilde tamamladı. Daha sonra,
    Kudüs'te büyük bir saray inşâ etmeye başlayıp, on üç senede tamamladı.
    Bu binâların yapımı sırasında insanlardan ve cinlerden pekçoğu Süleymân
    aleyhisselâmın emrinde çalışmışlardı. Süleymân aleyhisselâmın zamânında
    barış, imâr, sanat ve ilim iyice ilerlemişti. Mescid-i Aksâ inşâedilip,
    çeşmeler, su kanalları yapıldı. Köprüler, barajlar ve evler inşâ
    edildi. Hükmetinin ve büyüklüğünün şöhreti bütün dünyâya yayıldı.
    Zamânındaki bütün pâdişâhları ve ileri gelenleri doğru yola sevk etti.
    Onun zamânında muhteşem bir saltanata sâhip olan Yemen'de, Sebe
    şehrinde hüküm süren Belkıs'a mektup yazıp, Filistin'e çağırdı. O da
    gelip, Süleymân aleyhisselâmla görüşerek imân etti. Belkıs'ın Süleymân
    aleyhisselâmla mektuplaşması ve Kudüs'e gelmesi Kur'ân-ı kerimde Neml
    sûresinde uzun beyân olunmaktadır.

    Süleymân aleyhisselâm,
    Akabe Körfezinden Fırat kenarına kadar, kırk sene adâletle hüküm
    sürdü.Diğer hükümdârlar da kendisine bağlılıklarını bildirdiler.
    Ticâret gemileri yapıp, Kızıldeniz ve Umman Denizinde ticâret yaptırdı.
    Rüzgâr onun emrine verilmişti. Rüzgâra bibip dilediği yere tahtıyla
    birlikte kısa zamanda giderdi. Makâmına oturduğunda ve meclis
    kurduğunda kuşlar üzerine gelip, kanatlarını yanyana gererek bir bulut
    gibi gölge yaparlar, güneş ve yağmurdan korurlardı. Süleymân
    aleyhisselâm, beyaz tenli, güzel, nûr yüzlü, saçı sakalı gür olup,
    beyaz elbise giyerdi. Çok edebli, hep Allah'tan korkar, alçak gönüllü,
    yüksek şanlıydı. Miskin ve fakirlerle oturur; ''Miskinin miskinlerle
    oturması uygundur.'' buyururdu. Ömrünün son ânına kadar Allahü teâlânın
    takdir ettiği izzetle insanları doğru yola sevk etti. Herkes tarafından
    sevilmiş olup, hiç kimse onun söylediklerine itiraz etmiyor ve onun
    emri dışına çıkmıyordu. Süleymân aleyhisselâm, bir gün yapılmakta olan
    büyük bir sarayın inşâsını kontrol etmeye gitmişti. Bu binâ bir su
    kıyısında çok heybetli bir saraydı. Ustalar işciler, cinler, sarayın
    tamamlanmasıyla meşguldüler. Sarayın balkonuna çıkıp, kendisini yanlız
    bırakmalarını, hiç kimsenin yanına yaklaşmamasını emretti. Sonra da
    balkonun kenarına âsasını (bastonuna) dayanıp durdu ve etrâfı
    seyrederek tefekküre başladı. Bu sırada ömrü bitip, eceli gelmişti.
    Azrâil aleyhisselâm gelip; ''Şu an dünyâdaki hayâtının son ânıdır.''
    dedi. Süleymân aleyhisselâm: ''Allahü teâlânın takdiri her ne ise o
    haktır. Rabbime hamdolsun ki, aslâ kimseye zulmetmedim. Rabbimin emrine
    itaat etmekte gecikmedim. Herkesin dönüşü Allahü teâlâyadır.
    Görevlendirildiğin emri yerine getir.'' dedi. Süleymân aleyhisselâm
    asâsına dayandığı halde ayakta vefât edip, uzun bir müddet öylece
    kaldı. Saray inşâsında çalışanlar ise her gün işlerine muntazaman devâm
    ediyor, halk da oraya gelip gidiyordu. Süleymân aleuhisselâmı uzakta,
    ayakta durur vaziyette görüyorlardı. Fakat vermiş olduğu emir üzerine
    hiç kimse yanına yaklaşmıyordu. Nihâyet asâsının yere temas eden
    kısmını güve kurdu yiyip asâ kırılınca, cesedi yere yıkıldı. O zaman bu
    hâlini görenler vefât ettiğini anladılar. Bu husus Kur'ân-ı kerimde
    Sebe sûresi 14. âyette bildirilmektedir. Süleymân aleyhisselâm her yere
    hükmettiğinden, zamânında herkes imân etmiş, yeryüzündeki pek az
    imânsız kimse kalmıştı. Vefâtından sonra, İsrâiloğullarının arasındaki
    birlik bozuldu, İlyas ve Elyesa aleyhisselâm peygamber olarak
    gönderildiler. Kur'ân-ı kerimde Bakara 102; Nisâ 163; En'âm 84; Enbiyâ
    81,82; Sebe 12, 21; Neml 15'ten 44'e kadar; Sad 30'dan 40'a kadar olan
    âyetler Süleymân aleyhisselâm hakkındadır. Süleymân aleyhisselâm,
    Mescid'i Aksâ'ya Mûsâ aleyhisselâmdan beri nesilden nesile geçerek
    gelen, Tevrât'ın içinde bulunduğu Ahid sandığını (Tâbût-i Sekineyi)
    koydu. Çünkü Mûsâ aleyhisselâm, ümmetinin âlimlerinden, Tevrât'ın Ahid
    sandığına konularak muhâfaza edilmesini istemişti. Bu durum Mescid-i
    Aksâ'nın Buhtunnasar tarafından yıkılmasına kadar devâm etti.
    Buhtunnasar, Kudüs'ü alınca, şehri yakıp yıktı. Mescid-i Aksâ'da
    bulunan altın, gümüş ve diğer mücevherleri alıp Bâbil'e götürdü.
    Buhtunnasar'ın Kudüs'ü yağmalaması esnâsında, hakiki Tevrât ve Zebûr
    yakılıp yok edildi. Muhtelif kimselerin hatırlarında kalan âyetlerini
    yazmaları neticesinde, Tevrât isminde birbirlerini tutmayan çeşitli
    risâleler ortaya çıktı.

    Milâddan yaklaşık dört yüz sene evvel
    yaşamış olan Azra bunları topladı ve şimdiki Ahd-i Atik'teki Tevrât'ı
    yazdı. Süleymân aleyhisselâmın dokuz çeşit mûcizesi vardır.

    Mûcizeleri:

    1-Sebe
    sûresi on ikici âyetinde bildirildiği üzere, rüzgârlar emri altındaydı.
    2-Süleymân aleyhisselâm denizi geçmek istediği zaman, suyu çekilerek
    yol açalır, geçtikten sonra yine kapanırdı. 3- Âyet-i kerimede
    bildirildiği üzere, bütün cinniler emrindeydi. Ne zaman istese,
    kendisine, büyük büyük köşkler, sûretler, çanaklar, sâbit çömlekler,
    tencereler yaparlardı. 4-Süleymân aleyhisselâmın bir mührü vardı.
    Üzerinde ism-i âzam duâsı yazılıydı. O duâ ile her istediği kolay
    olurdu. 5- Karıncalara varıncaya kadar her hayvanın sesini işitir,
    dillerini anlardı. 6-Nereye gitmek istese, rüzgâr emride olduğından,
    kürsüsünü kaldırır, kürsüsünü berâberinde götürürdü. 7-Cinniler
    vâsıtasıyla denizdeki incileri, cevherleri yerde bulunan defineleri
    bilirdi. Kendisine Allahü teâlâ tarafından bildirilmeyen birşey yoktu.
    8-Neml Vâdisinde, maiyetiyle berâber bir dağ üzerine konup, kaldığı
    esnâda o dağın yeşillik, çimenlik olması için, mübârek ellerine bir
    miktar su alıp, avucuyla o dağa serpti. Derhâl dağın üzeri çayırlık
    çimenlik oluverdi. 9-Süleymân aleyhisselâm bir yere gittiği vakit,
    berâberinde duvarlar da giderdi.

      Forum Saati C.tesi Kas. 23, 2024 7:20 am