KELAM ILMI
Prof.Dr.Serafettin Gölcük, Prof.Dr.Süleyman Toprak
Tekin Kitabevi
* Kitap Özeti
TARIFI:
Ehli sünnet Kelamullah’tan Kur’an daki ibarelerin ihtiva ettigi emir ve hakikatleri anlamislardir. Mutezile ise Kelamullah’i lügat manasina dayanarak makluk olarak almisladir.
*Kelam Allah’in zatindan sifatlarindan, fiillerinden bilhassa birliginden bahseden bir ilimdir.
*Felsefe mahlukatin hallerinden bahseder fakat hareket noktasi aklidir, kelamda ise hareket noktasi naklidir.
*Taftazani kelamin gayesini kesin delillerle dini akideleri bilmedir der.
KONUSU:
Kelamin konusu birinci dönemde Gazali’ye kadar Allah’in zati ve sifatlaridir.
Ikinci dönemde ise felsefenin Islam alemine yayilmasi dönemidir. Bu dönemde de kelamin konusu mevcut olmustur
Gazali’den itibaren ise “Islam akaidini ispata yarayan her malum kelamin konusu olmustur.
GAYESI:
Kelam ilmi kendine gaye olarak Tahkiki imani, dogru yolu arayanlari irsat, inanç esaslarini batil düsüncelerden muhafaza, ameller niyetlere göre oldugundan insanlarin niyetlerinin saglam olabilmesi için inançlari saglam olmalidir demis ve Kendini diger ilimlere mesned olarak görmüstür. Gaye böyle olunca kendini dini ilimlerin reisi olarak görmüstür.
KELAM ALEYHTARLIGI:
Bir kaç grupta toplanir.
*Samimi olanlar Kelam böyle iddiali olunca yetkili olmadigi sahalarda da söz söylemis insanlara akide üzerine söz söyleme cüreti kazandirir bu da akideyi sarsintiya ugratir demistir.
*Imam-i Gazali de kültürsüz halk tabakasinin kendisi için gereksiz olan konularda mesgul olmasini mahzurlu görmüs bunun haricinde farz-i kifaye olarak görmüstür.
*Karsi çikan diger bir grup ta cahil mukallid halk grubu olmustur. Diger bir kisim ise inanci bozuk kötü niyetli kimseler olmustur.
ISMI:
Bu ilme baslangiçta fikih denmistir. Ama sonradan itikat ve amale ait meseleler birbirinden ayrilmis Kelamda ilmu’t-tevhid olarak karsimiza çikmistir. Bir diger nokta da felsefi konularda söz söyleme gücünü mantiklardan aliyordu. Kelamda dini konularda söz söyleme gücü kazandirir demisler. Mantik Yunanca da logike’nin karsiligidir. Bu mana Arapça da kelam ile karsilanmistir.
TARIHÇESI:
Efendimiz döneminde pek söz edilmez. Ama Hulafa-i Rasidin dönemi ile ihtilaflar zuhur etmeye baslayinca (Efendimizin defin yeri, Hilafet, Üsame’nin ordusunun gönderimindeki tereddüt)Kelamda zuhur etmeye basladi.
ZUHUR SEBEBLERI
Vahiy kesilmesi ve nübüvvet nurundan uzaklasilmasi Müslümanlar arasindaki siyasi ve dini ihtilaflar Naslardan hüküm çikarma zarureti, Naslardaki kapali manalarin farkli sekilde anlasilmasi, Ekonomik refah insanlari fikir yöneltmeye sevk etmis, Islami içten yikmak isteyenler vs...
DIS SEBEBLER:
Yabanci din ve kültürlerin tesiri: Islam yayilmasi ile diger dinler ve topluluklarla temaslar olmus bunun tesirleri
Fethedilen ülkelerdeki felsefi eserlerin tercümesi ile olusan ortam ve ilk fikir ayriligi ma’bed el-Cüheni nin kaderi inkari ile baslamistir. Hadise Hicri 70’li yillara rastlar. Yasayan sahabeler bu zatlarla temas edilmemesini tavsiye ediyorlar.
MUTEZILE’NIN DOGUSU:
Mutezile ilk defa hicri 2. asirda Basrada zuhur etmistir. Hasan el Basri’nin talebesi Vasil b. Ata ile basliyor. Bir gün bir zat H.Basri’nin meclisine geliyor. Bir Mü’min büyük bir günah islerse ne olu diye soruyor. Vasil hemen atilip Iman ile küfür arasinda bulundugunu söylüyor ve meclisi terk edip gidiyor. Vasil ve taraftarlarina ayrilanlar manasina el-mutezile denilmistir.
Mutezile bu hususta Havarice ve Mürcie’ye muhalefet etmistir. Havaric bu kimsenin kafir olacagini söyler.Murcie ise imandan çikmayacagini söyler. Mutezile ise ikisinin arasi bir konum verir. Fakat Mutezile Yunan felsefesinin tesirinde kalmis ve zamanla dini meselelerden felsefi meselelere kaymistir.
MUTEZILEDE INANÇ ESASLARI (USUL-U HAMSE )
Tevhid, Adalet, Va’d (Dünyada güzel ameli olanlarin ahirette mükafatlandirilmasi, kötü olanlarin cezalandirilmasi ) El-menzile beyne’l menzileteyn (büyük günah isleyenlerin iman ve küfür arasinda olmasi ) ve emr-i bil ma’ruf ve nehyi ani’l munker her Müslüman farz demistir.
Mutezilenin diger bir kaç görüsü de sunlaradir;
Allah’in ahirette görülmesi imkansizdir. Kur’an yaratilmistir. Akil nakilden üstündür, Husun ve kubuhda akil üstündür demistir
SELEFIYE’NIN GÖRÜSLERI:
Yedi esas da toplanir
1- Takdis (Allah’i azametine layik olmayan her seyden tenzih etmek)
2-Tasdik (Naslarda Allah için geçen el yüz gibi ifadelere sartsiz ve te’vilsiz kabul ile kullanildiklari anlama gelmedikleri)
3-Aczi itiraf (Naslarda geçen mütesabihatin maksadini bilmemek ve bilinemeyecegini itiraf etmektir.)
4-Sukut ( Mütesebihatin manasini sormamak ve yasaklamak)
5-Imsak (Mütesabih naslar üzerinde degisiklik ve te’vil etmemek)
6-Keff (Mütesebihatla kalben mesgul olmamak)
7-Marifet ehlinin teslim olanlarin bizim bilmediklerimizi bildigini kabul etmek
MATURIDIYYE:
Ebu Hanife’den istifade etmistir. Mutezilede akil yerine göre hareket noktasi yerine göre hakemdir. Es’ari ve Maturidide akil nakli hizmetinde onu teyit edici açiklayici ve tamamlayici bir unsurdur.
ES’ARIYE:
Ehli sünnet kaidesinin iki büyük kolundan biridir.Imam Es’ari 40 yil kadar Mutezile talebesi idi. Hocasina sordugu sorulardan tam cevap alamiyordu. ve süpheye düser. Dogruyu bulma çabasina girer. Efendimizi rüyasinda görür. Efendimiz sünnetin zaferi için çalismasini söyler ve Mutezileden ayrilir. Es’ariye daha çok mutezileye anti tez olarak gelmistir.
Prof.Dr.Serafettin Gölcük, Prof.Dr.Süleyman Toprak
Tekin Kitabevi
* Kitap Özeti
TARIFI:
Ehli sünnet Kelamullah’tan Kur’an daki ibarelerin ihtiva ettigi emir ve hakikatleri anlamislardir. Mutezile ise Kelamullah’i lügat manasina dayanarak makluk olarak almisladir.
*Kelam Allah’in zatindan sifatlarindan, fiillerinden bilhassa birliginden bahseden bir ilimdir.
*Felsefe mahlukatin hallerinden bahseder fakat hareket noktasi aklidir, kelamda ise hareket noktasi naklidir.
*Taftazani kelamin gayesini kesin delillerle dini akideleri bilmedir der.
KONUSU:
Kelamin konusu birinci dönemde Gazali’ye kadar Allah’in zati ve sifatlaridir.
Ikinci dönemde ise felsefenin Islam alemine yayilmasi dönemidir. Bu dönemde de kelamin konusu mevcut olmustur
Gazali’den itibaren ise “Islam akaidini ispata yarayan her malum kelamin konusu olmustur.
GAYESI:
Kelam ilmi kendine gaye olarak Tahkiki imani, dogru yolu arayanlari irsat, inanç esaslarini batil düsüncelerden muhafaza, ameller niyetlere göre oldugundan insanlarin niyetlerinin saglam olabilmesi için inançlari saglam olmalidir demis ve Kendini diger ilimlere mesned olarak görmüstür. Gaye böyle olunca kendini dini ilimlerin reisi olarak görmüstür.
KELAM ALEYHTARLIGI:
Bir kaç grupta toplanir.
*Samimi olanlar Kelam böyle iddiali olunca yetkili olmadigi sahalarda da söz söylemis insanlara akide üzerine söz söyleme cüreti kazandirir bu da akideyi sarsintiya ugratir demistir.
*Imam-i Gazali de kültürsüz halk tabakasinin kendisi için gereksiz olan konularda mesgul olmasini mahzurlu görmüs bunun haricinde farz-i kifaye olarak görmüstür.
*Karsi çikan diger bir grup ta cahil mukallid halk grubu olmustur. Diger bir kisim ise inanci bozuk kötü niyetli kimseler olmustur.
ISMI:
Bu ilme baslangiçta fikih denmistir. Ama sonradan itikat ve amale ait meseleler birbirinden ayrilmis Kelamda ilmu’t-tevhid olarak karsimiza çikmistir. Bir diger nokta da felsefi konularda söz söyleme gücünü mantiklardan aliyordu. Kelamda dini konularda söz söyleme gücü kazandirir demisler. Mantik Yunanca da logike’nin karsiligidir. Bu mana Arapça da kelam ile karsilanmistir.
TARIHÇESI:
Efendimiz döneminde pek söz edilmez. Ama Hulafa-i Rasidin dönemi ile ihtilaflar zuhur etmeye baslayinca (Efendimizin defin yeri, Hilafet, Üsame’nin ordusunun gönderimindeki tereddüt)Kelamda zuhur etmeye basladi.
ZUHUR SEBEBLERI
Vahiy kesilmesi ve nübüvvet nurundan uzaklasilmasi Müslümanlar arasindaki siyasi ve dini ihtilaflar Naslardan hüküm çikarma zarureti, Naslardaki kapali manalarin farkli sekilde anlasilmasi, Ekonomik refah insanlari fikir yöneltmeye sevk etmis, Islami içten yikmak isteyenler vs...
DIS SEBEBLER:
Yabanci din ve kültürlerin tesiri: Islam yayilmasi ile diger dinler ve topluluklarla temaslar olmus bunun tesirleri
Fethedilen ülkelerdeki felsefi eserlerin tercümesi ile olusan ortam ve ilk fikir ayriligi ma’bed el-Cüheni nin kaderi inkari ile baslamistir. Hadise Hicri 70’li yillara rastlar. Yasayan sahabeler bu zatlarla temas edilmemesini tavsiye ediyorlar.
MUTEZILE’NIN DOGUSU:
Mutezile ilk defa hicri 2. asirda Basrada zuhur etmistir. Hasan el Basri’nin talebesi Vasil b. Ata ile basliyor. Bir gün bir zat H.Basri’nin meclisine geliyor. Bir Mü’min büyük bir günah islerse ne olu diye soruyor. Vasil hemen atilip Iman ile küfür arasinda bulundugunu söylüyor ve meclisi terk edip gidiyor. Vasil ve taraftarlarina ayrilanlar manasina el-mutezile denilmistir.
Mutezile bu hususta Havarice ve Mürcie’ye muhalefet etmistir. Havaric bu kimsenin kafir olacagini söyler.Murcie ise imandan çikmayacagini söyler. Mutezile ise ikisinin arasi bir konum verir. Fakat Mutezile Yunan felsefesinin tesirinde kalmis ve zamanla dini meselelerden felsefi meselelere kaymistir.
MUTEZILEDE INANÇ ESASLARI (USUL-U HAMSE )
Tevhid, Adalet, Va’d (Dünyada güzel ameli olanlarin ahirette mükafatlandirilmasi, kötü olanlarin cezalandirilmasi ) El-menzile beyne’l menzileteyn (büyük günah isleyenlerin iman ve küfür arasinda olmasi ) ve emr-i bil ma’ruf ve nehyi ani’l munker her Müslüman farz demistir.
Mutezilenin diger bir kaç görüsü de sunlaradir;
Allah’in ahirette görülmesi imkansizdir. Kur’an yaratilmistir. Akil nakilden üstündür, Husun ve kubuhda akil üstündür demistir
SELEFIYE’NIN GÖRÜSLERI:
Yedi esas da toplanir
1- Takdis (Allah’i azametine layik olmayan her seyden tenzih etmek)
2-Tasdik (Naslarda Allah için geçen el yüz gibi ifadelere sartsiz ve te’vilsiz kabul ile kullanildiklari anlama gelmedikleri)
3-Aczi itiraf (Naslarda geçen mütesabihatin maksadini bilmemek ve bilinemeyecegini itiraf etmektir.)
4-Sukut ( Mütesebihatin manasini sormamak ve yasaklamak)
5-Imsak (Mütesabih naslar üzerinde degisiklik ve te’vil etmemek)
6-Keff (Mütesebihatla kalben mesgul olmamak)
7-Marifet ehlinin teslim olanlarin bizim bilmediklerimizi bildigini kabul etmek
MATURIDIYYE:
Ebu Hanife’den istifade etmistir. Mutezilede akil yerine göre hareket noktasi yerine göre hakemdir. Es’ari ve Maturidide akil nakli hizmetinde onu teyit edici açiklayici ve tamamlayici bir unsurdur.
ES’ARIYE:
Ehli sünnet kaidesinin iki büyük kolundan biridir.Imam Es’ari 40 yil kadar Mutezile talebesi idi. Hocasina sordugu sorulardan tam cevap alamiyordu. ve süpheye düser. Dogruyu bulma çabasina girer. Efendimizi rüyasinda görür. Efendimiz sünnetin zaferi için çalismasini söyler ve Mutezileden ayrilir. Es’ariye daha çok mutezileye anti tez olarak gelmistir.