Namazın Farzları Kaçtır?
12'dir.
Bunlardan 6'sı daha namaza başlamadan bulunması gereken farzlardır ki,
bunlara NAMAZIN ŞARTLARI denir. Diğer 6'sı da namaza başladıktan
itibaren bulunması lâzım gelen farzlardır. Bunlara da NAMAZIN RÜKÜNLERİ
tabir edilir. Şimdi bunları sırası ile inceleyelim:
NAMAZIN ŞARTLARI
Namazın şartları, yani, dışında bulunan farzları şunlardır:
1 -Hadesten tahâret,
2 -Necâsetten tahâret,
3 - Setr-i avret,
4 - İstikbâl-i kıble,
5 - Vakit,
6 - Niyyet.
Hadesten Tahâret Nedir?
Namaz
kılacak kimsenin hadesten temizlenmesi, yani, abdestsiz ise abdest
alması, cünüp ise gusletmesi demektir. (Geniş bilgi için Abdest ve
Gusül bahsine bak).
Necâsetten Tahâret Nedir?
Namaz
kılacak kimsenin bedeninde veya elbisesinde veyahut namaz kılacağı
yerde şer'an necis (pis) sayılan bir madde varsa, o pisliğin
temizlenmesi demektir (Geniş bilgi için Necâsetler bahsine bak).
Setr-i Avret Nedir?
Namazda bakılması harâm olan yerlerini örtmeye setr-i avret denir.
Avret Yerleri Neresidir?
Avret
yerleri, erkek ve kadında örtülmesi farz olup başkalarına gösterilmesi
harâm olan uzuvlardır. Erkeklerde avret yerleri, göbekten diz kapağının
altına kadar olan kısımdır. Kadınlarda ise avret, yüz, el ve ayaklar
dışında bütün vücuttur.
* 4 yaşına kadar olan çocuklar için avret yoktur, denmiştir. Daha yukarı çocuklar için avret sözkonusudur.
Avret,
galiz ve hafif diye 2'ye ayrılır. Galiz avret yalnızca ön ve arka
mahallerdir. Diğer taraf, hafif avrettir. Bu ayırım namaz hakkında
değil, nazar = bakmak hakkındadır.
* Setr-i avret, hem Hâlikın,
hem de mahlûkun hakkıdır. Bu sebeble, kendinden başka kimsenin
bulunmadığı yerde (halvette) de kişinin örtünmesi gerekir.
*
Necasetin giderilmesi, kendisine bakması helâl olmayan kimsenin yanında
avretini açmadan mümkün olmuyorsa, namaz necasetli elbise ile kılınır.
Zira avretin açılması nehyedilmiş (yasaklanmış)tır. Necasetin
giderilmesi ise, emredilmiştir. Bir işte emir ile nehiy bir araya
gelse, nehyi yerine getirmek gerekir. Zira def'-i şer, celb-i nef'a
râcihtir.
* Necis olan elbise ile namaz kılmak, çıplak kılmaktan
evlâdır. Zira 2 beliyyeye mübtelâ olan kimse, onların eşitliği halinde
dilediğini tercihde serbesttir. Ehveni var ise, onu tercih etmelidir.
Necaset ise, çıplaklıktan ehvendir. Yani necasetli elbise ile namaz
kılmak, çıplak namaz kılmaya tercih edilir.
* Bir kimsenin temiz elbisesi olduğu halde, karanlık bir odada çıplak olarak namaz kılması câiz olmaz.
* Altını belli edecek şekilde ince veya naylon gibi şeffaf elbiselerle avret yerleri örtülmüş olmaz.
* Avret sayılan âzanın 4'te birinden az olan açılmalar, namazı bozmaz. Dörtte birin üzerindeki açılmalar ise, namaza mâni olur.
*
Namazda iken avret yeri açılsa da hiç beklemeden açılan yer kapatılsa
namaz bozulmaz. Bir rükün miktarı, yani üç kere sübhânallah diyecek
kadar bekledikten sonra kapatılsa, namaz bozulmuş olur. Bu örtünme işi
tek elle yapılmalıdır. Çift elle yapılan hareketler, amel-i kesire
girer ve namazı bozar.
* Örtünecek kadar elbise bulamayan kimse,
namazını ayaklarını kıbleye uzatıp oturarak îma ile kılar. Ayakta dahi
îma edebilir. Fakat efdal olan oturarak kılmaktır.
* Erkekler
ipek elbise ile namaz kılsa câiz değildir. Ancak ipekten başka giyecek
elbise bulamayan kimse, böyle elbise ile namazını kılar. Çıplak olarak
kılmaz.
* Erkeklerin elbiselerini giyinmiş ve başlarına takke
örtmüş olarak namaz kılmaları müstehabdır. Yalnızca avret yerleri
kapalı olarak namaz kılmak câizse de, mekruhtur. Zaruret halinde ise
kerahet yoktur.
* Bir uzvun avret olması, başkalarına göredir.
Sahibine göre değildir. Başkalarının göremeyeceği şekilde bu uzuvların
örtülü olması kâfidir. Buna binaen, bir kimse yakası geniş olan
elbisesinin yakasından içteki avret yerlerini görse, namazı bozulmaz.
Başkası görse bozulur.
İstikbâl-i Kıble Ne Demektir?
Namazı, kıble denilen Mekke'de bulunan Kâbe-i Muazzama'ya yönelmek suretiyle kılmak demektir.
*
Kıble, sadece Mekke-i Mükerreme'deki taş binadan ibâret değildir.
Şeriata göre kıble, Kâbe'nin üstünden ta Arş'a, altından ise Ferşe
kadar uzanan nuranî bir sütun ve direktir. Bu sebeble kişi ister uçağın
içinde Kâbe'nin üstünde olsun, isterse yerin karnında Kâbe'nin altında
bulunsun, bu nuranî sütuna yönelerek namazını kılar. İstikbâl-i kıble
şartını böylece yerine getirmiş olur.
Kıble Yönünü Bilmeyen Kimse, Namazını Nasıl Kılmalıdır?
Kıblenin
yönünü bilmeyen kimse, önce çevresinden kıblenin ne tarafta olduğunu
sorup araştırmalıdır (taharrî). Başkasından öğrenme imkânı yoksa, kendi
araştırma yapar ve kıble ciheti olduğuna kanâat getirdiği yöne doğru
namazını kılar. Şayet kıldığı yönün kıble olmadığı namazdan sonra
ortaya çıkarsa o namazı iade gerekmez. Ancak, imkânı olduğu halde,
sorup araştırmadan yanlış istikamete doğru namaz kılmışsa, namazın
iadesi gerekir.
* Kıble cihetinde şübhe eden kimse, araştırma
yapmaksızın namaza başlayıp namaz esnasında kıbleye yönelmiş olduğunu
anlasa, namazı iade etmesi lâzımdır. Çünkü yöneldiği istikametin kıble
olduğuna tam bir kanaatle kılacağı namazlar, şübheli olarak kıldığı
rek'atlar üzerine bina edilemez. "Kuvvetli, zayıf üzerine bina
edilemez" kaidesi bunu gerektirir. Fakat namazı bitirdikten sonra
kıblede isabet ettiğini anlasa, namazı sahihtir. İade gerekmez. Ebu
Yûsuf'a göre her iki halde de iade gerekmez.
* Kıble cihetinde
ihtilâf edenler, namazları yalnız başlarına kılarlar. Cemaatle
kıldıkları takdirde imamın yöneldiği istikametin kıble olduğuna kanâatı
olmayanın namazı sahih olmaz.
* Farz ve nâfile namazların Kâ'be içinde kılınması sahihtir. Dilenilen tarafa dönülebilir.
İmam Kâ'be içinde olup cemaat Kâ'be dışında ona uyacak olsalar, Kâbe'nin kapısı açık olmak şartı ile câizdir.
*
Mevcut mihrap varken, kıbleyi taharrî câiz olmaz. Kadıhân'da ise,
mihrapların vücudu ile beraber taharrînin câiz olduğu kayıtlıdır.
Niçin Bütün Müslümanlar Kâ'be'ye Yöneliyoruz?
Müslümanların
namaz kılarken yeryüzünde mâbedlerin en eskisi ve en mukaddesi olan
Kâ'be'ye yönelmeleri; aralarında birlik ruhunu canlı tutmak, gönülleri
müşterek bir ibâdetin İlâhî neşvesi ve nuruyla aydınlatmak gibi
hikmetlere dayanmaktadır. Aynı kıbleye yönelerek ibâdet etmek, aynı
zamanda dil, renk, ırk farkını ortadan kaldırarak, tam bir sevgi ve
cihanşümûl bir kardeşliğin te'sîsine de vesîledir.
Vakit Nedir?
Beş
vakit namazı, kendi vakitleri içinde kılmak demektir. Vakit girmeden
namaz kılmak câiz değildir. Vakit geçtikten sonra kılınan namaz da
artık edâ değil, kazâ olmuş olur (Geniş bilgi için Namaz Vakitleri
bahsine bak).
Niyet Ne Demektir?
Niyet, kalbin bir şey'e
karar vermesi, o işin ne için yapıldığını düşünmeksizin bilmesi
demektir. Namaz hususunda niyet ise, sırf Allah rızası için namaz
kılmayı dilemek ve kılınacak namazın hangi namaz olduğunu bilmek,
içinden geçirmek demektir.
Niyet kalbe ait bir iştir. Bununla beraber dil ile de söylenmesi efdal görülmüştür.
Namaza Niyette Vakit Tâyini Gerekir mi?
Nâfile
namazlar için vakit tayin etmek gerekmez. "Allah rızası için namaz
kılmaya niyet ettim demek" veya kalbinden geçirmek kâfidir.
Farz
namazlarda ise, namazın hangi vakit namazı olduğunu tayin etmek
şarttır. "Bugünkü öğle namazının farzını kılmaya niyet ettim" gibi...
Cuma, bayram, cenaze ve vitir namazlarında da farz namazlar gibi vakit tayini gerekir.
Kaza
namazlarında, hangi vakit kaza edilecekse söylenmelidir. Bilinemiyorsa,
"en son kazaya kalan öğle ve ikindi namazı..." tarzında bir niyet
yapılabilir.
Ne Zaman Niyet Etmelidir?
Niyetin iftitah
tekbirine yakın olması efdaldir. Daha önce de niyet edilebilir. Yeter
ki niyet ile tekbir arasında yemek - içmek, konuşmak gibi namaza
yabancı bir iş yapılmasın. Tekbir aldıktan sonra yapılan niyetle namaz
sahih olmaz. Muhtâr olan görüş budur. Diğer bir görüşe göre ise,
tekbirden sonra Sübhâneke'den ve Eûzü'den evvel yapılacak niyet ile de
namaz câiz olur.
İmam-ı Şâfiî'ye göre, niyetin tekbire yakın olması şarttır.
*
Edâ niyeti ile kaza, kaza niyeti ile de edâ câizdir. Meselâ, bir kimse
öğle vakti çıkmamıştır diye öğle namazını edâya niyet edip kılsa,
sonradan vaktin çıktığı anlaşılsa, kıldığı namaz öğlenin kazası yerine
geçer.
* Bir kimse bir vakit için iki farz namaza niyet etse,
meselâ öğle vakti içinde öğle ile ikindi namazına niyette bulunsa, bu
niyeti vakti girmiş namaz için muteber olur.
* Bir kimse bir
vaktin farzına niyet ederek namaza başlasa da sonra nâfile kılıyormuş
gibi bir zan ile namazı bitirse, bu namazı farz yerine geçer. Çünkü
niyetin namazın sonuna kadar hatırlanması şart değildir.
*
Cemaatle namaz halinde imama uyanın, namaza niyetle beraber, imama
uymaya da niyet etmesi lâzımdır. Meselâ: "Bugünkü öğle namazının
farzını kılmaya niyet ettim. Uydum şu imama" denir.
* Cemaatin
imama uyma niyeti, imamın Allâhu Ekber diye namaza başlamasından sonra
olmalıdır. Bu, İmameyn'e göredir. İmam-ı A'zam'a göre, cemaatın
tekbirleri imamın tekbirine yakın olmalıdır. O halde, niyetin imamın
tekbirinden önce yapılması lâzım gelir.
Bununla beraber imam daha Fâtiha-i şerîfeyi bitirmeden tekbir alıp imama uyan kimse, iftitah tekbirinin sevabına kavuşmuş olur.
*
İmam olan zâtın imamlığa niyet etmesi lâzım değildir. Ancak kendisine
kadınlar da uyuyorsa, imamete niyet etmek lâzım gelir. Böyle bir imamın
Ene imâmün limenittebeanî yani, "ben bana uyanlara imamım" demesi,
kâfidir.
12'dir.
Bunlardan 6'sı daha namaza başlamadan bulunması gereken farzlardır ki,
bunlara NAMAZIN ŞARTLARI denir. Diğer 6'sı da namaza başladıktan
itibaren bulunması lâzım gelen farzlardır. Bunlara da NAMAZIN RÜKÜNLERİ
tabir edilir. Şimdi bunları sırası ile inceleyelim:
NAMAZIN ŞARTLARI
Namazın şartları, yani, dışında bulunan farzları şunlardır:
1 -Hadesten tahâret,
2 -Necâsetten tahâret,
3 - Setr-i avret,
4 - İstikbâl-i kıble,
5 - Vakit,
6 - Niyyet.
Hadesten Tahâret Nedir?
Namaz
kılacak kimsenin hadesten temizlenmesi, yani, abdestsiz ise abdest
alması, cünüp ise gusletmesi demektir. (Geniş bilgi için Abdest ve
Gusül bahsine bak).
Necâsetten Tahâret Nedir?
Namaz
kılacak kimsenin bedeninde veya elbisesinde veyahut namaz kılacağı
yerde şer'an necis (pis) sayılan bir madde varsa, o pisliğin
temizlenmesi demektir (Geniş bilgi için Necâsetler bahsine bak).
Setr-i Avret Nedir?
Namazda bakılması harâm olan yerlerini örtmeye setr-i avret denir.
Avret Yerleri Neresidir?
Avret
yerleri, erkek ve kadında örtülmesi farz olup başkalarına gösterilmesi
harâm olan uzuvlardır. Erkeklerde avret yerleri, göbekten diz kapağının
altına kadar olan kısımdır. Kadınlarda ise avret, yüz, el ve ayaklar
dışında bütün vücuttur.
* 4 yaşına kadar olan çocuklar için avret yoktur, denmiştir. Daha yukarı çocuklar için avret sözkonusudur.
Avret,
galiz ve hafif diye 2'ye ayrılır. Galiz avret yalnızca ön ve arka
mahallerdir. Diğer taraf, hafif avrettir. Bu ayırım namaz hakkında
değil, nazar = bakmak hakkındadır.
* Setr-i avret, hem Hâlikın,
hem de mahlûkun hakkıdır. Bu sebeble, kendinden başka kimsenin
bulunmadığı yerde (halvette) de kişinin örtünmesi gerekir.
*
Necasetin giderilmesi, kendisine bakması helâl olmayan kimsenin yanında
avretini açmadan mümkün olmuyorsa, namaz necasetli elbise ile kılınır.
Zira avretin açılması nehyedilmiş (yasaklanmış)tır. Necasetin
giderilmesi ise, emredilmiştir. Bir işte emir ile nehiy bir araya
gelse, nehyi yerine getirmek gerekir. Zira def'-i şer, celb-i nef'a
râcihtir.
* Necis olan elbise ile namaz kılmak, çıplak kılmaktan
evlâdır. Zira 2 beliyyeye mübtelâ olan kimse, onların eşitliği halinde
dilediğini tercihde serbesttir. Ehveni var ise, onu tercih etmelidir.
Necaset ise, çıplaklıktan ehvendir. Yani necasetli elbise ile namaz
kılmak, çıplak namaz kılmaya tercih edilir.
* Bir kimsenin temiz elbisesi olduğu halde, karanlık bir odada çıplak olarak namaz kılması câiz olmaz.
* Altını belli edecek şekilde ince veya naylon gibi şeffaf elbiselerle avret yerleri örtülmüş olmaz.
* Avret sayılan âzanın 4'te birinden az olan açılmalar, namazı bozmaz. Dörtte birin üzerindeki açılmalar ise, namaza mâni olur.
*
Namazda iken avret yeri açılsa da hiç beklemeden açılan yer kapatılsa
namaz bozulmaz. Bir rükün miktarı, yani üç kere sübhânallah diyecek
kadar bekledikten sonra kapatılsa, namaz bozulmuş olur. Bu örtünme işi
tek elle yapılmalıdır. Çift elle yapılan hareketler, amel-i kesire
girer ve namazı bozar.
* Örtünecek kadar elbise bulamayan kimse,
namazını ayaklarını kıbleye uzatıp oturarak îma ile kılar. Ayakta dahi
îma edebilir. Fakat efdal olan oturarak kılmaktır.
* Erkekler
ipek elbise ile namaz kılsa câiz değildir. Ancak ipekten başka giyecek
elbise bulamayan kimse, böyle elbise ile namazını kılar. Çıplak olarak
kılmaz.
* Erkeklerin elbiselerini giyinmiş ve başlarına takke
örtmüş olarak namaz kılmaları müstehabdır. Yalnızca avret yerleri
kapalı olarak namaz kılmak câizse de, mekruhtur. Zaruret halinde ise
kerahet yoktur.
* Bir uzvun avret olması, başkalarına göredir.
Sahibine göre değildir. Başkalarının göremeyeceği şekilde bu uzuvların
örtülü olması kâfidir. Buna binaen, bir kimse yakası geniş olan
elbisesinin yakasından içteki avret yerlerini görse, namazı bozulmaz.
Başkası görse bozulur.
İstikbâl-i Kıble Ne Demektir?
Namazı, kıble denilen Mekke'de bulunan Kâbe-i Muazzama'ya yönelmek suretiyle kılmak demektir.
*
Kıble, sadece Mekke-i Mükerreme'deki taş binadan ibâret değildir.
Şeriata göre kıble, Kâbe'nin üstünden ta Arş'a, altından ise Ferşe
kadar uzanan nuranî bir sütun ve direktir. Bu sebeble kişi ister uçağın
içinde Kâbe'nin üstünde olsun, isterse yerin karnında Kâbe'nin altında
bulunsun, bu nuranî sütuna yönelerek namazını kılar. İstikbâl-i kıble
şartını böylece yerine getirmiş olur.
Kıble Yönünü Bilmeyen Kimse, Namazını Nasıl Kılmalıdır?
Kıblenin
yönünü bilmeyen kimse, önce çevresinden kıblenin ne tarafta olduğunu
sorup araştırmalıdır (taharrî). Başkasından öğrenme imkânı yoksa, kendi
araştırma yapar ve kıble ciheti olduğuna kanâat getirdiği yöne doğru
namazını kılar. Şayet kıldığı yönün kıble olmadığı namazdan sonra
ortaya çıkarsa o namazı iade gerekmez. Ancak, imkânı olduğu halde,
sorup araştırmadan yanlış istikamete doğru namaz kılmışsa, namazın
iadesi gerekir.
* Kıble cihetinde şübhe eden kimse, araştırma
yapmaksızın namaza başlayıp namaz esnasında kıbleye yönelmiş olduğunu
anlasa, namazı iade etmesi lâzımdır. Çünkü yöneldiği istikametin kıble
olduğuna tam bir kanaatle kılacağı namazlar, şübheli olarak kıldığı
rek'atlar üzerine bina edilemez. "Kuvvetli, zayıf üzerine bina
edilemez" kaidesi bunu gerektirir. Fakat namazı bitirdikten sonra
kıblede isabet ettiğini anlasa, namazı sahihtir. İade gerekmez. Ebu
Yûsuf'a göre her iki halde de iade gerekmez.
* Kıble cihetinde
ihtilâf edenler, namazları yalnız başlarına kılarlar. Cemaatle
kıldıkları takdirde imamın yöneldiği istikametin kıble olduğuna kanâatı
olmayanın namazı sahih olmaz.
* Farz ve nâfile namazların Kâ'be içinde kılınması sahihtir. Dilenilen tarafa dönülebilir.
İmam Kâ'be içinde olup cemaat Kâ'be dışında ona uyacak olsalar, Kâbe'nin kapısı açık olmak şartı ile câizdir.
*
Mevcut mihrap varken, kıbleyi taharrî câiz olmaz. Kadıhân'da ise,
mihrapların vücudu ile beraber taharrînin câiz olduğu kayıtlıdır.
Niçin Bütün Müslümanlar Kâ'be'ye Yöneliyoruz?
Müslümanların
namaz kılarken yeryüzünde mâbedlerin en eskisi ve en mukaddesi olan
Kâ'be'ye yönelmeleri; aralarında birlik ruhunu canlı tutmak, gönülleri
müşterek bir ibâdetin İlâhî neşvesi ve nuruyla aydınlatmak gibi
hikmetlere dayanmaktadır. Aynı kıbleye yönelerek ibâdet etmek, aynı
zamanda dil, renk, ırk farkını ortadan kaldırarak, tam bir sevgi ve
cihanşümûl bir kardeşliğin te'sîsine de vesîledir.
Vakit Nedir?
Beş
vakit namazı, kendi vakitleri içinde kılmak demektir. Vakit girmeden
namaz kılmak câiz değildir. Vakit geçtikten sonra kılınan namaz da
artık edâ değil, kazâ olmuş olur (Geniş bilgi için Namaz Vakitleri
bahsine bak).
Niyet Ne Demektir?
Niyet, kalbin bir şey'e
karar vermesi, o işin ne için yapıldığını düşünmeksizin bilmesi
demektir. Namaz hususunda niyet ise, sırf Allah rızası için namaz
kılmayı dilemek ve kılınacak namazın hangi namaz olduğunu bilmek,
içinden geçirmek demektir.
Niyet kalbe ait bir iştir. Bununla beraber dil ile de söylenmesi efdal görülmüştür.
Namaza Niyette Vakit Tâyini Gerekir mi?
Nâfile
namazlar için vakit tayin etmek gerekmez. "Allah rızası için namaz
kılmaya niyet ettim demek" veya kalbinden geçirmek kâfidir.
Farz
namazlarda ise, namazın hangi vakit namazı olduğunu tayin etmek
şarttır. "Bugünkü öğle namazının farzını kılmaya niyet ettim" gibi...
Cuma, bayram, cenaze ve vitir namazlarında da farz namazlar gibi vakit tayini gerekir.
Kaza
namazlarında, hangi vakit kaza edilecekse söylenmelidir. Bilinemiyorsa,
"en son kazaya kalan öğle ve ikindi namazı..." tarzında bir niyet
yapılabilir.
Ne Zaman Niyet Etmelidir?
Niyetin iftitah
tekbirine yakın olması efdaldir. Daha önce de niyet edilebilir. Yeter
ki niyet ile tekbir arasında yemek - içmek, konuşmak gibi namaza
yabancı bir iş yapılmasın. Tekbir aldıktan sonra yapılan niyetle namaz
sahih olmaz. Muhtâr olan görüş budur. Diğer bir görüşe göre ise,
tekbirden sonra Sübhâneke'den ve Eûzü'den evvel yapılacak niyet ile de
namaz câiz olur.
İmam-ı Şâfiî'ye göre, niyetin tekbire yakın olması şarttır.
*
Edâ niyeti ile kaza, kaza niyeti ile de edâ câizdir. Meselâ, bir kimse
öğle vakti çıkmamıştır diye öğle namazını edâya niyet edip kılsa,
sonradan vaktin çıktığı anlaşılsa, kıldığı namaz öğlenin kazası yerine
geçer.
* Bir kimse bir vakit için iki farz namaza niyet etse,
meselâ öğle vakti içinde öğle ile ikindi namazına niyette bulunsa, bu
niyeti vakti girmiş namaz için muteber olur.
* Bir kimse bir
vaktin farzına niyet ederek namaza başlasa da sonra nâfile kılıyormuş
gibi bir zan ile namazı bitirse, bu namazı farz yerine geçer. Çünkü
niyetin namazın sonuna kadar hatırlanması şart değildir.
*
Cemaatle namaz halinde imama uyanın, namaza niyetle beraber, imama
uymaya da niyet etmesi lâzımdır. Meselâ: "Bugünkü öğle namazının
farzını kılmaya niyet ettim. Uydum şu imama" denir.
* Cemaatin
imama uyma niyeti, imamın Allâhu Ekber diye namaza başlamasından sonra
olmalıdır. Bu, İmameyn'e göredir. İmam-ı A'zam'a göre, cemaatın
tekbirleri imamın tekbirine yakın olmalıdır. O halde, niyetin imamın
tekbirinden önce yapılması lâzım gelir.
Bununla beraber imam daha Fâtiha-i şerîfeyi bitirmeden tekbir alıp imama uyan kimse, iftitah tekbirinin sevabına kavuşmuş olur.
*
İmam olan zâtın imamlığa niyet etmesi lâzım değildir. Ancak kendisine
kadınlar da uyuyorsa, imamete niyet etmek lâzım gelir. Böyle bir imamın
Ene imâmün limenittebeanî yani, "ben bana uyanlara imamım" demesi,
kâfidir.