NAMAZDA TA'DÎL-İ ERKÂN
Ta'dîl-i Erkân Nedir?
Ta'dîl-i
Erkân, rükünleri doğru yapmak demektir. Namazda ta'dîl-i erkân ise,
namazın kıyâm, rükû', sücûd gibi her bir rüknünün sükûnet, vekar ve
itmi'nân içinde yerine getirilmesi, acelecilik ve çabukluk
gösterilmemesi demektir. Meselâ rükû'dan kalktığında vücud dimdik hâle
gelmeli, en az bir kere "sübhâne rabbiye'l-azîm" diyecek kadar ayakta
durup ondan sonra secdeye varmalıdır. Her iki secde arasında da böyle
bir tesbih miktarı durmalıdır. Yoksa rükû'dan tam doğrulmadan secdeye
varmak, birinci secdeden sonra tam doğrulmadan ikinci secdeye gitmek
ta'dîl-i erkân'a zıddır.
Ta'dîl-i Erkân'ın Hükmü Nedir?
Namazda
ta'dîl-i erkâna dikkat etmek, Ebû Yûsuf'a göre, namazın bir rüknüdür.
Bu sebeble farzdır. Riayet edilmemesi hâlinde namaz fâsid olur, yeniden
kılınması gerekir.
İmam-ı A'zam ve İmam-ı Muhammed'e göre ise,
vâcibdir. Buna göre, namazda ta'dîl-i erkâna riayet edilmemesi hâlinde
sehiv secdesi gerekir. Fakat böyle bir namazı yeniden kılmak daha
evlâdır, daha iyidir. Böylece ihtilâftan da kurtulunmuş olur.
*
Nitekim, herhangi bir rüknü yapılırken kerâhet işlenen bir namazı, her
zaman yeniden kılmak en iyisidir. Namazın bir rüknünde birden fazla
kerâhet işlenmişse, bu namazın yeniden kılınmasının vâcib olduğu
kanaatında olan âlimler de vardır.
Ta'dîl-i Erkâna Riayetin Lüzumu:
Namazı
mümkün olduğu kadar itidal üzere kılmak, acele etmekten sakınmak
gerekir. Çünkü acele ederek, rükünlerini tam yerine getirmemek, ta'zîme
ve âdâba aykırıdır.
Namaz mü'minin mi'râcı, gözünün nûru, kalb
ve ruhunun sürûrudur. İnsanın Allah'a en yakın olduğu böyle bir ibâdet
hâlini bir yük kabûl edip onu acele ile, âdâb ve erkânına tam dikkat
etmeden bir an evvel bitirmeye çalışması, namazın mânâsını anlamaması,
mânevî ve ruhanî zevkine erememesi demektir.
Bir hadîs-i şerîfte şöyle buyrulur:
"İnsan
namazını güzelce kılar, rükû' ve secdelerini tam ve itidâl üzere
yaparsa namaz ona şöyle der: "Sen beni nasıl koruduysan, Allah da seni
korusun." Şâyet namazı kötü kılar, rükû' ve secdelerini eksik ve noksan
yaparsa, bu sefer şöyle der: "Sen beni nasıl zâyi ettin ise Allah da
sana öyle yapsın."
Diğer bir hadîs-i şerîfte ise, namazda huzur ve huşû'a kavuşma, ta'dîl-i erkâna riayet hususunda şu ölçü nazara verilir:
"Sizden
biriniz namaz kıldığı zaman vedâ eder gibi [yani, kıldığı o namaz sanki
son namazı imiş, bir daha namaz kılmaya ömrü yetmeyecekmiş gibi,
ta'dîl-i erkânına riayet ederek] kılsın."
Müslüman, namazını, bu
duygu içinde kılarsa, kolayca ta'dîl-i erkâna riayet edebilir. Kıldığı
o namazdan büyük bir huzur duyar, mânevî feyz alır.
Namazı eksik
ve bilgisiz kılan, ta'dîl-i erkâna riâyet etmeyen kimselere namaz
hırsızı denmektedir. Bunlar, farzına, vâcibine riayet etmeden acele ile
kıldıkları namazlarının ucundan bucağından hırsızlık yapmış
sayılmaktadırlar. Nitekim Ebu Hüreyre, Resûlüllah Efendimizden şu
hadîsi nakletmektedir:
"Size namaz hırsızından haber vereyim mi?"
"Ver, yâ Rasûlâllah!"
"Namaz hırsızı, namazın rükû'unu, sücûdunu noksan yapan, hakkıyle yerine getirmeyen kimsedir...
Ta'dîl-i Erkân Nedir?
Ta'dîl-i
Erkân, rükünleri doğru yapmak demektir. Namazda ta'dîl-i erkân ise,
namazın kıyâm, rükû', sücûd gibi her bir rüknünün sükûnet, vekar ve
itmi'nân içinde yerine getirilmesi, acelecilik ve çabukluk
gösterilmemesi demektir. Meselâ rükû'dan kalktığında vücud dimdik hâle
gelmeli, en az bir kere "sübhâne rabbiye'l-azîm" diyecek kadar ayakta
durup ondan sonra secdeye varmalıdır. Her iki secde arasında da böyle
bir tesbih miktarı durmalıdır. Yoksa rükû'dan tam doğrulmadan secdeye
varmak, birinci secdeden sonra tam doğrulmadan ikinci secdeye gitmek
ta'dîl-i erkân'a zıddır.
Ta'dîl-i Erkân'ın Hükmü Nedir?
Namazda
ta'dîl-i erkâna dikkat etmek, Ebû Yûsuf'a göre, namazın bir rüknüdür.
Bu sebeble farzdır. Riayet edilmemesi hâlinde namaz fâsid olur, yeniden
kılınması gerekir.
İmam-ı A'zam ve İmam-ı Muhammed'e göre ise,
vâcibdir. Buna göre, namazda ta'dîl-i erkâna riayet edilmemesi hâlinde
sehiv secdesi gerekir. Fakat böyle bir namazı yeniden kılmak daha
evlâdır, daha iyidir. Böylece ihtilâftan da kurtulunmuş olur.
*
Nitekim, herhangi bir rüknü yapılırken kerâhet işlenen bir namazı, her
zaman yeniden kılmak en iyisidir. Namazın bir rüknünde birden fazla
kerâhet işlenmişse, bu namazın yeniden kılınmasının vâcib olduğu
kanaatında olan âlimler de vardır.
Ta'dîl-i Erkâna Riayetin Lüzumu:
Namazı
mümkün olduğu kadar itidal üzere kılmak, acele etmekten sakınmak
gerekir. Çünkü acele ederek, rükünlerini tam yerine getirmemek, ta'zîme
ve âdâba aykırıdır.
Namaz mü'minin mi'râcı, gözünün nûru, kalb
ve ruhunun sürûrudur. İnsanın Allah'a en yakın olduğu böyle bir ibâdet
hâlini bir yük kabûl edip onu acele ile, âdâb ve erkânına tam dikkat
etmeden bir an evvel bitirmeye çalışması, namazın mânâsını anlamaması,
mânevî ve ruhanî zevkine erememesi demektir.
Bir hadîs-i şerîfte şöyle buyrulur:
"İnsan
namazını güzelce kılar, rükû' ve secdelerini tam ve itidâl üzere
yaparsa namaz ona şöyle der: "Sen beni nasıl koruduysan, Allah da seni
korusun." Şâyet namazı kötü kılar, rükû' ve secdelerini eksik ve noksan
yaparsa, bu sefer şöyle der: "Sen beni nasıl zâyi ettin ise Allah da
sana öyle yapsın."
Diğer bir hadîs-i şerîfte ise, namazda huzur ve huşû'a kavuşma, ta'dîl-i erkâna riayet hususunda şu ölçü nazara verilir:
"Sizden
biriniz namaz kıldığı zaman vedâ eder gibi [yani, kıldığı o namaz sanki
son namazı imiş, bir daha namaz kılmaya ömrü yetmeyecekmiş gibi,
ta'dîl-i erkânına riayet ederek] kılsın."
Müslüman, namazını, bu
duygu içinde kılarsa, kolayca ta'dîl-i erkâna riayet edebilir. Kıldığı
o namazdan büyük bir huzur duyar, mânevî feyz alır.
Namazı eksik
ve bilgisiz kılan, ta'dîl-i erkâna riâyet etmeyen kimselere namaz
hırsızı denmektedir. Bunlar, farzına, vâcibine riayet etmeden acele ile
kıldıkları namazlarının ucundan bucağından hırsızlık yapmış
sayılmaktadırlar. Nitekim Ebu Hüreyre, Resûlüllah Efendimizden şu
hadîsi nakletmektedir:
"Size namaz hırsızından haber vereyim mi?"
"Ver, yâ Rasûlâllah!"
"Namaz hırsızı, namazın rükû'unu, sücûdunu noksan yapan, hakkıyle yerine getirmeyen kimsedir...