Her ibâdetin olduğu gibi namazın da sünnetleri vardır. Bunlar vâcibleri tamamlar, sevabın artmasına vesile olurlar.
Sünnetlere riayet, Resûlüllah'a muhabbet ve sevginin nişânesidir. Bununla beraber sünnetleri terketmek, namazın bozulmasını ve iâdesini icabettirmez. Ancak tenbellik ve lâkaydlıkla sünnetleri terk etmeyi âdet hâline getirmek, Resûlüllah'ın şefâatinden mahrum kalmayı netice verebilir.
Namazın Sünnetleri Nelerdir?
Namazın belli başlı sünnetleri şunlardır:
1 - Beş vakit namaz ile Cuma namazı için ezan ve kamet getirilmesi.
Cemaatle kılınacak kaza namazları için de, ezan ve kamet okunması sünnettir.
Kendi evlerinde tek başına namaz kılan erkekler için, ezan ve kamet müstehabdır. Kadınların ise, ezan ve kamet getirmeleri gerekmez.
2 - İftitah tekbîrini alırken elleri yukarıya kaldırmak.
Erkekler, ellerini, başparmakları kulak yumuşaklarına değecek kadar, kadınlarsa ellerini parmak uçları omuzlarına kavuşacak şekilde göğüslerinin hizasına kadar kaldırıp o vaziyette Allâhü Ekber derler. Bu esnada parmakların normal şekilde açık bulunması ve avuç içlerinin de Kâ'be'ye dönük bulunması gerekir.
* Ellerin kaldırılması hususunda, bâzı âlimler, tevhide işarettir demiştir. Bâzıları, dünya işlerini arkaya atıp bütün varlığıyla kıbleye ve namaza yönelmek içindir demiştir.
İbn-i Ömer (ra)'den rivayet edilir ki: "Namaza başlarken el kaldırmak, namazın zinetidir (süsüdür). Her kaldırışta 10 sevap vardır. Her parmağa bir sevab düşer."
3 - İftitah tekbirini alır almaz el bağlamak.
Erkekler göbek altına, kadınlarsa göğüs üstüne el bağlarlar.
Erkekler sağ elin baş parmağı ile serçe parmağını halka şeklinde bulundurarak, bununla sol bileklerini üstten tutup diğer üç parmaklarını sol kol üzerine uzatırlar. Kadınlar ise, halka yapmaz, sağ ellerini tam sol elleri üzerine korlar.
4 - Eller bağlandıktan sonra birinci rek'atta Sübhâneke'yi okumak, sonra da Fâtiha'ya başlamadan evvel Eûzü-Besmele çekmek. Diğer rek'atların başında da Besmele çekmek sünnettir.
5 - Sübhâneke ve Eûzü-Besmele'yi sessizce okumak.
Zamm-ı sûreden evvel Besmele çekilmez. Yalnız İmam-ı Muhammed, hafî kırâetle kılınan namazlarda Fâtiha'dan sonra okunacak sûre başında Besmele çekilmesini caiz görür.
* Sabah ve öğle namazlarında uzun mufassal, ikindi ve yatsı namazında orta mufassal, akşam namazında kısa mufassal okumak da sünnettir. Mufassal, Kur'ân-ı Kerîm'in son 7 de 1 kısmıdır. Üçe ayrılır. Uzun mufassal, Hücürât sûresinden Bürûc sûresine kadar olan kısımdır. Orta mufassal, Bürûc sûresinden Beyyine sûresine kadar olan kısımdır. Kısa mufassal da, Beyyine sûresinden aşağı olan kısımdır. Bu okuyuş, ikâmet ve vaktin genişliği durumunda söz konusudur. Yolculukta, vakit darlığında veya herhangi bir zaruret durumunda ne okunursa olur. Nitekim Resûl-i Zîşân Efendimiz, bir sabah namazını Muavvizeteyn (Felâk ve Nas sûreleri) ile kıldırmışlar, ashabın "namazı kısalttınız" suâline cevaben: "Bir çocuğun ağlamasını işittim. Annesinin telâşlanmasından korktum" buyurmuşlardır. Yolculuk sırasında sabah namazını Kâfirûn ve İhlâs sûreleri ile kıldırdıkları da rivayet edilmektedir.
* Sabah namazının birinci rek'atını, ikinci rek'atından 2 misli uzatmak da sünnettir.
6 - Fâtiha'nın sonunda okuyan ve işiten içinden Âmin demek.
"Âmin"in mânası "duâlarımızı kabûl buyur" demektir.
7 - Rükû'a eğilirken Allâhü Ekber demek.
8 - Rükû'da, üç kere
Sübhâneke rabbîye'l-azîm demek. Beş veya yedi kere de denebilir. Tesbihi tamamen terk veya eksik söylemek tenzihen mekruhtur.
9 - Rükû'dan kalkarken
Semiallahü limen hamideh demek.
10 - Bunun ardından
Rabbena leke'l-hamd demek.
11 - Kıyamda iken bir özür bulunmadıkça ayakların arasını 4 parmak kadar açık tutmak. Şişmanlık, fıtık gibi bir özür hâli varsa, ayakların arası daha fazla açılabilir.
12 - Rükû'da parmaklar açık olarak dizleri eller ile tutmak.
Kadınlar dizlerini elle tutmazlar, sadece ellerini dizler üzerine koyarlar.
13 - Rükû'da dizleri dik tutup bükmemek.
14 - Rükû'da arkayı dümdüz tutmak. Başla sırtı aynı hizada bulundurmak.
Kadınlar rükû'da dizleri bükük ve arkaları biraz yukarıya meyilli dururlar.
15 - Secdeye varırken, yere önce dizleri, sonra elleri, sonra yüzü koymak.
16 - Secdeden kalkarken evvelâ yüzü, sonra elleri, sonra dizleri _a_birinci rek'atta __İ- 287
yerden kaldırmak.
17 - Secdelere varırken secdelerden kalkarken Allâhü Ekber demek.
Rükû'a giderken ve rükû'dan kalkarken, secdeye varırken ve secdeden doğrulurken alınan tekbirlere intikal tekbirleri denir. Bu tekbirlerin yerinde olmasına çok dikkat edilmelidir. Meselâ, rükû'a giderken Allahü Ekber diyerek eğilmeye başlanacak ve rükû'a varışta tekbir de bitmiş olacaktır. Rükûa vardıktan sonra tekbir alınması doğru değildir. Diğer intikal tekbirleri için de durum aynıdır.
18 - Secdelerde yüzünü iki elin arasına almak ve eller yüzden geri ve uzakta bulunmak. El ayası yere ve parmaklar da birbirine bitişik olmalıdır.
19 - Secdelerde üç kere
Sübhâne rabbiye'l-a'lâ demek.
20 - Secdede iken karnını uyluklarından, dirsekleri böğründen ve kollarını yerden uzak tutmak. Yani kolunu yere ve böğrüne yapıştırmamak.
Kadınlar ise, secdede kol ve dirseklerini yere koydukları gibi böğürlerine de yanaştırırlar. Karınlarını da uyluklarına yapıştırırlar.
* Kollarını böğründen ayırmak, cemaatın izdihamında, başkalarına eziyyetten sakınmak için terk olunur.
21 - İlk ve son oturuşlarda ve secde aralarındaki oturmalarda, elleri kıbleye karşı bir halde, uyluklar üzerine koyarak oturmak.
22 - Otururken sol ayağını yere yayıp üstüne oturmak, sağ ayağını ise, parmakları Kâ'be'ye dönük şekilde içe kıvırarak dikmek.
Kadınlar ise, ayaklarını sağa doğru yatırarak otururlar.
23 - Tehıyyât'ı sessizce içinden okumak.
24 - Son oturuşta Tehıyyât'dan sonra Salâvat ve diğer namaz duâlarını okumak.
25 - Gayr-i müekkede sünnetlerin (ikindi ile yatsının ilk sünnetleri) ilk oturuşunda Tehıyyât'dan sonra Salâvatları okumak. Terâvihin de her oturuşunda Tehıyyât ile beraber Salâvatlar okunur.
26 - Selâm verirken yüzünü önce sağa, sonra da sola çevirerek selâm vermek.
Yalnız kılan selâm verirken Kirâmen Kâtibîn meleklerini düşünür, cemaatle kılan ise melekleri, cemaati ve imamı düşünür, böylece onlara selâm vermiş olur.
27 - Cemaatle namaz kılarken bir veya daha fazla rek'ata yetişememiş kimsenin yetişemediği rek'atları tamamlamak için, imamın sola da selâm vermesini beklemesi.
28 - Önü açık bir yerde namaz kılındığında sütre edinilmesi de sünnettir.
29 - İlk ve son oturuşlarda Tehıyyât okunurken lâ ilâhe denince sağ elin şehâdet parmağını kaldırıp, illâllah derken de indirilmesi sünnettir.
Bunu yaparken de baş parmak ile orta parmak halka edilmeli; diğer iki parmak da içe bükülmelidir. Bir çok kimseler bu sünneti yapamazlar. Bu yüzden terki daha uygun bulunmuştur.
30 - Son oturuşta salâvatlardan sonra ve selâmdan önce dua edilmesi de sünnettir. Bu dua, Kur'an'daki duâ âyetlerinden biriyle yapılmalı veya bunlara benzer bir dua olmalıdır. Kullardan istenebilecek şeyler hakkında namazda dua edilmesi (meselâ, "Ya rabbi! Bana şu kadar para ver" denilmesi) câiz görülmemektedir. Namazların sonunda mu'tâd olan
Rabbenâ âtinâ fi'd-dünyâ haseneten ve fi'l-âhireti haseneten ve kınâ azâbe'n-nâr.
Rabbenağfirlî ve li-vâlideyye ve li'l-mü'minîne yevme yekûmü'l-hısâb ayetlerinin okunmasıdır.
31 - Namazın sonunda sağa ve sola Esselâmü aleyküm ve rahmetullah diye selâm vermek. İmam selâmında, tüm cemaati ve hafaza meleklerini niyet etmelidir. Muktedî, selâmında, cemaatle beraber imamı da niyete almalıdır. Kendi başına namaz kılan ise, selâmında melekleri niyet etmelidir.
* Sübhâneke:
Sübhânekellâhümme ve bihamdik ve tebârekesmük ve teâlâ ceddük (ve celle senâük) ve lâ ilâhe ğayrük.
Allahım, seni noksan sıfatlardan tenzih ederim. Sana hamd ederim. Senin ismin mübârek, saltanat ve azametin yücedir. Senden başka ilâh yoktur.
* Salâvatlar:
Allahümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ İbrahiyme ve alâ âli İbrâhiym. İnneke hamidün mecid.
Allahümme bârik alâ Muhammedi ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârekte alâ brâhime ve alâ âli İbrâhîm inneke hamîdün mecîd. NAMAZDA SÜTRE EDİNMEK
Sütre, önü açık bir yerde namaz kılan kimsenin gelip geçene siper olmak üzere ön tarafına koyduğu şeydir.
Sütre, en az bir arşın (70 cm. kadar) bir yükseklikte olmalıdır. Namaza durmuşsa, sütre kullanması sünnettir. Sütre edinilen şey bir sütun, bir ağaç veya yere dikilmiş bir değnek, sandalye v.s. gibi yüksekliği olan herhangi bir şey olabilir. Hadîs-i şerîf'te bir ok ile de olsa sütre yapılması emredilmiştir.
Yer sert olup değneği dikmek mümkün değilse, uzunluğuna bırakılır. Sütre olarak kullanacak hiçbir şey bulunamadığı takdirde ise, namaz kılan kimse, önüne, uzunlamasına bir çizgi çizer. Hilâl gibi kavisli de çizilebilir. Maksad onun arkasında olan şeylere bakıp da kalbini meşgul etmemektir.
Yere serilen seccade, yere çizilmiş olan çizgiden daha fazla önünden geçmeğe mâni olduğu için, sütre yerine de geçer. İbn-i Âbidîn, önüne elbise veya kitabını koymayı da kâfi görür. Sütreyi dikmek, yatık koymaktan; yatık koymak da çizgiden evlâdır.
Erkek kısmı önünden geçeni ikaz için okurken sesini yükseltebilir. Sadece Sübhânallah da diyebilir.
Namaz kılanın önünden geçilmesi, onun namazına zarar vermez. Ancak geçen kimse günahkâr olmuş olur.
Cemaatle kılınan namazlarda, yalnız imamın önünde sütrenin bulunması kâfidir. |
|