Takvayı emretmek üzere Allahu Teala: ‘’ Ey iman
edenler, Allah’tan sakının; Herkes yarın ne hazırladığına baksın;
Allah’tan sakının; çünkü Allah işlediklerinizden haberdardır.’’ (Haşr 1
Resulü Ekrem (s.a.v.)de :’’ Muttaki lüzumsuz şeylere düşerim korkusu
ile lüzumlu şeyleri terk edendir. ‘’ buyurmuştur.
İbn-i Ömer r.a.
de:‘’Takva kendini kimseden üstün görmemektir’’ dedi. Bazılarına göre
de takva en güzel bir şekilde Resulü Ekrem’e uyup, O’nun gösterdiği
yoldan gitmektir.Arifler takvayı birkaç mertebeye ayırmışlardır.
Bunlardan biri şeriatın yasakladığı şeylerden sakınmaktır. Diğer birisi
de gerçek sıfatları Allah’tan başkasına nispet etmekten kaçınmaktır. Bu
kısmı ancak keşfi-Hak sahipleri bilir. Bunlar da, Peygamberler, veliler
ve sıdıklardır.
Allahu Teala: ‘’ Bu ahiret yurdunu yeryüzünde
böbürlenmeyi ve bozgunculuğu istemeyen kimselere veririz. Sonuç,
Allah’a karşı gelmekten sakınanlarındır.’’ ( Kasas 83) buyurmuştur.
Yine
Resulü Ekrem (s.a.v.):‘’ yakin ilmini öğrenin.’’ buyurmuş, yani böyle
kesin ve kati imana sahip olanlarla beraber olun demek istemiştir.
Burada şunu bilmek gerekir ki, yakin erbabı işaret erbabıdır; İşaret
erbabı da gönül sahipleridir. Zaman gelir ki ilham yolu ile ilahi
nurlar bunların gönüllerine akıtılır ve bu sayede melekût âleminin
gizlilikleri bunlara açılır. Zaman gelir ki sadık rüyalar ile eşyanın
hakikatine ulaşırlar. Zaman gelir ki rüyada gördükleri gibi, uyanık
halde iken de ruh âlemini müşahede ederler.
Allahu Teala ayeti
kerimede şöyle buyuruyor: ‘’ Kâfirler için hazırlanmış ateşten
sakınır.’’ (Bakara 24) Demek ki cehennem kâfirler için yaratıldığı
halde Allahu Teala bundan korkmamızı istiyor.İmam’ı Azam hz. : ‘’ Böyle
kâfirler için hazırlanmış ateşle Allahu Teala’nın bizi korkutması
önemlidir. Sevaplarınızı yok edecek olan kötülüklerden sakının, sonra
cehenneme gidersiniz, yani çok isyan ile küfre gitmenizden korkulur
demektir.’’ dedi.
Yine Allahu Teala:’’ Allah’a itaat edin, Resulüne
itaat edin.’’ (Nisa 59) buyuruyor. Yani farzlar da Allah’tan sünnette
de peygamberlerden korkun demektir. Bir gün ashabına hitaben Resulü
Ekrem:‘’ Dünya için dünyada yaşayacağınız kadar çalışın. Ahiret için
orada kalacağınız kadar çalışın. Cehennem için de çalışın, yani günah
işleyin ateşine dayanabileceğiniz kadar. (Tabi ona hiç dayanılmaz.)
Cennet için de orada isteyeceğiniz kadar çalışın. Allah için de ona
olan ihtiyacınız kadar çalışın buyurmuştur.’’
Hasan Şazeli (k.s.)
buyuruyorlar ki: ‘’ Ey tasavvuf yolunun yolcusu! Eğer dünya ve ahiretin
senin için hayırlı olmasını, tevbe ve istiğfarının kabul buyrulmasını,
Allahu Teala’nın rahmet ve mağfiretine sahip olmayı, cehennemden
kurtulup, cennete girmeye hak kazanmayı istiyorsan, derhal günah olan
şeylerden uzaklaş. Allah’ın rızasına götürecek emirlerine iyice yaklaş.
O’na bağlan her hususta yardımı ondan iste. O’ndan özür dile, O’na
güven ve O’na dayan. Zira O kendisine dayananları ve güvenenleri
sever.’’
Şazeli hazretlerine dediler ki:’’ Allahu Teala hazretlerine
nasıl tevekkül edelim? O’na nasıl yapışalım? O’ndan nasıl yardım
isteyelim?’’Cevaben buyurdular ki:’’ O’ndan başkasına yapışan, O’ndan
başkasına dayanan, O’ndan başkasına tevekkül eden ve güvenen kimse,
hiçbir zaman gerçek mütevekkil olamaz. Tevekkül kalbin, nefsin, aklın,
ruhun, sırrın, zahir ve batın, ceza ve mükâfatın Allah’tan olacağına
inanmaktır. Allah’a yapışmaya gelince: O’na bağlanmak, O’ndan
başkasından bir şey istememek ve O’na sığınmaktır.
Allah’a
bağlanmak demek: O’ndan başkasında kudret, kuvvet, irade hüküm
görmemek, O’ndan başkasından geleciğini kabul etmemek, O’ndan
başkasından istememek ve O’ndan başkasına güvenmemektir.’’
Günahlardan
uzaklaşma hususunda o kadar dikkatli olmalısın ki, terk ettiğin günahı
artık unutmalısın.(Yani unuturcasına ondan uzak kalmalısın.) Uzak
kalmanın esası, uzak kalınan şeyin unutulmasıdır. Bu duruma geliş
kişinin olgunluğunu ortaya koyar. Eğer günah olan şeyleri unutamıyor ve
aklından bir türlü çıkaramıyorsan, bunun için gayret etmeli ve kendini
zorlamalısın. Muhakkak ki, Cenabı Hak yaptığını güzel yapanların
emeğini boşa vermez.
Allahu Teala insanların en bahtiyarı, dünya ve
ahiretin efendisi olan Muhammed (s.a.v.)’in hürmetine bizleri iki
cihanda aziz kılsın. (Âmin)
edenler, Allah’tan sakının; Herkes yarın ne hazırladığına baksın;
Allah’tan sakının; çünkü Allah işlediklerinizden haberdardır.’’ (Haşr 1
Resulü Ekrem (s.a.v.)de :’’ Muttaki lüzumsuz şeylere düşerim korkusu
ile lüzumlu şeyleri terk edendir. ‘’ buyurmuştur.
İbn-i Ömer r.a.
de:‘’Takva kendini kimseden üstün görmemektir’’ dedi. Bazılarına göre
de takva en güzel bir şekilde Resulü Ekrem’e uyup, O’nun gösterdiği
yoldan gitmektir.Arifler takvayı birkaç mertebeye ayırmışlardır.
Bunlardan biri şeriatın yasakladığı şeylerden sakınmaktır. Diğer birisi
de gerçek sıfatları Allah’tan başkasına nispet etmekten kaçınmaktır. Bu
kısmı ancak keşfi-Hak sahipleri bilir. Bunlar da, Peygamberler, veliler
ve sıdıklardır.
Allahu Teala: ‘’ Bu ahiret yurdunu yeryüzünde
böbürlenmeyi ve bozgunculuğu istemeyen kimselere veririz. Sonuç,
Allah’a karşı gelmekten sakınanlarındır.’’ ( Kasas 83) buyurmuştur.
Yine
Resulü Ekrem (s.a.v.):‘’ yakin ilmini öğrenin.’’ buyurmuş, yani böyle
kesin ve kati imana sahip olanlarla beraber olun demek istemiştir.
Burada şunu bilmek gerekir ki, yakin erbabı işaret erbabıdır; İşaret
erbabı da gönül sahipleridir. Zaman gelir ki ilham yolu ile ilahi
nurlar bunların gönüllerine akıtılır ve bu sayede melekût âleminin
gizlilikleri bunlara açılır. Zaman gelir ki sadık rüyalar ile eşyanın
hakikatine ulaşırlar. Zaman gelir ki rüyada gördükleri gibi, uyanık
halde iken de ruh âlemini müşahede ederler.
Allahu Teala ayeti
kerimede şöyle buyuruyor: ‘’ Kâfirler için hazırlanmış ateşten
sakınır.’’ (Bakara 24) Demek ki cehennem kâfirler için yaratıldığı
halde Allahu Teala bundan korkmamızı istiyor.İmam’ı Azam hz. : ‘’ Böyle
kâfirler için hazırlanmış ateşle Allahu Teala’nın bizi korkutması
önemlidir. Sevaplarınızı yok edecek olan kötülüklerden sakının, sonra
cehenneme gidersiniz, yani çok isyan ile küfre gitmenizden korkulur
demektir.’’ dedi.
Yine Allahu Teala:’’ Allah’a itaat edin, Resulüne
itaat edin.’’ (Nisa 59) buyuruyor. Yani farzlar da Allah’tan sünnette
de peygamberlerden korkun demektir. Bir gün ashabına hitaben Resulü
Ekrem:‘’ Dünya için dünyada yaşayacağınız kadar çalışın. Ahiret için
orada kalacağınız kadar çalışın. Cehennem için de çalışın, yani günah
işleyin ateşine dayanabileceğiniz kadar. (Tabi ona hiç dayanılmaz.)
Cennet için de orada isteyeceğiniz kadar çalışın. Allah için de ona
olan ihtiyacınız kadar çalışın buyurmuştur.’’
Hasan Şazeli (k.s.)
buyuruyorlar ki: ‘’ Ey tasavvuf yolunun yolcusu! Eğer dünya ve ahiretin
senin için hayırlı olmasını, tevbe ve istiğfarının kabul buyrulmasını,
Allahu Teala’nın rahmet ve mağfiretine sahip olmayı, cehennemden
kurtulup, cennete girmeye hak kazanmayı istiyorsan, derhal günah olan
şeylerden uzaklaş. Allah’ın rızasına götürecek emirlerine iyice yaklaş.
O’na bağlan her hususta yardımı ondan iste. O’ndan özür dile, O’na
güven ve O’na dayan. Zira O kendisine dayananları ve güvenenleri
sever.’’
Şazeli hazretlerine dediler ki:’’ Allahu Teala hazretlerine
nasıl tevekkül edelim? O’na nasıl yapışalım? O’ndan nasıl yardım
isteyelim?’’Cevaben buyurdular ki:’’ O’ndan başkasına yapışan, O’ndan
başkasına dayanan, O’ndan başkasına tevekkül eden ve güvenen kimse,
hiçbir zaman gerçek mütevekkil olamaz. Tevekkül kalbin, nefsin, aklın,
ruhun, sırrın, zahir ve batın, ceza ve mükâfatın Allah’tan olacağına
inanmaktır. Allah’a yapışmaya gelince: O’na bağlanmak, O’ndan
başkasından bir şey istememek ve O’na sığınmaktır.
Allah’a
bağlanmak demek: O’ndan başkasında kudret, kuvvet, irade hüküm
görmemek, O’ndan başkasından geleciğini kabul etmemek, O’ndan
başkasından istememek ve O’ndan başkasına güvenmemektir.’’
Günahlardan
uzaklaşma hususunda o kadar dikkatli olmalısın ki, terk ettiğin günahı
artık unutmalısın.(Yani unuturcasına ondan uzak kalmalısın.) Uzak
kalmanın esası, uzak kalınan şeyin unutulmasıdır. Bu duruma geliş
kişinin olgunluğunu ortaya koyar. Eğer günah olan şeyleri unutamıyor ve
aklından bir türlü çıkaramıyorsan, bunun için gayret etmeli ve kendini
zorlamalısın. Muhakkak ki, Cenabı Hak yaptığını güzel yapanların
emeğini boşa vermez.
Allahu Teala insanların en bahtiyarı, dünya ve
ahiretin efendisi olan Muhammed (s.a.v.)’in hürmetine bizleri iki
cihanda aziz kılsın. (Âmin)