Bir tüccar sahrada bir yerden bir yere giderken,
içinde 800 altın olan, altın torbası heybeden düşer kaybolur. Aramalara
rağmen bulamaz. Şu özellikte torba kaybolmuştur, bulup getirene 100
altın hediye vereceğim diye ilan eder.
Salih bir genç bu torbayı
bulur. Özel dikilmiş torbayı hiç açmadan tüccara götürür verir ve 100
altın hediyesini bekler. Tüccar kendi elleriyle diktiği torbanın hiç
açılmadığını görür, kendi elleriyle dikişleri çözer ve içindeki
altınları saymaya başlar. Tam tamına 800 altın, yani kaybettiği gibi
tam olduğunu görür. Ama bu arada 100 altın hediyeyi vermemek için
fesatlık düşünür, gence der ki, tamam sen gidebilirsin. Genç, 100 altın
hediyemi versenize der. Tüccar der ki, bu kesenin içinde 900 altın
vardı, şimdi ise 800 altın var, yani sen 100 altınını içinden zaten
almışsın.
Genç, ben içinde altın olduğunu dahi bilmiyordum,
hiç açmadan olduğu gibi size getirdim dediyse de tüccar kabul etmez,
sen 100 altını almışsın, daha başka şey vermem der.
Genç,
Kadı’ya gider olayı anlatır, kendisine hırsızlık ithamında bulunduğu
için davacı olduğunu söyler. Kadı, tüccarı söz konusu torbayla beraber
yanına gelmesi için çağırtır.
Tüccar gelir. Kadı’nın, olayı
anlat demesi üzerine, gence yalan söylediği gibi, Kadı’ya da yine aynı
şekilde anlatır. Torba da önceden 900 altın bulunduğunu, şimdi ise 800
altın olduğunu, dolayısıyla gencin içinden 100 altını almış olduğunu
söyler.
Kadı, tüccara, (Genç torbayı açılmamış şekilde mi sana
getirdi? Senin diktiğin şekilde mi dikili idi?) diye sorunca, tüccar,
(Evet, özel dikmiştim, bu orijinallik bozulmamıştı, kendi ellerimle
açtım) der.
Bunun üzerine Kadı, kararını şöyle açıklar:
Gencin
ve tüccarın beyanlarından, bulunan torbanın tüccarın kaybettiği torba
olmadığı, gencin bulduğu torbanın başkasına ait bir torba olduğu
anlaşılmıştır. Dolayısıyla torbanın içindeki 800 altınla gence iade
edilmesine, ikinci bir iddia sahibi çıkana kadar gençte kalmasına,
böyle birisi çıkmazsa torbanın gence verilmesine karar verilmiştir.
Tüccar
kıpkırmızı olur ve (Kadı efendi, suçlu benim, olay gencin anlattığı
gibiydi, 100 altını vermemek için şeytana uyup bu fesatlığı yaptım,
yalan söyledim) der.
Tüccarın itirafı üzerine Kadı son kararını açıkladı:
Torbadaki
800 altının gence verilmesine karar verilmiştir. Bunun 100 altını vaat
edilen hediyedir. 700 altını da, kendisine yapılan iftira ve hırsızlık
ithamından dolayı tazminattır.
Torba salih gence teslim edilir. Fakat genç, ben hakkımdan vazgeçiyorum, hediyemi alsam yeter der.
içinde 800 altın olan, altın torbası heybeden düşer kaybolur. Aramalara
rağmen bulamaz. Şu özellikte torba kaybolmuştur, bulup getirene 100
altın hediye vereceğim diye ilan eder.
Salih bir genç bu torbayı
bulur. Özel dikilmiş torbayı hiç açmadan tüccara götürür verir ve 100
altın hediyesini bekler. Tüccar kendi elleriyle diktiği torbanın hiç
açılmadığını görür, kendi elleriyle dikişleri çözer ve içindeki
altınları saymaya başlar. Tam tamına 800 altın, yani kaybettiği gibi
tam olduğunu görür. Ama bu arada 100 altın hediyeyi vermemek için
fesatlık düşünür, gence der ki, tamam sen gidebilirsin. Genç, 100 altın
hediyemi versenize der. Tüccar der ki, bu kesenin içinde 900 altın
vardı, şimdi ise 800 altın var, yani sen 100 altınını içinden zaten
almışsın.
Genç, ben içinde altın olduğunu dahi bilmiyordum,
hiç açmadan olduğu gibi size getirdim dediyse de tüccar kabul etmez,
sen 100 altını almışsın, daha başka şey vermem der.
Genç,
Kadı’ya gider olayı anlatır, kendisine hırsızlık ithamında bulunduğu
için davacı olduğunu söyler. Kadı, tüccarı söz konusu torbayla beraber
yanına gelmesi için çağırtır.
Tüccar gelir. Kadı’nın, olayı
anlat demesi üzerine, gence yalan söylediği gibi, Kadı’ya da yine aynı
şekilde anlatır. Torba da önceden 900 altın bulunduğunu, şimdi ise 800
altın olduğunu, dolayısıyla gencin içinden 100 altını almış olduğunu
söyler.
Kadı, tüccara, (Genç torbayı açılmamış şekilde mi sana
getirdi? Senin diktiğin şekilde mi dikili idi?) diye sorunca, tüccar,
(Evet, özel dikmiştim, bu orijinallik bozulmamıştı, kendi ellerimle
açtım) der.
Bunun üzerine Kadı, kararını şöyle açıklar:
Gencin
ve tüccarın beyanlarından, bulunan torbanın tüccarın kaybettiği torba
olmadığı, gencin bulduğu torbanın başkasına ait bir torba olduğu
anlaşılmıştır. Dolayısıyla torbanın içindeki 800 altınla gence iade
edilmesine, ikinci bir iddia sahibi çıkana kadar gençte kalmasına,
böyle birisi çıkmazsa torbanın gence verilmesine karar verilmiştir.
Tüccar
kıpkırmızı olur ve (Kadı efendi, suçlu benim, olay gencin anlattığı
gibiydi, 100 altını vermemek için şeytana uyup bu fesatlığı yaptım,
yalan söyledim) der.
Tüccarın itirafı üzerine Kadı son kararını açıkladı:
Torbadaki
800 altının gence verilmesine karar verilmiştir. Bunun 100 altını vaat
edilen hediyedir. 700 altını da, kendisine yapılan iftira ve hırsızlık
ithamından dolayı tazminattır.
Torba salih gence teslim edilir. Fakat genç, ben hakkımdan vazgeçiyorum, hediyemi alsam yeter der.