Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Nas Suresi

    FIRTINA
    FIRTINA
    Moderatör


    Mesaj Sayısı : 3752
    Doğum tarihi : 09/08/69
    Kayıt tarihi : 08/12/09
    Tecrübe Puanı : 24
    Yaş : 54
    Ülke : Almanya

    Nas Suresi Empty Nas Suresi

    Mesaj tarafından FIRTINA C.tesi Ara. 19, 2009 3:02 am

    Nas Suresi 110nas

    Download




    MÂNÂSI

    "De
    ki: Sığınırım Rabb'ına nâsın. Melikine nâsın. İlâhına nâsın; şerrinden
    o sinsi vesvâsın. Ki, fiskos eder sinelerinde (1) nâsın; gerek cinden
    (olsun o sinsi) gerekse insden."



    Tefsir- Bundan
    evvelki, sûre her şeyin, gece ve gündüz, her zaman insana ârız
    olabilecek açık şerlerinden Allâh'a sığınmak lâzım olduğunu
    bildiriyordu. Bu sûrede ise, gözle görülmeyen, elle tutulmayan gizli
    şerlerden ve gizli kuvvetlerden de korunmak ve Allâh'a sığınmak lüzumû
    bildiriliyor. İzah edelim:



    Nâs, insan demektir. Rabb,
    duygusu olmayan maddedin canlı insanlar yaratıp onları birçok
    nimetleriyle terbiye eden, halden hale geçirip yetiştiren, besleyip
    büyüterek kemâle erdiren ulu yaratıcı (Allah) demektir.



    Melik;
    kemâle eren insanların hepsini hükmü altında tutan, hayatî işlerini
    kudreti ile tedbir eden, onların üzerinde hükümlerini, iradelerini
    dilediği gibi yürüten yaratan, rızk veren ve öldüren hâkim demektir.



    İlâh,
    sonsuz kudreti ve büyüklüğü ile insanın kalbinde yaşayan ve kendisinden
    başkasına tapmak câiz olmayan hak Ma'bud, Allâhu Teâlâ Hazretleridir.
    Binaenaleyh Rabb, Melik, İlâh her üçünden maksat Allâhu Teâlâ'dır. Her
    biri insanın muhtelif hâline nazaran ayrı mânâlara işârettir.



    Allah
    yalnız insanların değil, her şeyin Rabbi, Meliki ve İlâhıdır. Fakat
    bunun böyle olduğunda şaşıran ve sapıtan yalnız insanlar olduğu için,
    nâsın Rabbi, nâsın Meliki, nâsın İlâhı denilmiştir. Binaenaleyh nâsın
    tekrar olunmasında yüksek bir hikmet ve belâgat vardır.



    Vesvâs; vesvese veren, insanın içine kötü şeyler getiren, bağrında yavaş yavaş kötülük fısıldayan, fiskos eden demektir.



    Hannâs;
    geri geri çekilip sinen, aldatmak ve hak yolundan geriletip fenalığa
    sürüklemek için sinsi sinsi çalışan, sinerek fırsat kollayan vesvese
    kaynağı demektir.



    Cin; gizli olan ve göze görünmeyen
    mahlûktur. İns de bildiğimiz insanlar demektir. Bunların her ikisinin
    vesvese ve fiskosundan Allâh'a sığınmak lâzım geldiği bize talim
    olunmuştur.



    Şimdi sûrenin mânâsını şöyle genişletebiliriz:



    "Habîbim
    de ki: İster göze görünmeyen varlıklardan, ister insanlardan olup da
    aldatmak, hak yolundan geriletip fenalığa sürüklemek için insana gizli
    gizli vesvese veren; insanın içinde fiskos eden, hep fenaya çağıran
    sinsi, geriletici ve kötülük kaynağının şerrinden insanları yaratıp
    terbiye eden; halden hale geçirip kemâle erdiren; onların hepsi
    üzerinde mutlak hâkim olan, sonsuz kudret sahibi hak İlâh, Allâhu
    Teâlâ'ya sığınırım. Rabbım! Senin iraden dışında hiçbir şey yoktur ve
    olamaz. Beni bunların şerrinden, bunların dediklerine uymaktan,
    çağırdıkları kötü yollara gitmekten koru!"



    Bundan
    evvelki sûrede korunulması lâzım gelen ve şerlerinden Allâh'a
    sığınılması emir olunan dört şey, görünür şeylerdendi. Bu sûrede
    korunulması emir olunan şey göze görünmeyen ve insanın içine atılan bir
    vesvesedir. İnsanın içine sokulan gizli bir fiskostur. Fakat, bunun
    tehlikesi daha büyüktür. İnsan, hayatının her dakikasında bundan
    korunmak zorundadır.



    Dışardan gelecek olan bir şer,
    bir fenalık ne kadar büyük zarar doğursa, insana ne kadar acı, elem ve
    ıztırap verse yine sebebiyet vermedikçe, onun ruhunu kirletemez. Allâh
    yanında sorumluluğu icap ettiremez. Çünkü istiyerek yaptığı bir şey
    değildir. İmanına, îtikadına, ibâdetine bir eksiklik vermez; Allah
    yolundan geriletemez.



    Fakat kötü arkadaşlar, şeytanlar
    ve nefsanî arzular yüzünden uğrayacağımız zararlar böyle değildir.
    Gerek insan şeytanı, gerek göze görünmeyen şeytanlar ve nefsanî
    meyiller yavaş yavaş, sinsi sinsi kalbe soktukları kötü hâtıralarla,
    vesvese ve fiskoslarıyla insanın ruhunu kirletir, insanı hak yolunda
    ilerlemekten alıkor. Aklını ve fikrini çelerek îman ve îtikadını bozar,
    sırf hayvânî ve geçici zevklerle oyalar. Bunlar, fertlerin
    gönüllerinde, insan cemiyetlerinin aralarında, yahut Allâh'ı
    unutanların göğüslerinde, sezilir sezilmez, fiskos eder gibi,
    yavaşcadan gıcıklıyarak kötü telkinler yapar, fena fena temayüller
    uyandırır ve böylece akıl ve fikrini çeler, türlü türlü fenalıklara
    düşürür. Allah yoluna gitmekten, insanlık gayesine ermekten alıkor,
    nihayet din ve îmandan çıkarır, ebedî helâke sürükler. Gerek görünerek
    ve gerek hiç görünmeden insanların kalbine vesveseler atan, kötülükler
    telkin eden bu şeylerin şerrinden Allâh'a sığınmak ve içimize böyle
    kötü bir hatıra ne taraftan gelirse gelsin ona uymamak, o sesin
    çağırdığı tarafa gitmemek ve o aldatıcı fiskoskalara uymaktan kendisini
    koruması için daima Allâh'a yalvarmak gerekir.



    İşte bu sûrenin bize talim eylediği gerçek budur.

      Forum Saati Cuma Mayıs 10, 2024 11:04 am