Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Üç Aylardan Sonra

    Ruzgar
    Ruzgar
    Moderatör


    Mesaj Sayısı : 3096
    Doğum tarihi : 19/09/69
    Kayıt tarihi : 08/12/09
    Tecrübe Puanı : 47
    Yaş : 54
    Ülke : Almanya

    Üç Aylardan Sonra Empty Üç Aylardan Sonra

    Mesaj tarafından Ruzgar Paz Ara. 20, 2009 9:14 pm

    Üç Aylardan Sonra

    Üç aylar manevî ticaret bakımından çok bereketli,
    kazançlı ve sevaplı bir mevsimdir. Bu mevsimde yapacağımız mânevi" çalışmalar,
    iç âlemimizde bambaşka ufuklar açar. Ancak, bu aylarda kazanılan ruh disiplinini
    daha sonra da devam ettirmek gerekir. Çünkü bir sonraki üç aylara
    erişebileceğimiz hususunda elimizde bir senet yoktur
    Her yıl uğrayıp manevî
    hayatımızı nurlarla ışıklandıran üç ayları gerilerde bırakırken, Onun bizlere
    yaşattığı sonsuz hazları hiçbir zaman unutamayız. Kadir Gecesinde ışıl ışıl
    yanan caddelerde akan nur selini nasıl hatırlarımızdan
    çıkarabiliriz?

    İftar sofralarının feyzi yıl boyunca burnumuzda tütmez mi?
    Sahurların bereketini unutabilir miyiz? O kudsî hatıraları elbette unutamayız.
    Özler, arar ve bekleriz.
    Ama tabiî ki kuru bekleyiş ve özleyişle yetinmeyiz.
    Üç aylarda ve bilhassa Ramazan'da kazandığımız manevî disiplini yıl boyunca da
    devam ettirmeye çalışırız.

    Yine namaz kılarız, zaman zaman oruç tutarız,
    başkalarına yardım ederiz. Malımızla, canımızla ve dilimizle Allah yolunda
    cihada koşarız. Nefsani his ve arzularımıza kulak vermeyiz. Huzur verici
    hatıralarını içimizde yaşattığımız mübarek üç aylarda kazandığımız manevî havayı
    devam ettirmeye çalışırız.

    Hayat sermayesinin durmaksızın elden çıktığını
    unutmayıp bir daha gelecek nur ve huzur mevsimine ulaşıp ulaşamayacağımız ümit
    ve endişesini her zaman canlı tutarak âhiret hazırlığına aynı şekilde devam
    ederiz.

    Böylece, gelecek yılın o mübarek mevsimlerine yine aynı ruhla ve
    temiz vicdanla erişmeyi umarız. Bu ruh içinde hayatımız devamlı bir gelişmeye ve
    ilerlemeye sahne olur. Allah'ın rızasına erişme yolunda dâima ileri gideriz ve
    bu ilerleme, inşallah son nefese kadar devam eder.

    Zilhiccenin'nin On
    Gecesi
    Ramazan ayının son on gecesi feyizli, bereketli, nurlu ve sevabı bol
    gecelerdir. Hac mevsimi olan Zilhicce'nin ilk on günü ve geceleri de o nisbette
    aydınlık ve ışıklı zaman dilimleridir.

    Fecr Suresinin 2. âyeti olan
    "Yemin olsun on geceye" âyetinin tefsirinde bu on gecenin Zilhicce'nin ilk on
    gecesi olduğu hakkında tefsir ve izahlar, vardır. Muharrem ayının ilk on gecesi
    veya Ramazan ayının son on gecesi olduğu hakkında değişik ve farklı tefsirler
    varsa da, ağırlıklı görüş Zilhicce'nin ilk on gecesidir.

    Zaten
    Zilhicce'nin yedisini sekizine bağlayan gece Terviye gecesidir, sekizini
    dokuzuna bağlayan gece Arefe Gecesi, dokuzunu onuna bağlayan gece de Kurban
    Bayramı gecesidir.

    Bu husustaki hadislere baktığımızda fazilet ve kıymeti
    bakımından Zilhicce'nin ilk on gecesinin önemi hemen
    anlaşılmaktadır.
    Efendimiz bu geceleri değerlendirmemizi tavsiye ederken şu
    mealdeki hadisleriyle de bizleri Cennet yolu olan zikir ve ibadete davet
    ediyor.
    Ebû Hüreyre'nin rivayetine göre ise, "Allah'a ibadet edilecek günler
    içinde Zilhicce'nin ilk on gününden daha sevimli günler yoktur. O günlerde
    tutulan her günün orucu bir senelik oruca, her gecesinde kılınan namazlar da
    Kadir Gecesine denktir."(1)

    İbni Abbas'ın rivayetine göre Resulullah
    Aleyhissalâtü Vesselam şöyle buyurdu:
    “Allah katında içinde bulunduğumuz şu
    günler (Zilhicce'nin ilk on günün)deki salih amelden daha sevimli (salih amelin
    bulunacağı) başka günler yoktur.”

    Sahabiler, "Yâ Resulallah, Allah
    yolunda cihadda mı?" diye sordular.
    Resulullah Aleyhissalâtü Vesselam, "Evet,
    Allah yolunda cihad da. Meğer ki bir adam nefsiyle ve malıyla cihada çıkıp da
    kendisine ait mal ve nefisten hiçbir şeyi geri getiremez olursa, (işte onun
    ameli bu on gündeki amelden daha faziletlidir)" buyurdu.(2)

    Hadislerde
    zikredilen Zilhicce'nin ilk on gününden maksat ilk dokuz günüdür. Çünkü
    Zilhicce'nin onuncu günü Kurban Bayramının birinci günüdür, bugün oruçlu olmak
    caiz değildir. Müstehap olan oruç, Kurban Bayramından önceki ilk dokuz
    gündür.

    Bugünlerde birkaç milyonu bulan büyük bir İman topluluğu Mekke
    caddelerinde İlâhi aşk ve sevgiyle çalkanmakta, Kâbe-i Muazzama, yurdunu
    yuvasını, çoluk çocuğunu terk eden fedakâr mü'minlerle dolup taşmaktadır.
    Hepsinin tek gayesi vardır: Allah'ın rızasını kazanmak, Onun af ve bağışlamasını
    celbetmek, ebedi emellere ve ruhani neşelere ulaşmaktır.

    Böyle yüce bir
    gaye uğrunda iman heyecanıyla ürperen mü'minlerin ruhaniyetleri hepimizin kulluk
    ufkunda rahmet bulutları sevk etmekte, oralardan esen inayet rüzgârları
    gönüllerimizi sarmakta ve Cennet-misâl zevk ve safalarla
    doldurmaktadır.

    Bu günleri ve geceleri şimdiden şuurlu ve uyanık halde
    geçirmek Kurban Bayramı neşesine, hac ibadetinin o ulvi ve saadet dolu anlarına
    hazırlanmak, hacca gidemesek dahi, o İlâhı ziyafetten azami ölçüde istifade etme
    yoluna girmeye gayret göstermektir.

    Gündüzleri mümkünse oruçla, geceleri
    de zikir, namaz, istiğfar, salavat getirerek geçirmek ve kendimizi Kur'ân-ı
    Kerime muhatap alarak iç zenginliğimizi arttırmaya çalışmak her yönüyle güzel
    bir alışkanlıktır. Böylece hacca girmeden de halis bir niyetle hac sevabını,
    Arafat'ta vakfeye duramasak da kendimizi hayalen ve kalben o mekanda farz ederek
    o anların zevk ve neşesinden mahrum kalmamış oluruz.

    Kaynaklar
    1) İbni
    Mâce. SıyamT39.
    2) İbni Nfâce, Sıyam:39.13. İbni Hacer, 5:119.

      Forum Saati Salı Mayıs 07, 2024 12:28 pm