Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Aşûra Gününün Faziletleri

    Ruzgar
    Ruzgar
    Moderatör


    Mesaj Sayısı : 3096
    Doğum tarihi : 19/09/69
    Kayıt tarihi : 08/12/09
    Tecrübe Puanı : 47
    Yaş : 54
    Ülke : Almanya

    Aşûra Gününün Faziletleri Empty Aşûra Gününün Faziletleri

    Mesaj tarafından Ruzgar C.tesi Ara. 19, 2009 2:29 am

    Aşûra Gününün
    Faziletleri




    Rubeyyı' binti Muawiz -radıyallahu anha-nın rivâyet
    etdiğine göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Ensârın köylerine
    Aşûre Günü kuşluk zamanı haber gönderdi ve: "Her kim sabahleyin iftar etdiyse
    günün geri kalanını imsak etsin, yani bir şey yemesin, her kim oruca niyyet etdi
    ise orucunu tamamlasın." (1) buyurdu.
    Rubeyyı' -radıyallahu anha- der ki, biz
    artık Resûlullah'ın bu emrinden sonra Aşûra gününün orucunu tutardık ve küçük
    çocuklarımıza da tuttururduk ve onlarla mescide girerdik ve çocuklarımıza boyalı
    yünden oyuncak verirdik, bunlardan yemek için ağlayan olursa iftar vakti
    erişinceye kadar bu oyuncaklarla eğlendirirdik." (2)
    Bakınız, Zaman-ı
    Saadette, Sadr-ı İslâmda müs-lüman evlâdlarına namaz ve oruç gibi ibâdetlere tâ
    küçükten alışdırmağa nasıl dikkat edilmiştir!
    Çocukların oruç tutmaları
    hakkında cumhûr ulemaya göre bulûğa ermeyen çocuklara oruç vâcib değildir,
    müstehabdır demişlerdir. İmam-ı Şâfi'î'ye göre çocuğun oruç tutmağa kudret-i
    bedeniyyesi olursa alışdırmak için oruç emir olunur. Yaş haddini de yedi veya on
    yaş olarak ta'yin etmiştir. İshak'a göre oruç oniki yaşında emrolunur. Ahmed bin
    Hanbel'e göre ise on yaşında emir olunur.
    Evzâî de: Çocuğun kuvve-i
    bedeniyyesine zaaf ârız olmaksızın üç gün üst üste oruç tutturulursa müstehab
    olur, demiştir.
    Sarih ulemâya göre çocukların ibâdete alıştırılmaları için bu
    müstahsen addedilmiştir. Ve bunların vesile-i hayr ve bereket olacağını kabul
    etmişlerdir.
    Şu kadar ki bu, neşv ü nemâ çağında olan çocuğun kuvve-i
    bedeniyyesine zaaf îrâs etmemek şartına bağlıdır. Çünkü sağlam mükellefe bile
    seferde meşakkatine binaen iftara müsaade edilmişdir. Allah'ın:
    Aşûra Gününün Faziletleri 119_1

    "Allah
    sizin için kolaylık diler, sizin için zorluk dilemez. " (3) buyurduğu da
    unutulmamalıdır.
    Buhârî'nin İbn-i Abbas -radıyallahu anhüma-dan rivâyet
    ettiğine göre: Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Medine'yi
    teşrif buyurdukları vakit yahûdilerin Aşûra günü oruç tuttuklarını gördü
    ve:
    "-Bu ne orucudur?" diye sordu. Onlar da cevâben:
    - Bu gün iyi bir
    gündür. Bu gün Allah -azze ve cell-Benî İsrâîl'e düşmanlarından necât verdiği
    bir gündür; yani Fir'avn'ın şerrin'den kurtulduğumuz gündür, dediler, Resûlullah
    da:
    " - Biz Musa'ya sizden daha yakın bulunuyoruz, buyurdu ve Mekke'deki gibi
    o gün oruç tutdu ve o günün oruç tutulmasını emir buyurdu. " (4)
    Aşûra orucu
    hakkındaki fıkhî hükme gelince: Bu orucun vâcib değil sünnet olduğuna ulemânın
    ittifakı vardır. Yalnız ibtidâ-i islâmdaki hüküm hakkında ihtilâf edilmiştir. Bu
    oruç İmam Ebû Hanîfe'ye göre vâcibdi. İmâm-ı Şafiî'den gelen iki rivâyetin
    meşhuruna göre âşura orucu ilk teşrî' buyurulduğu zamandan berî kat'ıyyen vâcib
    olmayıp sünnet olarak devam edip geldiğidir. Şu kadar ki müekked bir sünnettir.
    Ramazan orucu farz kılındıktan sonra âşûra orucu müstehab olmuştur.
    Bu günün
    faziletleri cümlesinden olarak, Allah'ın, Âdem -aleyhisselâm-ın tevbesini bu
    günde kabul ettiği ve Âdem'in bu günde 'Safiyyullah' olduğu, İdris
    -aleyhisselâm-ın yüce bir mekâna bu günde ref olunduğu, Nuh'u gemiden bu günde
    çıkardığı, İbrahim'i ateşten bu günde kurtardığı, Tevrat'ı Musa -aleyhisselâm-a
    bu günde indirdiği, Yûsuf'u zindandan bu günde kurtardığı, Ya'kub'un gözlerinin
    bu günde iade olunduğu, Eyyûb'un bu günde şifâya ka-vuşduğu, Yûnus'un balığın
    karnından bu günde kurtulduğu, Kızıldeniz'in Benî İsrail'e bu günde yarılıp
    geçtikleri ve kurtuldukları, Dâvûd -aleyhisselâm-ın bu günde mağfiret olunduğu,
    Süleyman'a bu günde mülk ve saltanat verildiği ve Muhammed -aleyhi's-salâtü
    ve's-selâm-ın geçmiş ve gelecek günâhlarının bu günde mağfiret olunduğu rivayet
    olunur. Dünyânın yaradılmağa ilk başlandığı, yeryüzüne yağmurun ilk yağdığı gün
    âşûra günüdür, diye de rivâyet olunmuştur.
    Bu günde eve çeşitli ve bol erzak
    almak, muhtaçlara tasaddukta, komşu ve akrabaya ikramlarda bulunmak sene boyunca
    berekete vesile olur. Yine bu günde oruçlu bulunup gecesini de ihya etmenin
    büyük ecir ve rizây-ı ilâhîye sebeb olacağı ifâde buyurulmuştur.
    Yahudilere
    benzememek için dokuzuncu ve onuncu günleri yahud onuncu ve onbirinci günleri
    beraber oruç tutulması gerektiği İbn-i Abbas'dan rivâyet
    edilmiştir.
    Er-Ravzu'l-Fâık kitabında şu kıssa anlatılır:
    Bir vakit
    Basra'da servet sahibi bir adam vardı. Her senenin âşûra gününde müslüman
    kardeşlerini evine toplar, sabaha kadar Kur'ân okuyarak okutarak geceyi ihya
    ederler, nerde fakîr ve yoksul, kimsesiz varsa buldurur, hepsine tasaddukda
    bulunur, dul ve yetimlere ikramda bulunur, elinden gelen hayrı fazlasıyla
    yapardı. Evinin bitişiğinde bir komşusu bulunuyordu ve komşusunun hem anası, hem
    de kızı senelerden beri yürüyemez vaziyette idiler. Kız, babasına
    sordu:
    -Babacığım bu gün nedir? Komşumuz herkesi evine toplayıp bu geceyi
    Kur'ân ve zikirle ihya ediyor? Babası:
    -Yavrucuğum, bu gün âşûra günüdür,
    Allah katında bu günün hürmeti büyüktür, ayrıca çok da faziletleri vardır,
    dedi.
    Sonra uykuya vardılar. Fakat kız çocuğunun gözüne uyku girmiyordu.Sanki
    nefesi kesilmiş bir halde huşû' ve haşyet ile Kur'ân'ı ve zikrullah'ı
    dinliyordu. Kur'ân'ın hatim duâsını yapdıkları vakit, yüzünü semâya doğru
    çevirdi ve Allah'a niyâz ederek:
    -Ey Mevlâm! Bu gecenin senin indindeki
    hürmeti hakkı için, senin rızânı kazanmak için bu gece Kur'ân'ını okumak için
    uyumamış kulların hürmeti için beni şu hâlimden kurtar, kalbimin kırıklığını
    sar! dedi. Daha sözünü bitirmemişdi, o anda afiyet bularak bütün ağrı ve
    sancılarından kurtularak kalkıp doğruldu. Sabahleyin bu hâli görünce şaşıp kalan
    babası:
    -Kızım bu nasıl oldu? diye sordu. O da;
    -Babacığım, bu gün ile
    Allah'a tevessül ettim. O da ânında bana sıhhatimi ihsan etti, dedi.


    (1) Buhârî, Savm, 69.
    (2) Tecrid-i Sarih Terc. 6/288.
    (3) Bakara
    Sûresi, 185.
    (4) Buharî, Savm, 69.

      Forum Saati Perş. Mayıs 02, 2024 5:53 am