Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    KALEM SURESI

    FIRTINA
    FIRTINA
    Moderatör


    Mesaj Sayısı : 3752
    Doğum tarihi : 09/08/69
    Kayıt tarihi : 08/12/09
    Tecrübe Puanı : 24
    Yaş : 54
    Ülke : Almanya

    KALEM SURESI Empty KALEM SURESI

    Mesaj tarafından FIRTINA C.tesi Ara. 19, 2009 2:23 am

    68 - KALEM SÛRESİ

    Mekke
    döneminde inmiştir. 52 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen
    "el-Kalem" kelimesinden almıştır. "Nûn" sûresi diye de anılır. Sûrede
    başlıca, Hz. Muhammed'in peygamberliğinin ispatı ve mü'minler ile
    kâfirlerin akıbetleri konu edilmiştir.



    Bismillahirrahmânirrahîm


    1,2. Nûn.1 (Ey Muhammed) Andolsun kaleme ve satır satır yazdıklarına ki, sen Rabbinin nimeti sayesinde, bir deli değilsin.

    3. Şüphesiz sana tükenmez bir mükâfat vardır.

    4. Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.

    5,6. Hanginizin deli olduğunu yakında sen de göreceksin, onlar da görecekler.

    7. Şüphesiz senin Rabbin, kendi yolundan sapan kişiyi daha iyi bilir. O, hidayete erenleri de daha iyi bilir.

    8. O halde yalanlayanlara boyun eğme.

    9. İstediler ki, yumuşak davranasın, böylece onlar da yumuşak davransınlar.2

    10,11,12,13,14.
    Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz
    taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba;
    bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları
    vardır diye, sakın boyun eğme.


    15. Âyetlerimiz kendisine okunduğu zaman, "Öncekilerin masalları!" der.

    16. Yakında biz onun burnunu damgalayacağız.

    17.
    Şüphesiz biz, vaktiyle "bahçe sahipleri'ne belâ verdiğimiz gibi, onlara
    (Mekkeli inkarcılara) da belâ verdik. Hani o bahçe sahipleri, sabah
    erkenden (fakirler gelmeden) bahçenin ürünlerini devşirmeye yemin
    etmişlerdi.


    18. (Bunu tasarlarken) istisna da yapmıyorlardı. ("İnşaallah" demiyorlardı.)

    19. Nihayet onlar uykuda iken Rabbinden bir afet (ateş) bahçeyi sardı.

    20. Böylece bahçe, (anızı) yakılmış toprağa döndü.

    21,22. Derken, sabahleyin birbirlerine, "Haydi, eğer ürününüzü devşirecekseniz erkenden gidin" diye seslendiler.

    23,24. Bunun üzerine, "Sakın, bugün orada hiçbir yoksul yanınıza sokulmasın" diye fısıldaşarak yola koyuldular.

    25. (Yoksullara yardım etmeğe) güçleri yettiği halde (böyle söyleyerek) erkenden yola çıktılar.

    26. Fakat bahçeyi o halde gördüklerinde, "Biz mutlaka yolumuzu şaşırmış olmalıyız!" dediler.

    27. (Gerçeği anlayınca da), "Hayır, meğer biz mahrum bırakılmışız!" dediler.

    28. Onların en akl-ı selim sahibi olanı, "Ben size "Rabbinizi tespih etseydiniz ya! dememiş miydim?" dedi.

    29. Onlar, "Rabbimizi tesbih ederiz (yüceltiriz). Şüphesiz biz zalim kimseler imişiz" dediler.

    30. Bunun üzerine birbirlerini kınamaya başladılar.

    31. Şöyle dediler: "Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz azgın kişilermişiz!"

    32. "Umulur ki, Rabbimiz bize bunun yerine daha iyisini verir. Çünkü biz artık Rabbimizi arzulayanlarız."

    33. İşte böyledir azap! Ahiret azabı ise elbette daha büyüktür; ah bir bilselerdi!

    34. Şüphesiz Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için Rableri katında Naîm cennetleri vardır.

    35. Biz müslümanları suçlular gibi kılar mıyız?

    36. Size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz?

    37. Yoksa size ait bir kitabınız var da (bu batıl hükümleri) ondan mı okuyorsunuz?

    38. Onda, "Seçip beğendiğiniz her şey mutlaka sizindir" (diye mi yazılı?)

    39. Yahut bizden, her ne hükmederseniz mutlaka öyle olacağına dair Kıyamete kadar sürecek kesin sözler mi aldınız?

    40. Sor onlara: "Onların hangisi bu (iddianın doğruluğu)na kefildir?"

    41. Yoksa onların ortakları mı var? Doğru söyleyenler iseler, haydi getirsinler ortaklarını!

    42,43.
    Baldırların açılacağı (işlerin zorlaşacağı) ve kâfirlerin secdeye
    çağrılıp da gözleri düşmüş ve kendilerini zillet kaplamış bir halde
    buna güç yetiremeyecekleri günü (Kıyamet gününü) düşün. Halbuki onlar
    sağlıklarında secde etmeye çağrılıyorlar(ve buna yanaşmıyorlar)dı.


    44.
    (Ey Muhammed!) Bu sözü (Kur'an-ı) yalanlayanlarla beni başbaşa bırak.
    Biz onları bilemeyecekleri biçimde adım adım helaka yaklaştıracağız.


    45. Onlara mühlet veriyorum. Şüphesiz benim tuzağım sağlamdır.

    46. Yoksa sen onlardan bir ücret istiyorsun da onlar bu yüzden ağır bir borç yükü altına mı girmişlerdir?

    47. Yahut gayb (levh-i mahfuz) kendi yanlarında da onlar mı (bundan aktarıp) yazıyorlar?

    48.
    Sen, Rabbinin hükmüne sabret. Balık sahibi (Yûnus) gibi olma. Hani o,
    (balığın karnında) kederli bir halde Rabbine yakarmıştı.3


    49. Şayet Rabbinden ona bir nimet yetişmemiş olsaydı, o mutlaka kınanmış bir halde ıssız bir yere atılacaktı.

    50. (Fakat böyle olmadı.) Rabbi onu (peygamber olarak) seçti ve salih kimselerden kıldı.

    51.
    Şüphesiz inkar edenler Zikr'i (Kur'-an'ı) duydukları zaman neredeyse
    seni gözleriyle devirecekler. (Senin için,) "Hiç şüphe yok o bir
    delidir" diyorlar.


    52. Halbuki o (Kur'an), âlemler için ancak bir öğüttür.

      Forum Saati Salı Mayıs 07, 2024 5:33 am