Download
MÂNÂSI
De
ki: Yaratılmışların şerrinden, karanlık çöktüğü zaman gecenin
şerrinden, düğümlere üfleyenlerin şerrinden ve haset edenin, içindeki
hasedini dışarıya vurduğu vakit, şerrinden; şafak aydınlığının Rabbine
(Allâh'a) sığınırım.
Tefsir - Felâk Sûresi bize dört şeyden korunması ve bunların şerrinden Allâh'a sığınmayı tâlim ve emrediyor:
1-
Yaratılmış ve dünyada mevcut olan herhangi bir şeyden, herhangi bir
vakit ve zamanda gelecek her türlü şer, zarar ve kötülüklerden.
Allâh'ın
yarattığı şeylerin hiçbirisi bizâtihi kötü ve şer değildir. Hepsi
Allâh'ın yarattığı bir şey olduğundan dolayı, hayırdır, iyidir. Çünkü
varlıktan, İlâhî hikmete göre, mukadder olan yerini ve nasibini
almıştır.
Bununla beraber herhangi bir şey kendi
hilkati bakımından hayır olduğu halde, bize olan zararı bakımından
bizim için şer olabilir. Zehirli ve yırtıcı hayvanlar da kendi zatları
bakımından şer ve kötü değildirler. Bunlardaki şer ve zarar nisbîdir.
Binaenaleyh bize zararı dokunacak, bize kötülük getirecek şeylerden
bizi koruması için daima Allâh'a sığınmak ve O'na yalvarmak ve
korunmasını bilmek lâzımdır. O cihet bize düşen bir vazifedir.
2-
Gece, gündüze bakarak bir vahşettir, korkunçtur. İnsana korku verir.
Fakat gecenin bir de tam karanlığı çöktüğü, "kapkara, zindan gibi, göz
gözü görmez" dediğimiz çok korkunç zamanı vardır. Gece bu hali aldığı
vakit, insana şer ve kötülük daha kolay şekilde gelebilir. Yolcu
yolundan çıkar ve nereye gideceğini şaşırır, düşman da böyle bir zamanı
kollar. İşte böyle bir gecenin şerrinden, böyle bir zamanda insana
gelebilecek zararlardan da Allah'a sığınmak lâzım olduğunu yine bu sûre
bize tâlim etmektedir. Demek ki gecenin bu hali de bilhassa korunulmayı
ve Allah'a sığınılmayı icap ettirmektedir.
İnsanların
hak ve hakikat ışıklarından mahrum bir duruma düşmeleri de böyle
karanlık içinde kalmaya benzer. Bu da her türlü kötülüklere sebeptir.
Böyle bir duruma düşmekten de Allâh'a sığınmak lâzımdır. Böyle
zamanlarda gelebilecek olan şerleri, kötülükleri, dünya ve âhiretle
ilgili zararları ancak Allah görür ve O önleyebilir. Böyle bir duruma
düşmekten koruması için de daima Allâh'a yalvarmak lâzım olduğu bu
âyetten anlaşılmaktadır.
3- İpliklere düğümler
bağlayarak onlara, şunun bunun hesabına üfleyen, efsun yapan, yahut
insanlara kötü ve aldatıcı telkinler yapan birtakım büyücüler ve kötü
ruhlu insanlar vardır ki bunlar, yakaladıkları kimseleri karanlıklar
içinde kıvrandırırlar ve hakikatı görmelerine engel olurlar.
Kendilerini birer kurtarıcı ve her şeyi bilir gibi gösteren ve aldatıcı
muskalarla veya telkinlerle insanları sapıtan bu sahtekârlar, aile ve
insanlar arasında sevgi bağlarını çözerler. Bunların tuzağına düşmek,
aslanların pençesine, yılanların zehirli dişlerine yakalanmaktan daha
korkunçtur. İşte bunun içindir ki, bunların şerrinden de Allâh'a
sığınmak ve kendisini bu gibi kimselere kaptırmamak lâzım olduğunu
Kur'ân'ın bu sûresi bize tâlim ediyor.
4- Başkalarının
elindeki nîmeti kıskanan, nîmeti çekemeyen herhangi bir hasedcinin
ruhunu sarmış olan kıskançlık ateşi dışarıya vurduğu zaman, haset
ettiği kimseye karşı elinden gelen fenalığı yapmaktan çekinmez. Onu
hiçbir şey memnun etmez. Böylelerinin şerrinden de Allâh'a
sığınmalıdır.
İşte yukarıdan beri saymış olduğumuz bu
kötülüklerden, fenalıklardan insan, her vakit için Allâh'ına
yalvarmalıdır. Bu sûre bize bu gerçekleri tâlim etmektedir.
Her
insan daima bunlardan korunma çerelerini aramalı ve Allâh'a
sığınmalıdır; bunlardan gelebilecek şeylerden ve zararlardan kendisini
koruması için Allâh'a yalvarmalıdır. Duâ ibâdetin özüdür; dindarlığın
iliğidir. Asıl duâ, Allâh'a sığınıp O'na doğrudan doğruya yalvarmak ve
duâsına başkalarının tavassutunu istememektedir.
Allâh
bu sûre ile bütün şerlerden, doğrudan doğruya kendisine sığınmamızı
emreylemiştir. "Bana duâ ediniz, şer ve kötülüklerden bana sığınınız"
diye duanın kabul edileceği kapıları herkese açmış, herkesi o kapıdan
içeri girmeye çağırmıştır. Binaenaleyh doğrudan doğruya Allâh'a iltica
ve duâ etmiyerek duâ tellâlı aramak ve şunun bunun efsunlarından,
yapacağı büyülerden medet ummağa kalkışmak diyanetin icabı değil,
cahiliye âdetidir ve en büyük günahtır. Esasen büyücülük ve efsunculuk
büyük günahlardandır.